Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Demna Gvasalia, hazır giyime haute couture etkileri kazandırıyor.
Fotoğraf: Indigital
"Cristobal" ve "Spandex" sözcüklerini aynı cümlenin içinde telaffuz etmek mümkün mü? Balenciaga'nın usta İspanyol tasarımcısıyla, vücudu saran sentetik likralı kumaş spandex'in ortak bir noktası olabilir mi?
Fotoğraf: Indigital
İkisinin de yükselişe geçtikleri yıl aynı: 1958. Ama Demna Gvasalia, haute couture ikonu haline gelmiş ve moda tarihinin yönünün değiştirmiş bir tasarımcıyı neden koleksiyonunda seksüalize etmek istemiş olabilir ki?
Fotoğraf: Indigital
Soruyu değiştirelim: Neden olmasın? Sonuç olarak haute couture'ü biraz daha gerçekliğe çeken, ilgi çekici ve cesur bir koleksiyon ortaya çıkmış.
Koleksiyonda, ihtişam ve zerafetten ziyade, modernite ön planda tutulmuş ama markanın klasik çizgisi de bozulmayarak kıvrımlara ve çiçek desenlerine gereken önem verilmiş. Pileli bluzlar ve parıltılı broşlarla, koleksiyona asil bir hava da katılmış.
Fotoğraf: Indigital
Demna, “Seksi değil, dokunsal,” diyor. Demna’nın üzerindeki SPANDEX yazılı sweatshirt de dikkat çekiyor. Defile notlarında, tasarımcının modanın geçmişinde yatan bazı şeyleri keşfederek onları tekrar canlandırdığı yazıyor.
Fotoğraf: Indigital
O parıltılı broş, Balenciaga’nın arşivlerinden ödünç alınmış ve tıpkı Demna’nın hayal ettiği gibi onu, Cristobal de alıp bir mankenin göğüs kısmına kendi elleriyle yerleştiriyor olabilirdi.
Demna, koleksiyonlarının VIP kısmını da düşünebilen cazibeli bir tasarımcı. Hayır! Ön sıra izleyicilerinden bahsetmiyorum. Görsel, entelektüel ve pratik olmak üzere üç aşamalı bir koleksiyon ortaya çıkarmaktan bahsediyorum.
Fotoğraf: Indigital
Görsel olarak, sade bir eteğe veya pantolona hayat verecek kadar canlı renkler kullanılmıştı. Çantalar, kendi başlarına ayrı bir defile konusu olabilecek kadar büyüktü. Onlar da canlı kırmızı, turuncu, kraliyet mavisi renklerindeydi. Çantalar, 1950’lerin feminen ruhuna gönderme yapıyordu ama yenilik olarak, tasarımlarına biraz maskülenlik de katılmıştı.
Fotoğraf: Indigital
Entelektüel olarak, üzerine çok düşünülmüş bir defile olduğu belliydi. Geniş omuzlu trenç kotlar, Demna’nın klasik Balenciaga puffer ceketlerinin devamı olarak düşünülmüştü. Feminenlik, erkek tişörtü materyallerinden yapılmış kıvrımlı bluzlarla sağlanmıştı. Elbette, Cristobal’in ve Balenciaga’nın olmazsa olmazı çiçekler de atlanmamıştı.
Fotoğraf: Indigital
Peki, pratik olarak? Yukarıda bahsettiğim bütün kıyafetler, giyilebilir ve normal gözüküyordu. Entelektüel ve görsel zenginlik, kıyafetlerin pratik olmasının önüne geçmemişti.
Fotoğraf: Indigital
Demna’nın defile notlarında, latex pelerinler, “fetişizm yağmuru” olarak adlandırılıyordu, ama ben onları yağmur bastırınca sokaklarda satılmaya başlanan plastik yağmurluklara benzettim.
Fotoğraf: Indigital
Defilede, Balenciaga’nın sahibi ve Salma Hayek’in eşi François-Henri Pinault da yerini almıştı. Pinault’un seçimini Demna’dan yaparak çok akıllıca davrandığını söyleyebilirim. Couture evlerinde kreatif direktörlerin koltukları, atlı karınca gibi kullanılır ve sürekli bir değişim yaşanırken, Demna, Balenciaga’ya yeni bir yol çizecek kadar cesur ve zeki.