Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Valentino’nun kreatif direktörü Pierpaolo Piccioli, Vogue Global Conversations kapsamında düzenlenen panelde “yeni bir an için yeni hayaller sunmak” istediğini anlattı.
Şu sıralar dünya, kısıtlamalar tarafından yönetilen bir yeri andırıyor: Gidemediğimiz yerler; yapamadığımız, göremediğimiz şeylerle çevriliyiz. Valentino’dan Pierpaolo Piccioli, koronavirüs pandemisinin ortasında yaşamanın kısıtlamalarına yaratıcı bir çözüm sunuyor: Hayal kurmak. Vogue Global Conversations’a İtalya’nın Nettuno kasabasındaki evinden katılan tasarımcı, Vogue Paris’ten Emmanuelle Alt’la birlikte, modanın yaratabileceği coşkulu ve duygusal hayalleri konuştu ve gerçek modanın her şeyden önce coşku dolu olması gerektiğini söyledi.
“Bence şu an ezber bozacak biçimde düşünmeliyiz” diyerek başladı Piccioli. “Yeni kurallar koymalısınız.” Piccioli’nin kadın ve erkek giyim, aksesuar ve haute couture’den sorumlu olduğu Valentino’da koyduğu yeni kurallar, bir aydınlanma ve fantezi aracı olarak modaya odaklanıyor. “Benim için moda büyük bir dünya. Son on yılda birçok şey ürettik. Ancak nesnelerle değil, duygular aracılığıyla insanlarla bağ kuruyorsunuz” dedi. “Bence moda, yaşadığımız dönemdeki güzellik anlayışınızla alakalı; hayaller, duygular, şiir ve neşeyle...”
Piccioli, Diana Vreeland’ın ünlü alıntısı “İnsanlara, istediklerini henüz bilmedikleri şeyleri verin” ile devam etti: “Asıl fikir ortaya yeni şeyler, yeni giysiler koymak değil; yeni an için yeni hayaller ve duygular koymak.”
Bugün bile kasvetli görünürken yeni bir gelecek nasıl sunulabilir? Piccioli, bu konuda ısrarlı; tasarımcıların boş pazarlama ifadeleriyle değil, zanaatlarıyla konuşması gerektiğini düşündüğünü belirtti. “Kapsayıcılık hakkında slogan atmak istemiyorum. Moda sektöründeyseniz mesajınızı sloganlarla değil, modayla vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Kapsayıcılık ve farklılıktan sık sık söz ediyoruz. Bence bunun üzerine konuşmamıza gerek yok; bunu benimsemeli ve buna göre davranmalıyız.”
Alt, Piccioli’nin 2019 İlkbahar couture defilesine değindi ve tüm siyahi mankenlerin canlı bir tablo gibi durduğu andaki birliktelik mesajının açıklığından söz etti. Bu fikir, Piccioli’nin Valentino etrafında bir topluluk yaratma gayretiyle de ilintili. “Topluluk fikri artık yeni dünyamız” diyerek ekliyor: “Bence topluluk, aynı değerleri paylaşan bir grup insan anlamına geliyor. Geçtiğimiz on yılın meşhur sözcükleri olan ‘yaşam tarzı’ndan çok farklı. Yaşam tarzı, yüzeyi paylaşan bir grup insana işaret ederken topluluk ise değerleri paylaşmak anlamına geliyor. Bence aynı değerleri paylaşan insan toplulukları olmamız gerekiyor, buna her zamankinden çok şu an ihtiyacımız var.”
Marka bu ay, Valentino Empathy kampanyasını duyurdu. Kampanya kapsamında, aralarında Gwyneth Paltrow, Rossy de Palma ve Adut Akech’in de bulunduğu markanın yirmi dört dostu, Valentino imzalı giysilerle kendi evlerinde yakınları tarafından fotoğraflanacak. Bu yetenekli isimler zamanlarını bağışladıklarından, Valentino da marka kampanyası için ayırdığı bütçe olan bir milyon doları Roma’daki Lazzaro Spallanzani Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü’ne bağışlayacak. “Kampanya işimizin bir parçası, imajımız ama işimizi yaparken bağış da yapabileceğiz” dedi Piccioli. “Elimden gelen tek şey işimi yapmak ve –umarım– başka insanlara yardım edebilmek.”
Piccioli, Valentino zanaatkarlarıyla birlikte bu yıl içinde sunulacak bir couture koleksiyonu üzerine çalıştıklarını da ekledi. En üst seviye couture fantezisinin öncüsü olarak, marka geleneğinin estetik açıdan “daha radikal ve daha ekstrem” hissettiren giysilerle devam etmesi gerektiğini söyledi. “Bu çok önemli. Mevcut durumun farkında olmakla birlikte, insanların hayal kurmasını sağlama sorumluluğuna sahibiz. Bizim işimiz bu” diyerek devam etti: “Döneminizin farkında olsanız bile o dönemi yansıtmak zorunda değilsiniz; o zamana tepki vermeli, yeni bir güzellik fikri sunmalısınız. Tünelin sonundaki ışığı sunmalısınız; karanlığı görmek zorunda değilsiniz.” Piccioli’ye göre bu ışık en çok, yaratıcılık her şeyin üstünde tutulduğunda parlıyor.