Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dün annemin doğumgünüydü, bu vesileyle ona bir cheesecake yapmaya giriştim. %100 ‘raw’ yani ‘canlı’, ‘çiğ’ bir cheesecake. Kendisi sağlığı yüzünden ve doktorunun da önermesiyle birkaç aydır unsuz, rafine şekersiz, mayasız, süt ürünleri içermeyen bir diyet yapıyor. E geriye ne kaldı diyeceksiniz. Kuruyemişler, meyveler, sebzeler, yeşillikler, baharatlar,… Aslında çeşit az değil. Bu vesileyle ‘Raw Food’ beslenme tarzını biraz daha açmak isterim. Bildiğiniz gibi bitkisel beslenmeye dayalı, hiçbir hayvansal ürün içermeyen, ve yiyeceklerin çiğ tüketilmesine dayalı bir beslenme tarzı. Neden çiğ tüketiyoruz derseniz, yemekler pişirildiğinde ilk önce enzimleri ölüyor, ısıya çok dayanıksızlar(45 derecede çoğu enzim ölmüş oluyor). Enzimler bizim için elzem önemde. Her besin kendi içinde, sindirilmesine yetecek kadar enzim içeriyor. Pişirdiğinizde bu enzimler öldüğünden, vücudumuz bu besini sindirebilmek için pankreas ve karaciğerini daha fazla enzim üretmesi için zorluyor. Dolayısıyla hem vücudu yoruyor, hem de bizim enzim ‘banka hesabımız’dan enzim çalıp duruyor. Borçlanıyoruz. Yerine sürekli yeni enzim koymamız gerekirken(yani çiğ beslenmemiz gerekirken-dışardan alabildiğimiz tek enzimler!), biz çalıp duruyoruz. İlginçtir ki, memeliler arasında, yemeklerini tek pişiren canlılar biziz. Yine ilginçtir ki, pancreas ve karaciğerlerinin vücudumuza oranı, diğer memelilerin 2 katı. Tamam anladım, ama enzimler nedir kardeşim neden bu kadar önemli, vücut zaten üretiyormuş diyor olabilirsiniz. Bunun da cevabı şu; Enzimler vücudumuzda gerçekleşen hemen hemen her reaksiyonun denetimini yaparlar. Düşünün ki enzimler olmasa, bu cümleyi 100.000 yılda okurdunuz. Yaşlandıkça da enzimlerin azaldığını biliyoruz. Dolayısıyla ne kadar enziminiz varsa o kadar gençsiniz! Doğal bir anti aging özelliği var yani. Enzim banka hesabımızı doldurmak da en iyi çiğ besinlerle mümkün. %100 böyle beslenmeniz lazım demiyorum. Araştırmalara göre %51 oranında çiğ besini hayatınıza sokarsanız, hayat kaliteniz çok ciddi oranda artıyor, hastalıklar yokoluyor, immün sisteminiz güçleniyor, sindirim ve boşaltım sistemleriniz çok daha iyi çalışıyor ve vücut gençleşiyor. Faydaları saymakla bitmez…
Şimdi tarife gelelim. Annemin de bademi çok sevdiğini bildiğimden ben bu tarifi sadece bademle yaptım. Ama orijinal tarifim caju fıstığıyla yapılan, ben de onu daha çok tercih ediyorum. Daha kremamsı bir tadı oluyor. Lavanta da benim en sevdiğim baharatlardan biri. Tarife değişik bir tat kattı…
Taban için;
*2 bardak badem, 8-12 saat suda bekletilmiş
*3 çorba kaşığı kakao tozu
*2 çorba kaşığı agave veya bal
*1 çorba kaşığı soğuk sıkım hindistan cevizi yağı
*biraz tuz
Bademleri iyice un haline gelecek şekilde robottan geçirin. Diğer malzemeleri de ekleyip tekrar karıştırın. Karışımı 22 cm çapında bir springform kalıbının tabanına yayın.
Dolgu Malzemesi için;
*3 bardak caju fıstığı, 2-4 saat suda bekletilmiş
*1-1/2 bardak badem sütü
*1/2 bardak agave veya bal
*2 çorba kaşığı limon suyu
*2 çay kaşığı vanilya özü
*2 çorba kaşığı kuru lavanta
*1 çay kaşığı tarçın
*biraz tuz
*1/2 bardak hindistan cevizi yağı
Bütün malzemeleri Blenderdan geçirip tabanın üstüne dökün.
Sos için;
*yarım bardak taze veya kuru likapa(blueberry)
*2 çorba kaşığı hindistan cevizi yağı
*3 çorba kaşığı badem sütü
Malzemeleri Blenderdan geçirip dolgu malzemesinin üzerine dökün.
Kalıbı sarıp, buzlukta en az 1 saat bekletin. Servis etmeden yarım saat önce buzdolabına kaldırabilirsiniz.