Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Pop kraliçesi, güç sembolü Taylor Swift, kendisini sevmeyenleri bile hizaya getirdi, kariyerinin en parlak günlerini yaşıyor.
Pop kraliçesi, güç sembolü Taylor Swift, kendisini sevmeyenleri bile hizaya getirdi, kariyerinin en parlak günlerini yaşıyor. Ünlü yıldız çocukluk arkadaşını düğününe baş nedime olarak katılıp büyüdüğü evi ziyaret ederken gelecekte onu nelerin beklediğine de kafa yoruyor.
Son yıllarda Taylor Swift’in adını bilmeyen, müziğini duymamış, hatta Shake It Of şarkısını ezberlememiş pek kişi kalmamıştır herhalde. Dünyanın en başarılı şarkıcılarından biri haline gelmenin yanı sıra, Swift esaslı bir güç odağı olduğunu, Apple’ı dize getirmesiyle ispatladı. 2015’te Apple, müzik yayını servisine dahil edilen yeni albümlere, çıkış sürecinde para ödemeyeceğini duyurunca, 1989 albümünü Apple’a vermeyi reddeden Taylor Swift, bu kurumsal devin yayın politikasını değiştirerek tüm çıkış yapan sanatçılara ve albümlere ödeme yapmasını sağladı. Yirmi altı yaşında, dünyaca ünlenen, zenginleşen, moda ikonu ve kültürel önder haline gelen yıldız, böylece tek başına da devlerle savaşılabileceğini ve dahası kazanılabileceğini göstermiş oldu. Şimdi, iki şahane kedisiyle hayatın tadını çıkarıyor.
Moda Editörü: Tonne Goodman
Pensilvanya, Reading’teki kilisede, çocukluk arkadaşının düğününde baş nedimelik yaparken Swift, yukarıda saydıklarımızın hiçbiri değil oysa, beraber büyüdüğü ve hiç ayrılmadığı Britany Maack’in en yakın arkadaşı sadece. Maack’i Reem Acra’ya gelinlik provası için götüren, damat Benjamin La Manna’yı da kreş yıllarından beri tanıyan, o en samimi, en eski arkadaş.
Swift, büyümüş olduğu Reading’e gelmeyeli neredeyse on yıl olmuş. Genç bir country müzik yıldızı olma yolunda adım attığı Nashville’e taşındıklarında henüz on dört yaşındaymış. İnsanın doğduğu topraklara dönüşü, hatıralarda yolculuğa çıkmasına neden olur hep, Taylor da farklı değil. Sabah arabayla yaptığımız gezintide çocukken Britany ile oynadığı yerleri gösteriyor heyecanla.
Hâlâ kreşte öğretmenlik yapan rahibelerin bulunduğu kilisedeki davetli kalabalığı da Taylor Swift’i, Grammy’de Yılın Albümü ödülünü aynı yıl iki kere kazanarak tarih yazan star değil, Scott ve Andrea’nın kızı, Austin’in ablası olarak görüyorlar. Tabii ki genç yıldızın ulaştığı başarılardan haberdarlar ancak bu düğünün yıldızları Ben ve Britany, olağanüstü tek şey, kapıda bekleşen paparazziler.
Swift’in hayatının ilk yıllarını geçirdiği Noel ağacı çiftliğinden bahsetmek lazım burada. Bana anlattığında inanmakta zorluk çektiğimi görünce annesiyle beraber bu çiftliği ziyarete gittik. Andrea’nın kullandığı SUV ile Reading’ten, bitişikteki Wyomissing’e doğru ilerliyoruz, karamel rengi Reformation ceketi ve kot pantolonuyla Swift önde oturuyor. Yollar, geniş alanlar, insanda ata binme isteği uyandırıyor, öğreniyorum ki Taylor, küçükken annesinin arzusuyla yarışmalara katılacak derecede ciddi binicilik öğrenmiş. On iki yaşındayken cesaretini toplayıp gönlünün binicilikten çok şarkı söylemek ve tiyatroda olduğunu söylemiş ailesine. “Büyük hayal kırıklığıydım yani onlar için” diyor muzipçe, annesi de gülerek espriye katılıyor, “Neyse ki zamanla biraz üzerimizden atabildik o hayal kırıklığını.”
Çiftlik evine yaklaştığımızda, arabasına binmek üzere olan ev sahibine pencereden sesleniyor Taylor, “Burası eskiden benim evimdi.” Adamcağızın suratında “Vay canına! Taylor Swift bu” ifadesi beliriyor ve hemen, “Biliyorum” diyor, bu cevap hepimizi güldürüyor. Dave Schae er, eşi Debbie ile altı yıldır burada yaşıyormuş, hemen bizi davet ediyor, çevreyi dolaşıyoruz. Arkada Taylor’ın anne babasının diktiği Noel çamları kocaman olmuşlar. Andrea, 1989’da Taylor doğduğunda bu evde yaşamakta olduklarını anlatıyor, eşi, henüz bekarken almış burayı, zaten evdeki bir parti sırasında tanışıp evlenmişler.
Bu arada Debbie dışarı çıkıp herkesi içeri davet ediyor, “Bu evde bir zamanlar Taylor Swift’in yaşadığını pizza dağıtan adamdan öğrendik” diyor. İçeri girerken Taylor, telefonunu çıkarıp kayıt yapmaya başlıyor. Şurası Noel ağacını kurdukları köşe, piyano da şurada dururmuş. Dave ve Debbie’nin kızı Casey geliyor o sıra, bu evi aslında eşiyle birlikte satın almış ve annesiyle babasını yerleştirmiş. Kızlarının kayak gezileri nedeniyle orada olamamasına çok üzülüyor.
Debbie, Taylor’ı eski odasını görmeye davet ediyor. Birlikte yukarı çıkıyoruz, bu küçük oda, genç yıldızın yatmadan önce, kendisine en az üç kitap okunup,
beş şarkı söylenmesini istediği yer. Taylor herkesi bir araya toplayarak, kayak gezisindeki torunlar için bir video çekiyor ve onlarla karşılaşamadığına çok üzgün olduğunu belirtiyor. Zavallı çocuklar, sanırım bir daha hayatları boyunca kayak yapmayacaklar, böyle bir fırsatı kaçırmış olmak, onları kahredecek kesin!
Dönüş yolunda, Andrea ve Taylor, gördükleri nezaket ve misafirperverlikten ne kadar etkilendiklerini anlatıp insanlığa dair umutlarının böyleleri sayesinde sürdüğünden bahsediyorlar. Tam o sırada paparazzilerle karşılaşıyoruz.
Güvenlik görevlileri, en az üç davetsiz fotoğrafçının bizi çiftliğe dek takip ettiklerini, sansasyonel fotoğraf yakalama derdinde olduklarını bildirmişlerdi ama zaten Swift için bu durum hiç de şaşırtıcı değil. “Her yerde aynı şeyi yaşıyorum” diyor. Merak edip soruyorum, basının ve fotoğrafçıların haberi olmadan, rahat rahat en son ne zaman bir yere gidebilmiş? “Colorado’da herhangi bir yere gidip dışarı çıkmadığım sürece rahat ediyorum” diyor.
Bu ara biraz aşlardan uzak yaşamak istediğini vurguluyor. Gelecek haftalarda, arkadaşı Lena Dunham’la New York’ta yemek yerken, ardından da kardeşi Austin ve arkadaşı Lorde ile Vanity Fair Oscar partisinde görüntülenecek. Geleceğe dair şu sıralar bir planı yok, hali hazırdaki yaşamı gayet tatmin edici.
Peki hayatının geri kalanında ne yapacaksın, Taylor Swift? Huzurlu bir tonla yanıtlıyor. “Hiç krim yok. On yıldır ilk kez bir sonraki adımımı bilmiyorum. Öyle muhteşem bir yıl yaşadım ki artık bir şeyler yaratma kaygısı olmadan hayatın tadını çıkarabilmek istiyorum biraz.”