Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Kadın giyim ve erkek giyim kavramları mazide kaldı: Artık sahne herhangi bir cinsiyet belirtmeyen giysilerin. Cinsiyetin değil, bireyin önemli olduğu yeni çağa hoş geldiniz.
Latin dillerinde nesnelere bile cinsiyet verilmişken, bugünlerde cinsiyet kavramları bulanıklaşıyor. Alışveriş platformu Lyst yaptığı araştırmada, 2021 yılında gender-neutral giyim aramalarının yüzde 33 arttığını ortaya çıkardı. Kıyafetlerimiz de çağa ayak uydurarak cinsiyet kimliklerini geçmişte bırakıyor.
Cambridge sözlüğünde “Cinsiyetten bağımsız, kişiye değinen” olarak tanımlanan gender-neutral kavramı, yeni bir kavram olmasa da son yıllarda kullanımı yaygınlaştı. Buna rağmen, Parsons Üniversitesi profesörlerinden Jessica Glasscock’un da dediği gibi, bu kavramın tam anlamı ve kapsamı hâlâ yapım/gelişme aşamasında. Bunun yanı sıra Agender, genderless (cinsiyetsiz) gibi kavramların da gender-neutral yerine sık sık kullanılan terimler olması, bu kavramın etrafındaki kafa karışıklığını açıklıyor.
Bazen bir kavramın ne olduğunu anlamak için, önce onun ne olmadığını anlamamız gerekir. Belki de sormamız gereken soru: “Gender-neutral ne değildir?” olmalı. Gender-neutral, uniseks demek değildir. Gender-neutral yerine sık sık kullanılan bir terim olsa da uniseks, hem kadın hem erkeklerin kullanabileceği şeyleri tanımlayan bir terimken diğeri herhangi bir cinsiyete değinmeyi ortadan kaldırıyor. Gender-neutral’ın çıkış noktası tam da bu zaten; cinsiyeti değil kişiyi ön plana koymak.
Aynı durum, gender-neutral ile en çok karıştırılan kavramlardan olan gender-fluid, yani akışkan cinsiyet kavramı için de geçerli. Birbirinin kardeşi olan bu iki terimden gender-fluid, kıyafetlerin farklı cinsiyetler arasında paylaşılabileceğini savunurken, gender-neutral ise cinsiyetleri kimliğimiz için önemsiz saydığından dolayı farklı bir anlam alıyor. Kanada’daki alışveriş mağazası SSENSE’in satın alım departmanı baş yardımcısı Brigitte Chartrand’in de bahsettiği gibi; “Bireylerin cinsiyetleri durağan olmak zorunda değildir. Bir gün kendinizi feminen hissedip, ertesi gün o kadar fazla hissetmeyebilirsiniz.” Gender-fluidity, işte tam da bu demek. Gender-fluid giyim markası Phluid Project’in kurucusu Rob Smith, 2019’da Z kuşağının yüzde 56’sının, atandığı cinsiyetin koleksiyonları dışındaki koleksiyonlardan giyindiğini belirtiyor.
Vice Media’nın yaptığı anket, 1995 sonrası doğanların oluşturduğu Z kuşağının yüzde 40’ının kendini cinsiyet skalasında nötr olarak tanımladığını ortaya çıkardı. Yeni neslin giderek cinsiyet kalıplarını yıkmasının, gender-neutral giyimin yaygınlaşmasında katkısı büyük. Artık kendini kadın veya erkek yerine “Onlar” diye tanımlamayı tercih eden birçok insan var. Cinsiyetten bağımsız giyinmeyi tercih etmenin herhangi bir sınırlaması olmasa da kendilerini tanımlamak için cinsiyetlerini kullanmayı reddedenler bu akıma öncülük ediyor.
Moda markaları bu talebe yanıt veriyor
Son zamanlarda gittikçe artan gender-neutral, yani cinsiyet gözetmeksizin tasarım yapan markalar büyük ilgi görüyor. Geçtiğimiz birkaç yıldır moda sayfalarına imzasını atan Telfar’ın (kendisini Instagram’da sık sık gördüğümüz büyük logo baskılı çantalarından hatırlayabilirsiniz) tasarımcısı Telfar Clemens, markanın mottosunu, ‘’Senin için değil, herkes için’’ olarak belirleyerek cinsiyet sınırı olmadan herkesin giyebileceği giysiler üretme hedefini açıkça belli ediyor. 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda ülkesi Liberya adına yarışanlar için tasarladığı gender-neutral kıyafetlerle olimpiyatlara damgasını vuran Telfar markası, gender-neutral giyimi sınırlı bir kitleden topluma yayma yolunda hızla ilerliyor.
En bilinen gender-neutral markalardan olan TomboyX, iç giyim konusunda cinsiyet klişelerini ortadan kaldırıyor. Kadın iç giyimde dantel, tül gibi görünüşe önem veren detayların, erkek iç giyimde ise rahatlığı ön plana koyan streç kumaşların farkına işaret ediyor. “Cinsiyetinizi denklemden çıkarınca kendinizi yeni fırsatlara açıyor, toplumun kalıplarından kurtularak kendinizi yeniden yaratıyorsunuz" diyerek bakış açısını paylaşıyor TomboyX’in blog sayfası yazarlarından Stephanie Campisi.
Radarımıza takılan bir başka gender-neutral marka ise biraz önce bahsettiğim New York bazlı Phluid Project. 2019’da ilk mağazasının kapılarını açtığı andan itibaren büyük ilgi odağı olan markanın kurucusu Rob Smith, her şeyi cinsiyetlerle bağdaştırmamızdan yakınıyor ve ekliyor: “Bir etek sadece etektir, bir elbise sadece elbise, bir ceket sadece ceket ve bir ruj sadece rujdur.” Gender-neutral giyim konusunda öncü markalardan olan Phluid Project, büyük isimlerin de dikkatini çekti. New York’un köklü lüks alışveriş mağazası Saks Fifth Avenue’nün indirim bölümü Saks Off 5th ile çıkardığı koleksiyon büyük ilgi toplayarak, Z kuşağının geleneksel sayılabilecek mağazaların üzerindeki etkisini gösterdi. Sonrasında yaptığı Nordstorm ve Macy’s gibi Amerika’nın büyük alışveriş merkezleriyle işbirlikleri de, Phluid Project’in başarısını kanıtlıyor.
Z kuşağının talebine yeni kurulan gender-neutral markaların yanı sıra, geçmişte kadın ve erkek giyimi ayıran bazı köklü modaevleri de kulak vermeye başladı. Cinsiyetsiz giyimin öncülerinden olan Marc Jacobs, geçtiğimiz kış çıkardığı Heaven isimli koleksiyonuyla giydiklerimizin cinsiyetimizle ilişkisi olmadığına inandığını bir kez daha gösterdi. Bu koleksiyonu anlatırken Jacobs; “Erkek olan kızlar, kız olan erkekler ve hiçbiri olmayanlar için” kelimelerini kullanıyor. Şirketinin CEO’su Eric Marechalle ise Jacobs’ı “oldum olası giysilerin cinsiyeti olmadığına, aksine bunun toplumun dayattığı bir kalıp olduğuna inanan biri” olarak betimliyor.
Les Benjamins, gender-neutral giyime kucak açan ilk yerli markalardan biri. Kurucusu Bünyamin Aydın ile konuştuğumuzda, Les Benjamins’in herkes için tasarlanan bir marka olduğunu anlatıyor. Cinsiyetlere göre ayrılan koleksiyonların eski usul kaldığını söyleyen Aydın, ileride bütün koleksiyonların gender-fluid olmasını dilediğini ekliyor. Geleneksel kalıpların bizi sınırladığına inanan Aydın’ın hedefi, herkesin içinde rahat edebileceği giysiler tasarlamak.
Bu konuya oldukça önem veren bir başka köklü modaeviyse Gucci. Koleksiyonlarında erkeklere kadın giysileri, kadınlara ise erkek giysileri giydirerek, gender-fluid modaya desteğini gösterdi. Geçtiğimiz yıl çıkardığı “Bireyselliğiyle cinsiyet kimliklerini aşan” gender-neutral parfümle cinsiyet kalıplarını yıktı.
Büyük modaevlerinin yanı sıra, Zara gibi hızlı moda markaları da cinsiyetsiz giyimi denemeye aldı. 2016 yılında çıkardığı, Ungendered isimli az parçadan oluşan minimalist koleksiyonuyla bu akıma katıldı. Sadece bol kesim sweatshirt, eşofman altı gibi parçalardan oluştuğu için “klişe ve umursamaz” bulunan markanın, farklı cinsiyetten modellere tıpatıp aynı styling’i yaparak tanıttığı bu koleksiyon, markanın son gender-neutral koleksiyonu oldu. Tüketicilerin isteklerini dinlemekte oldukça başarılı olan Zara, bu isteği tekrar ele alacak mı, merak konusu.
Moda perakendecileri de artık gender-neutral giyime kucak açıyor. İngiltere’nin en ünlü alışveriş merkezlerinden Selfridges, 2015 yılında Agender isimli konseptini tanıttı. İngiliz tasarımcı Faye Toogood, gelen müşterilerin kendi cinsiyet kimliklerinden bağımsızca, sadece bir birey olarak rahatça alışveriş yapabilmelerini hedeflediğini anlatıyor. “Ziyaretçilerinin klişelerden ve kalıplardan kurtularak diledikleri gibi alışveriş yapıp, diledikleri gibi giyinebilecekleri bir yolculuk” sunmak için oluşturdukları bu konsept, Toogood’un da söylediği gibi “Bir devrim yarattı”.
2017’de Londra’nın genç ve hip mahallelerinden Shoreditch’te açılan Browns East, mağazanın içerisindeki büyük bir alanı gender-neutral giysilere ayırdı. Mağazanın ünlü satın alımcısı Ida Petersson, “Mağazayı ziyaret edenlerin üzerinden tek bir bölümden alışveriş yapma baskısını kaldırmak doğru hissettirdi” diyerek seçiminden memnun olduğunu belirtiyor.
Berlin’de aslında bir pop-up mağaza olarak kurulan, sonra kalıcı bir mağaza hâline gelen STUDIO183 ise tamamen kendini gender-neutral markaları temsil etmeye adamış. Mağazanın kurucularından Katrina Ryback ve pazarlama müdürü Uroš Kramberger ile konuştuğumuzda, bir giysinin sadece giysi olduğu, onu herhangi bir cinsiyetle özdeşleştirmemenin ne kadar güzel ve özgürleştirici bir şey olduğunu söylüyorlar. Kendisini kuralları yıkan biri olarak anlatan Ryback, bu trendin son yıllarda hızla yükseldiğini gözlemlediğini belirtiyor ve daha da yükseleceğini öngörüyor.
Gender-neutral giyimin yaygınlaşması neden önemli?
Gender-neutral giyim, giysilerimiz üzerinden bütün cinsiyet kalıplarını kaldırıyor. Bununla beraber, toplumun üzerinden büyük bir baskıyı da kaldırıyor. Her gün giysi seçimlerimizi yaparken, cinsiyetimiz konusunda bir seçim yapmaya zorlanıyoruz. Seçmesek olmaz mı? Seçmek zorunda olmasak olmaz mı? Peki ya seçmek istemeyenler? Moda kendini ifade etmenin en güçlü yollarından biriyken, kendini cinsiyetiyle tanımlamak istemeyen biri, neden kıyafetlerini cinsiyetine göre seçsin?
Gender-neutral, bol kesim giyim demek değil
Dikkat etmek gereken önemli bir nokta ise, gender-neutral giyimin, siyah-beyaz gibi nötr renklerden oluşan bol kesim giysiler demek olmadığı. Tasarımcıların çoğunun bol kesim, neredeyse şekilsiz denebilecek tasarımlar yapmasının sebebi, umursamazlığın yanı sıra teknik zorluklar. Vücut yapıları biyolojik olarak oldukça farklı birçok bireyin giyebileceği giysiler yapabilmek kolay olmadığı gibi, bunun tasarımcıların gender-neutral giysiler tasarlamasının önündeki en büyük engel olduğundan bahsediliyor. Beden skalasını artırmak birçok marka için ölçeklenebilir olmayacağı için genelde buna yanaşmıyorlar. Çoğu marka çareyi erkek giyimden baz alarak bol kesim sweatshirt ve eşofman altı yapmakta buluyor.
Neyse ki, bu duruma çözüm bulmaya çalışanlar yaptıkları inovasyonlarla umut vaat ediyor. İngiliz sokak giyimi markası Aries Arise, beden skalasına en küçük ve en büyük bedenleri ekleyip, aradaki bedenleri seyrekleştirerek her beden ölçüsüne şans veriyor. Fermuar, bağcık ve kenar kıvrımı gibi detaylarla da tasarımlarını her vücut tipine uygun hâle getirmeye çalışıyor.
Z kuşağının önderliğinde teker teker yıkılan cinsiyet kalıpları, beraberinde gender-neutral giyimin yaygınlaşmasını da getirdi. Kapsayıcı bir toplumun var olabilmesi için cinsiyetimizi kimliğimizden ayırmanın önemi her gün daha iyi anlaşılırken, moda markalarının gender-neutral koleksiyonlar çıkarması ve alışveriş mağazalarının cinsiyet ayrımını bulanıklaştırması çok da şaşırtıcı olmasa gerek. Kalıplarımızı yıkmak ve toplumun bir kısmının değil, her kısmının kendini rahat ifade edebilmesi için elimizden geleni yapmak, toplumun bireyleri olarak görevimiz. Daha kapsayıcı bir dünyaya gidiyoruz, yolumuz uzun ama pes etmeyeceğiz.