Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Milano Moda Haftası; Gucci, Bottega Veneta, Versace, Dolce & Gabbana, Diesel ve Emporio Armani defileleriyle, unutulmaz anlara ve moda dünyasında yeni başlangıçlara sahne oldu.
Milano Moda Haftası, bu yıl modanın büyük dönüşüm ve yeni başlangıçlar haftası olarak tarihe geçti. Gucci’de Demna’nın merakla beklenen ilk koleksiyonu, Bottega Veneta’da Louise Trotter’ın güçlü çıkışı, Versace’de Dario Vitale’nin arşivden beslenen cesur yorumu ve Diesel’in şehri bir oyun alanına dönüştüren performansı haftanın en çok konuşulan anları arasında yer aldı. Bununla birlikte Dolce & Gabbana’nın sinema ile modayı buluşturan defilesi ve Giorgio Armani’nin vefatının ardından sahnelenen son Emporio Armani ve Giorgio Armani defilesi, Milano’yu hem duygusal hem de tarihi bir dönüm noktasına taşıdı. Yeni vizyonların ve unutulmaz anların buluştuğu bu hafta, İtalyan modasının geleceğini şekillendirecek sahnelere ev sahipliği yaptı.
Fotoğraf: Bottega Veneta 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Milano Moda Haftası’nın en çok beklenen anlarından biri şüphesiz Louise Trotter’ın Bottega Veneta’daki ilk defilesiydi. Kering çatısı altındaki tek kadın kreatif direktör olarak tarihe geçen Trotter, markanın köklü zanaat geleneğini özgür bir yaratıcılıkla harmanlayarak sahneye taşıdı. Estetik oturma düzeninden Steve McQueen’in hazırladığı defile müziklerine ve ön sıradaki 'güçlü' kadın yıldızlara kadar her ayrıntı, onun Bottega’ya kişisel imzasını attığını gösterdi. Ancak asıl öne çıkan, kıvrımlı omuzlarla güçlendirilmiş terzilik, dikkat çeken kumaşlardan oluşan eğlenceli defile parçaları ve yaz için ilham veren hafif elbiselerdi. Koleksiyonun aksesuarları da büyük ilgi topladı: Tereyağı sarısı, yeşil ve gümüş tonlarında sivri burunlu clogs’lar ile daha iri, daha dokulu ve çeşitlenmiş formlarda yeniden yorumlanan ikonik örgü deri çantalar gelecek sezonun olmazsa olmazları arasına girdi. Trotter’ın koleksiyonu, Bottega Veneta’yı zaten güçlü olduğu yerden daha da ileri taşıyarak haftanın öne çıkan defilelerinden biri oldu.
Fotoğraf: Dolce & Gabbana 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Dolce & Gabbana defilesi, Meryl Streep’in The Devil Wears Prada'nın devam filmi için sahneye giriş yapmasıyla, sinema ve modanın iç içe geçtiği unutulmaz bir an yarattı. Anna Wintour’un karşısında kurgusal karakter Miranda Priestly ile Stanley Tucci’nin canlandırdığı Nigel Kipling’in yer alması eşsiz bir moda ânıydı. Tasarımlarda markanın DNA’sı tam anlamıyla devreye girdi: Lüks pijamalar deri ceketlerle, leopar ve çizgili desenlerle yorumlanırken, siyah dantel ve tüller markanın imzası olan ihtişamlı seksiliği yansıttı. Dev kristallerle süslenmiş denimler, bahar çiçekleri ve göz alıcı detaylar koleksiyonun merkezindeydi. Defilenin sinema setine dönüşmesi, podyumun yalnızca bir defile alanı değil, aynı zamanda film seti olabileceğini kanıtladı.
Fotoğraf: Gucci 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Gucci’de Demna’nın ilk çıkışı La Famiglia başlıklı konsept sunumla gerçekleşti ve klasik defile yerine karakter odaklı bir tanıtım tercih edildi. Catherine Opie’nin fotoğrafladığı arketip karakterler üzerinden kurgulanan koleksiyon, çelişkilerin yan yana geldiği bir evren sundu: Hem minimalist hem abartılı, hem nostaljik hem de yenilikçi. Bamboo çanta, Horsebit loafer ve GG monogram gibi Gucci ikonları aşırı büyük ya da sürreal boyutlarla yeniden doğarken, vücuda oturan siluetler, tüy kaplamalar ve ince çorap görünümleri, gündüz ve gece arasındaki sınırları flu hâle getirdi. Demna, Gucci’ye, aile bağlarını ima eden ama moda dilinde radikal bir başlangıç işareti veren güçlü bir açılış yaptı.
Fotoğraf: Versace 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Dario Vitale’nin Versace’deki ilk koleksiyonu, Gianni Versace’nin 1980’ler arşivine cesur bir dönüş niteliğindeydi. Canlı renklerde bluzonlar, pedal pantolonlar ve kat kat yelekler ile başlayan defile, iri omuzlu ceketlerden yüksek belli jean'lere, zincir desenli ipek gömleklerden altın çivilerle süslü deri şortlara kadar Gianni’nin altın çağını yeniden yorumladı. Miami sahillerindeki figürleri anımsatan parçalar, enerjik ve genç bir seksapeliteyi öne çıkardı. Vitale, arşiv parçaları modernleştirerek koleksiyonu güncel bir hâle getirdi; kırmızı halıya uygun olmayan ama vintage meraklılarının tutkuyla arayacağı türden parçalar sundu.
Fotoğraf: Diesel 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Glenn Martens, Diesel için moda haftasının en sıra dışı kurgusunu hayata geçirdi: Milano sokaklarına yerleştirilen dev şeffaf yumurtaların içinde yeni sezon görünümleri sergilendi ve şehir adeta bir moda avına sahne oldu. Binlerce hayranın katıldığı bu “Paskalya yumurtası avı” sadece bir şov değil, markanın demokratik moda anlayışının da yansımasıydı. Koleksiyonda ise Martens’in sıradanı sıradışı kılma becerisi öne çıktı: Parlak renklerde saten denimler, hayvanlardan esinlenen desenler, doku oyunları ve cesur siluetler dikkat çekti. Hem gösteri biçimi hem de kıyafetler, Diesel’i halkla buluşturan eğlenceli ama zeki bir moda manifestosu sundu.
Fotoğraf: Emporio Armani 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Milano Moda Haftası’nın en duygusal ânı, Giorgio Armani’nin vefatının ardından sahnelenen son Emporio Armani defilesiydi. Her zamanki gibi podyum sonunda ustayı alkışlarla bekleyen izleyiciler bu kez onun sahneye çıkmamasıyla sessiz bir hüzün yaşadı; 50 yıl sonra ilk kez Armani ışıkların altında görünmedi. Defilenin, Tadao Ando’nun tasarladığı ve binlerce kişinin kısa süre önce Giorgio Armani’ye son vedasını yaptığı Teatro Armani’de gerçekleşmesi atmosferi daha da anlamlı kıldı. Returns başlıklı koleksiyon, tatilden eve dönüş hissini yansıtan buruşuk keten takımlar, ustanın adıyla özdeşleşen greige tonları, şifon katmanlar ve akşam için ışıltılı parçalarla, Armani’nin zamansız zarafet vizyonuna saygı duruşu niteliğindeydi.