Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yüksek moda 2024-25 Sonbahar/Kış koleksiyonlarında gerçekliğe nesneler üzerinden atıfta bulunuyor.
Sonbahar/Kış koleksiyonlarının -deyim yerindeyse- ayakları suya eren tavrı yeni bir gerçeği ortaya çıkardı: Yüksek moda fantezi dünyasını terk ederek sadece giyinmek fikri üzerinden gardırop klasiklerini yükseltmekle ilgileniyor ve gerçek hayattan beslenen müstahkem kıyafetlerin izini sürüyor. Öyle ki gündelik yaşam birçok modaevinin ilham kaynağı olurken dört ana moda haftasının en büyük trend yüzdesi realizmden beslenen görünümlere aitti. Örneğin Bottega Veneta bir kadının gün içindeki bütün zaman dilimlerini ele alarak sadelikten şıklığa uzanan kapsamlı bir seçki sundu. Realizmin kıvılcımlarını 2023-24 Sonbahar/Kış sezonunda hissettiğimiz Miu Miu’da yapbozun parçaları tamamlanıyordu. Keyfine düşkün gündelik elbiselerden giyilebilir, gerçek ve oldukça şık gardırop temellerine geçiş yapılmıştı. Gucci, Balenciaga, Loewe, Fendi ve nicesi gerçekliğin izinden giderek anın içinde yer almayı düstur edindi.
Bir kesimse gerçeklik mesajlarını kıyafetlerin yanında nesne metaforu üzerinden vermeyi seçti. Hayatın içinde rastlayabileceğimiz alışveriş torbaları, ısırılmış yeşil elma, tabakta yemek, yoga matı ve çok daha fazlası modellerin elinde bazen sessiz protestosunu bazense nefes kesici tezlerini sundu. Koleksiyonlarını incelikli hikayelere dayandırmasıyla bilinen tasarımcı Jun Takahashi’nin markası Undercover’ın şovunda notalar yerine çalışan bekar bir annenin modern, minimal ama ha- yatından memnun manifestosu vardı. Alman yönetmen Wim Wanders’ın defile için yazdığı Watching a Working Woman dizeleri eşliğinde bir dizi mütevazı göz oyunlarına sahip tasarım bizlerleydi. Asıl hayalle gerçek arasında boyut atlatan, modellerin elinde baget ekmek, alışveriş poşetleri, bir demet solmaya yüz tutmuş lale, biraz sebze ve meyve gibi gündelik yaşamdan izler taşıyan nesneler taşımalarıydı. Verilmek istenen “anda olanı benzersiz kılma” mesajı yeterince net anlaşılıyordu. Marine Serre, Lyon garının arkasında toplum merkezine dönüştürülmüş depoyu kendi gerçekliğini yansıtabileceği bir ütopyaya dönüştürerek nefesleri kesen enstalasyonla koleksiyonunu sundu. Modeller hayali kafeden kahvesini alıyor, çiçekçiden çiçekleri kokluyor veya plak seçiyordu. Kahve fincanları, matara, pizza kutuları, plaklar, pazar arabasından sarkan bir tutam maydanoz ve yeşillik, yemek paketleri Serre’in keskin realist yaklaşımının temsilcileriydi ve markanın ikonlaşmaya aday logosu hilal ile süslenmişti.
Gerçekliğe yakın objelerin kullanılmasına belki de Jeremy Scott dönemindeki Moschino’dan oldukça alışkınız. Baguette çantası hâlâ orijinal bir fikir olarak aklımızda dururken 2016 İlkbahar/Yaz koleksiyonundan deterjan şişesi şeklindeki telefon kılıfı veya iki yaz önceki kum kovası şeklindeki çantaları muzip gerçekçiliğin en net örnekleridir. Benzer yaklaşımla 2024- 25 Sonbahar/Kış koleksiyonunda markanın yeni kreatif direktörü Adrian Appiolaza, ayakları yere sağlam basan “giyinmek için değil istediği için istediği gibi giyinen kadın” fikrini markanın kullanmayı sevdiği moda dışı nesneler üzerinden vermeyi seçmiş. Klasik bir trençkot ve sıkı sıkıya sarılmış alışveriş torbasıyla açılışı yapan model ilk görüşte bu aura’yı başarıyla yakalıyor. Danimarkalı tasarımcı Cecilie Bahnsen ilhamını basit şeylerde güzellik yakalamaya temellendirdi ve bunun için pürüzsüz bir elmayı tercih etti. Büyükçe bir yeşil elma figürü modellere eşlik ederken ellerinde bazen bütün bazen ısırılmış yeşil elmalar görüldü. Etro’daysa yasak meyve kırmızı elmayı güvenli bir şekilde taşıyan çantayla tasarımda mükemmelliği değil sadece duygusal yaratıcılığı tasvir ediyordu. Katlanmış gazeteler, kitaplar, yarım bırakılmış kadeh, kanıt torbasında mini çanta, boyun yastığı gibi örneklerse modaevlerinin gerçekliğe yaklaşmakta kullandığı diğer nesnelerden sadece birkaçıydı.