Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Tekne ayakkabılarının yeniden gözde olmasının nedeni hem geçmişte hem gelecekte gizli.
Bazen bir trendin dönüşü fısıltılarla başlar. Moda haftalarının kulislerinde, sosyal medyada ya da ikinci el platformlarının en çok arananlar listesinde… İşte tekne ayakkabılarının yeniden sahneye çıkışı da tam böyle oldu. Önce podyumlarda belirdi. Ardından sokak stiline sızdı. Ve bugün, sezonun en çok konuşulan ayakkabılarından biri.
Peki ama neden? Üstelik bu kadar sade, bu kadar tanıdık bir model nasıl oldu da birdenbire modaevlerinin gözdesi, stil ikonlarının yeni favorisi haline geldi?
Tekne ayakkabılarının doğuşu neredeyse 100 yıl öncesine uzanıyor. 1930’ların başında denizci Paul Sperry, kaygan bir tekne güvertesinde dengesini kaybedip suya düşüyor. Olaydan sonra köpeğinin kaymadan yürüyebildiğini fark ediyor ve patilerinden ilham alarak ayakkabı tabanına bunu yansıtıyor. Böylece kaymaz tabanlı ilk tekne ayakkabısı, Sperry Top-Sider doğuyor.
Bu yenilikçi tasarım, kısa sürede sadece teknede değil, Amerikan yaşam tarzının da vazgeçilmezlerinden biri haline geliyor. Özellikle II. Dünya Savaşı yıllarında ABD Donanması tarafından benimseniyor. 1950’lerden itibaren ise Ivy League kampüslerinde, country kulüplerinde ve yazlık kasabalarda bir statü göstergesi haline geliyor. Polo tişört, chino pantolon ve tekne ayakkabısı üçlüsü, Amerikan preppy estetiğinin adeta üniforması oluyor.
Bugün modaevleri bu klasik silueti yeniden ele alırken hem kökenine saygı duyuyor hem de ona çağdaş bir yorum katıyor. Miu Miu’nun yıpratılmış deriyle ürettiği tekne ayakkabısı modelleri, Jacquemus’un beyaz deri yorumu, Loewe’nin destansı eteklerle birlikte sunduğu lüks tekne ayakkabıları veya Monse’un şık tasarımlarıyla eşleştirdiği sportif yorumları, bu modelin aslında ne kadar çok yönlü bir karaktere sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Fotoğraf: Emma Corrin - Getty Images
Artık tekne ayakkabısı, bir yat kulübü klişesinden çok daha fazlası. Yeni jenerasyon için bu ayakkabı, konforlu, sade ama stil sahibi bir hayatın temsilcisi. Tekne ayakkabıları uzun süre boyunca belli bir estetikle özdeşleştirildi: şort ve polo tişört. Ancak bu görüntü artık mazide kaldı. Bugün tekne ayakkabısı, çok daha sofistike şekillerde kombinleniyor. Emma Corrin’in pileli mini etek ve katmanlı kemerlerle yaptığı styling, bu ayakkabının sadece gündelik değil, teatral bir parçaya dönüşebileceğini gösteriyor. Aynı zamanda minimalist giyinenler için de mükemmel bir eşlikçi. Yazlık keten elbiseyle zarif bir tamamlayıcı. Kışın yün çoraplarla giyilen kalın tabanlı versiyonlarıysa sezon dışı olmadığının en iyi kanıtı.
Tekne ayakkabılarının bugünkü popülerliği, sadece nostaljiyle ya da podyum etkisiyle açıklanamaz. Bu dönüş, aynı zamanda sessiz lüks çağının ruhuna da birebir uyuyor. Markası bağırmayan, formu gösterişli olmayan parçalar moda dünyasında giderek daha fazla ilgi görüyor. Tekne ayakkabısı da bu denklemde tam olarak doğru yerde duruyor. Zamansız oluşu, işlevsel yapısı ve sade şıklığı ile hem ekonomik hem estetik bir yatırım parçası. İkinci el platformlarda tekne ayakkabısı aramalarının son aylarda arttığı belirtiliyor. Timberland, Sebago ve GH Bass gibi markalar yeniden keşfediliyor.
Bugün herkes için ortak bir gerçek var: Tekne ayakkabısı artık sadece teknede değil. Şehirde, okulda, ofiste, galeride, uçakta yani her yerde. Ve belki de en etkileyici bu ayakkabı, kendini ispatlamaya çalışmıyor. Tıpkı bir zamanların klasik müziği gibi, yeniden ve yeniden keşfedilmeyi bekliyor.
Fotoğraf: Jacquemus 2025 İlkbahar/Yaz - Vogue Runway
Fotoğraf: Monse 2025 İlkbahar/Yaz - Vogue Runway
Fotoğraf: Loewe 2025 İlkbahar/Yaz - Vogue Runway