Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İlhamını sanattan, mimariden, edebiyattan, efsanelerden, masallardan ve büyük aşklardan alan mücevherlerin tasarımcısı Melike Kapıcıoğlu ile markası Melie hakkında konuştuk.
Melie’nin mücevherleri yalnızca değerli taşları ya da üretildikleri madenleri nedeniyle “iyi mücevher” kategorisinde yer almıyor. Onlar, ilham aldıkları hikayeler, taşıdıkları anlamlar ve yaydıkları enerjilerle iyi niyetleri nesilden nesle aktarıyor, onları taşıyan kadının bir parçası hâline geliyor. İçine istediğiniz bir kokuyu koyabildiğiniz parfüm kolyeler, sevdiklerinizin fotoğrafını yerleştirebildiğiniz locket’lar ve dileklerinizi aktarabileceğiniz charm’lar, Melie’nin imza parçaları arasında. Markanın kurucusu ve kreatif direktörü Melike Kapıcıoğlu, aile yadigarı niteliğindeki mücevherlerini anlatıyor.
Değerli taşlar ve kristallerle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Küçükken annemin ve anneannemin taşlı mücevherleri, her kız çocuğu gibi benim de ilgimi çekiyordu. Ama onlarla ilk defa, 2007 yılında mücevher üretimi eğitimi aldığım ustanın beni taş seçmek için götürdüğü bir taşçıda özel bağ kurdum. Sergilendiği yerde yüzlercesi arasında gözlerimi alamadığım karpuz renkli bir turmalin, beni bugün bu işi hâlâ bu kadar büyük bir aşkla yapmamdaki ilk adımı oluşturdu. O günden sonra vitrinleri sessizce gezip, taşın beni çekmesini, dolayısıyla seçmesini bekledim. Elbette, akabinde GIA’de aldığım eğitim sürecinde taşlarla iç içe olup, onların büyülü dünyalarından etkilenmemek mümkün değildi. Taşı siz seçmezsiniz taş sizi seçer, tabii eğer izin verirseniz.
Mücevherlerinizin, takan kadınlar üzerinde nasıl bir etki bırakmasını hedefliyorsunuz?
Tasarımın her dalını çok sevmeme rağmen mücevher tasarımına yönlenmemin sebebi onun ölümsüz oluşuydu. Nesilden nesle aktırılan mücevherler, en değerli yadigarımız. Dolayısıyla takan kadının mücevheriyle duygusal bağ kurmasını, diğer yandan da ileride kızına ya da sevdiği birine emanet edeceği düşüncesini taşımasını isterim. Tasarladığım mücevherlere, takan kişinin kendi duygularını katabilmesini ve kendinden bir parçaymış gibi ona sahip çıkabilmesini hedefliyorum.
“İyi mücevher” ne anlama geliyor sizin için?
Bir takının mücevher olabilmesi için değerli madenlerle ve taşlarla bezenmiş olması gerekir. Bunun yanında usta ellerden çıkmış olması ve tasarımının göze hitap etmesi önemlidir. Bir de hikayesi var ise ve beni kendine bağlıyorsa, işte o benim için “iyi” bir mücevherdir.
Melie’nin onlarca şık koleksiyonu ve yüzlerce zarif parçası var. Aralarından marka için “imza” niteliği taşıdığını düşündüğünüz bir tasarımınız var mı?
Melie için ilk tasarladığım parça olan “Aşık Kuğular” parfüm kolyem diyebilirim. Görünüşü, üzerinde taşıdığı taşların insan üzerindeki pozitif etkisi, hikayesi ve bir de içine minicik hunisiyle sevdiğiniz kokuyu içine koyabilme özelliği, bu parçaya ayrı bir gözle bakmama neden oluyor.
Tasarımlarınızda efsanelerin, masalların, mitlerin, binlerce yıllık aşk öykülerinin izlerini görebiliyoruz. Kişisel olarak sizi en çok etkileyen, favori aşk öykünüz hangisi?
Wilhelm Jensen’in Gradiva adlı eserinden çok etkilenmiştim. Üzerine bir de Freud’un bu edebi eser için yazdıklarını okuyunca aşkın insan psikolojisi üzerindeki etkisi beni derin bir araştırmaya yöneltti. Bu sebeple “Gradiva” adı altında beş farklı aşk hikayesini ele aldım. Her bir hikayenin bize aşkın nasıl olması gerektiğini değil, aşkın nasıl yaşanması gerektiğini anlatmasını istedim. Salvador Dalí ve Gala koleksiyonunda, elli yılı aşkın süren, standartları tanımayan bir ilişkiyi anlatarak; “Aşkta mantık aranmaz” mesajı vermek istedim. Nazım Hikmet ve Vera aşkını incelerken, aralarındaki otuz yaş farkına işaret ederek; “Aşkın yaşı yoktur” dedim. Güzel ve Çirkin masalından esinlendiğim La Belle koleksiyonunda; “Aşkta dış görünüşün önemi yok” derken, Shakespeare’in yazdığı Antonius ve Kleopatra eserinden esinlenerek tasarladığım koleksiyonda, aşkın tutkulu ve tehlikeli tarafını vurguladım. Son olarak, aşkın bugün dahi en romantik simgesi Tac Mahal’in gerçek kahramanlarına değinerek aşkın ölümsüzlüğüne dokunmak istedim. Ama sanırım beni en çok etkileyen Salvador Dalí’ninki oldu. Tüm hayatını baştan sona inceleyip, ilişki biçiminin altında yatan sebepleri bulmak, aslında içindeki o küçük çocuğu keşfetmek kalbime çok dokundu. Zaten öyle değil miyiz? Aşık olduğumuzda çocukluğumuzdan bir şeyler su yüzüne çıkar hep.
2021 yılında daha popüler hâle geleceğini düşündüğünüz parçalar neler?
Fonksiyonel, kullanılabilir mücevherler… Birkaç yıl önce kendini hatırlatmaya başlayan ve hızlı bir şekilde yenileri eklenen bu mücevherleri sıkça görüyor olacağız. Bunlar minyatür bir obje, bir parfüm kolye, bir locket, mini bir kese ya da bir çanta kolye olarak karşımıza sıkça çıkacaklar. Bunun dışında üzerine doku verilmiş madenlerle yapılan kelepçeler, farklı kalınlıklarda üst üste taktığımız zincirlere bu sene yenileri eklenerek, farklı materyallerin bir arada kullanıldığına şahit olacağız.
Son olarak, sizin daima üzerinizde taşıdığınız, kendinizle bağdaştırdığınız parça hangisi?
Yıllar önce bir İtalya seyahatimde aldığım, sonra onunla bir yüzük yaptığım, çok sade bir tasarıma sahip jade taşlı yüzüğüm, Braille kolyem ve uçlarından charm’lar sarkan halka bileziklerim her zaman benimle. Bir kadının ortama girdiğini ya topuklu ayakkabısının sesinden ya da bileziklerinin şıngırtısından anlarsınız derim hep. Sanırım en çok da bileziklerimin şıngırtılı sesinden ve üzerindeki charm’ların koruyucu etkisinden keyif alıyorum.