Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
90'lara selam. Alexandre Mattiussi farklı dönemlerden aldığı silüetleri kendi vizyonu üzerinden tekrardan yorumlaması ile ünlü. Bunu yaparken yarattığı yeni kumaşlar da her zaman ilgi uyandırdı. Zat-ı ali kumaş ve renk konusunda trendleri takip etmek yerine trend yaratmayı tercih ediyor. Ami koleksiyonlarında altının kesinlikle çizilmesi gereken bir şey var: styling. Marka ile beraber çalışan ünlü moda editörü Darcy Backlar koleksiyon içinde koleksiyon yaratıyor.
Jonny Johansson bu sezon ilhamını Keanu Reeves'den aldığını söylüyor. Bu sayede maskülinite kavramını tartışacak yeni bir platform bulmuş. Şekil üzerinden gerçekleşen bu tartışma Acne'nin cool erkeğini işin içine dahil ediyor.
Jonathan Anderson’dan gençlik fantezisi. Gençlik konusu Anderson’un ana izleklerinden biri oldu hep. Özgürlük ise onun koleksiyonlarının ana normlarından bir diğeri. Anderson mu İspanya'nın asi ruhunu disiplinize ediyor yoksa İspanyol kültürü mü Anderson'u dize getiriyor tartışma konusu. Ama bir gerçek var ki genç tasarımcı satışları gittikçe iyiye giden bir markaya liderlik ediyor.
Yapısız klasiklik. Yap, boz, yeniden birleştir. Bu sezon defile yerine bir galeride sunum yapan Margiela moda dünyasına markanın detaylara verdiği önemi göstermek için bir şans verdi. Beat kuşağına verilen referanslardan bahsedilse de moda evinin referans tanımaz yapısını hiç unutmamak gerekiyor. Martin’in referans vermeyi değil referans bozmayı bildiğini gözden kaçırmayalım. Bu sezon da gündemde form üzerine çalışmalar ve de stil egzersizleri var.
Balenciaga’nın geçtiğimiz sezon gerçekleşen ilk erkek defilesinde Demna Gvasalia Haute Couture ile Savile Row’u birleştirerek bir giriş mesajı vermişti. Genelde ilk koleksiyonların bir çözümleme yapmak için riskli olduğu söylenir ama Gvasalia ilk defilede verdiği sözleri tuttu; büyük beden, form odaklı kesimler, sosyal mesajlar ve de sokağa referenslar koleksiyonun büyük parçası olarak karşımıza çıkıyor.
Rousteing’in ordusu iş başında. Bu ordu asla savaşa girmez ama olay yaratır. Balmain’in erkek koleksiyonları her zaman kadın koleksiyonlarından farklı oldu. Ne de olsa aynı anda hem Kanye West hem de Kral Henri kültüründen öğeler barındıran bir yaratım sürecinden bahsediyoruz. Olivier Rousteing ikonikleşmiş arma ve asker ceketleri ile yeni sezon nasıl bir savaşa gireceğinin hesabını şimdiden yapıyor olmalı.
Hoş geldin Haider Ackermann! Ackermann’ın romantik bir şair olduğunu biliyorduk, şimdi ise ne kadar iyi bir yazar olduğunu kanıtlıyor. Berluti onun kendi markası değil, dolayısıyla moda evinin sahip olduğu DNA’yı bozmadan kendi yorumunu getirmesi beklendi. Ortaya çıkardığı kontrollü şiir, başarısının göstergesi. Haider Ackermann silüeti Berluti formunun içinde kendine başka bir görünüm buluyor. Ne de olsa LVMH grubunun en maskülen markasından bahsediyoruz. Yumuşak ile sert arasında gidip gelen çizgiler, canlıdan biraz daha karanlığa dönen renkler ve de deri ayakkabılarda yeni bir dönem.
Rei Kawabuko deyince akla değişim, dönüşüm ve de keşif geliyor. Ve bu kavramlarla oynayışı endüstrideki diğer tasarımcılardan farklı. Moda karşıtı koleksiyonlar yapan bir tasarımcıdan bahsediyoruz. Elbette Kawabuko’nun moda yerine sanat eğitimi almasının bunda payı çok. O koleksiyonu aracılığıyla yarattığı psikolojik derinlikli karakterlerini bu sezon da manga ve çocukluk temaları üzerinden kutluyor.
Dior Takımı. Kris Van Assche yarattığı takım elbise kültüründe ilerlemekte kararlı. ''İnsanlar gençlerin takım elbise giymediğinden yakınıyor, belki de bunun sebebi onlara doğru kesimin verilmemesidir. İşte bu sezon bunun üzerinde durmak istedim'' diye ekliyor Assche. Takım elbiselerdeki siyahın kodunu ciddiyetten karanlığa çevirip siyahın getirdiği güç sembolünü kendini ifadenin ilanına dönüştüren yine kendisi. Takım elbisenin kendisi için bir şablondan farksız olduğunu söylesek hata etmeyiz zira o bu sezon da takım elbiseyi oyun alanına çeviriyor.
Dries Van Noten önümüzdeki sezon 100. defilesini gerçekleştirmiş olacak. Kutlamalara ise şimdiden başlamış. ''İkonik parçalarımı oldukları gibi sunmak istemedim, yeniden yaratıldılar'' diyor Noten. Bir tasarımcısnın kendi tasarımlarını yeniden yorumluyor olması şüphesiz her tasarımcıya gelecek bir şans değil. ''Artık geleceğe bakıyorum'' diyor Noten. 100. Defile ile yeni bir dönemin haberini verirmişçesine. Ne kadar değişik olursa olsun moda dünyası Dries Van Noten’ın hassas ve de aynı zamanda elegan silüetini kimseden alıkoymayacağından emin. Kesimde zerafet konulu çalışması ile karşımızda üniforma referanslarından bir koleksiyon var.
Gotik karanlığa veda. ''9 Yıl boyunca karanlıktan ilham aldım, şimdi ilerleme zamanı'' diyor Riccardo Tisci. Bu sezon sokak kültürüne ve uzun tuniklere renk, totemik motifler ve de Japon Kabuki maskeleri ekleniyor. Amerika ile sıkı bağları olan biri olarak Trump’ın Beyaz Saray’a merhaba dediği günde koleksiyonunu sergileyen Tisci’nin bu dili kime çıkardığı ortada.
Asla sıkmamalı. Hatta sanki üzerine bırakılmış gibi durmalı. Bazen de sıkıca sarmalı. Ackermann’ın Parizyen şairi ilhamını ancak bu şekilde buluyor, bir Baudelaire şiiri gibi zıtlıklar üzerine. Koleksiyon her zamanki gibi romantik izler taşıyor. Grunge kültür kodları Ackermann silüetini destekliyor. Kadife kumaş kullanımı ise şairi gerçek bir şair yapıyor.
Ölümsüzlük. Hermes bundan başka bir şey istiyor olamaz. Dünyanın en kaliteli kumaşları, ince işçilik, modası geçmeyecek kesimler. Veronique Nichanian koleksiyonu rock-mantik olarak tanımlıyor. Onun mesajı gizliden vermek isteyenlerden olduğunu biliyoruz, bu yüzden de proporsiyonları kullanıyor. Ve de mesajları detaylara gizliyor. O yüzden daha da dikkatli bakmanız gereken yerler: Siyah deriler, kemerler, bel çantaları.
Katla yoksa düşersin. Issey Miyake için katlama eyleminin öneminden bahsetmeye gerek yok. Sadece her seferinde nasıl katladığına bakmak gerek. Bu sezonun katlama eyleminde parlak kumaşlar, bol kesimler ve de markanın ilk defa beraber çalıştığı renkler yoklama veriyor.
''Hadi konuşalım'' diyor Carol Lim. ''Eğer birbirimizden bir şeyler öğrenmek istiyorsak ortak bir paylaşım alanı yaratmalıyız.'' Dahi ikilinin backstage’i şovun ta kendisi haline getirmeleri belki de bu mesajın altını çizmek istemelerinden geliyor. Humberto Leon ve Carol Lim diyaloğu her zaman önemsedi. Bu kumaştan renk seçimlerine kadar bütün karar mekanizmalarında kendini gösterdi. Printlerle jakar kumaşları beraber kullanmaları da bu yüzden.
''Hiçbir anlam, mesaj, print yok, her şey yapı ile alakalı, bu bir inşaat'' diyor Ossendrijver. Durum böyle olunca üzerinde ''HİÇBİR ŞEY'' yazan atkılar daha da anlamlı hale geliyor. Parkalar ve kesimlerin ergonomikliği elden bırakmaması da bir Lanvin imzası.
'' Bu koleksiyon yalnızlıkla alakalı'' diyor Lemaire. ''İnsanlığımızdan nasıl çıktığımıza vurgu yaptım, büyük ve boş kesimler kullanarak''. Havada duran, ayrık formlarda buluşan silüetler ile karşımızda Lemaire.
O Memo
İnsanlar simsiyah, kızıl beyaz
Sokaklar basketbol, müzik ve dans
Nasıl bir yaşam, nasıl bir zaman
Özgürlük, yaratıcılık, işbirliği. Burası New York Amerika. ''Ve New York’ta geçen hiçbir işbirliği Supreme işin içinde olmadan tamamlanmış sayılmaz'' diyor Kim Jones. New York’un asi kültürünü ve özgür ruhunu kaykaycılardan başka kim daha iyi ifade edebilirdi ki? LV, Warhol, Basquiat, Haring, Mapplethorpe’a selam veriyor. Esnek bir alaşım, herkese uygun bir silüet, geniş ve bol kesimler. Bu sefer seyahat yok mu diye soracaklar için cevap ortada: 4,5,6 trenleri.
Geçmişe saygı, dolayısıyla da terziliğe. Paul Smith 1976'da Paris'te bir otel odasında gerçekleştirdiği ilk defilesine selam veriyor. İnce işçilik markanın DNA'sında büyük yer kaplıyor. Bu sezon ipek kumaşa yönelim dikkat çekiyor
Her ne kadar Paris Erkek Moda haftası genelinde giyilebilirlik üzerine konuşulsa da Rick Owens bu çemberin dışında kalıyor. Bu sezon çalıştığı materyel sentetik, ders konusu ise hacim.
Pierpaolo Piccioli ''Kırılganlığını ifade edebilmek gücün yeni tanımı'' diyor. Diğer yandan maskülinitenin buharlaşıp gittiğini dile getirmesi bir ilk değil. Koleksiyonda yer verdiği pastel tonlar da sözünün arkasında durduğunun kanıtı. Jamie Reid ile yaptığı işbirliği ile 70’lere ve punk hafızasına referans veren Piccioli yeni bir Valentino erkeği yarattığının sinyallerini veriyor. Zamanla bu erkeği tanıyacağız ama bu kesinlikle hassas ama düşündüğünü söylemekten çekinmeyen biri.