Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Diş Hekimi Weston A. Price tüm dünyayı dolaşarak fiziksel dejenerasyonun nedenini araştırmış ve tüm bulgularını ‘Nutrition and Physical Degeneration’ isimli kitabında aktarmıştır. Dr. Price’ın kitabında anlatmaya çalıştığı gerçeği birkaç cümle ile özetlemek gerekirse: Bir insanın diş ve ağız sağlığı ne kadar iyi ise genel sağlığı da bir o kadar iyi, ne kadar kötü ise genel sağlığı da bir o kadar kötüdür. Neden? Çünkü bu kötü beslendiği, daha da spesifik olmak gerekirse birçok besin değerinden yoksun rafine gıda (beyaz şeker, beyaz tuz, beyaz un, abur cuburlar ...) tükettiği anlamına gelir. İnsanoğlunun fiziksel dejenerasyona uğramasının en büyük nedenlerinden biri beslenmesinde oluşan köklü değişikliklerdir. Tamamıyla kendi yollarıyla doğal gıda tüketen ilkel toplumlara baktığımızda, çeşitli nedenlere bağlı olarak rafine gıdalar hayatlarına girene kadar, mükemmel diş ve ağız sağlığına sahip olduklarını, çeşitli nedenlere bağlı olarak rafine gıdalar hayatlarına girdikten sonra ise, diş ve ağız sağlıklarının bayağı bozulduğunu görmekteyiz. Spesifik bir örnek vermek gerekir ise, İsviçre’nin Ayer köyü ile Vissoie köyü arasında bir saatte yürünebilecek uzaklıkta bir mesafe vardır. Bu iki köy arasındaki en büyük fark, Ayer köyüne ulaşım sağlayacak bir araç yolu yokken, Vissoie köyüne ise araç ile ulaşım sağlanabilmektedir- bu sayede Ayer köyü sadece kendi topraklarında yetişen doğal gıdalar ile beslenmiş, Vissoie köyü ise, araç ile ulaşılabilme olanağı olduğu için, farklı şehirlerden gelen rafine gıdalardan nasibini almıştır. Sonuç olarak da, Vissoie köyünde diş çürükleri ortalaması %20.2 iken Ayer köyünde sadece % 2.3 dür.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun vermiş olduğu istatistiklere göre 2012 yılında 0-6 yaş grubundaki çocuklarda en sık görülen hastalık %27.9 ile ishal iken, %8.7 ile ağız ve diş sağlığı sorunları beşinci sıradadır. 7-14 yaş grubundaki çocuklarda en sık görülen hastalık ise %24.5 ile ağız ve diş sağlığı sorunlarıdır. Bu tabloyu, Weston A. Price’ın vermiş olduğu değerli bilgileri de katarak, ‘detaya girmeden’, ‘olabildiğince yüzeysel’ bir şekilde yorumladığımızda, 15 ve daha yukarı yaştaki bireylerin %13.2’sinin hipertansiyon, %7.7’sinin mide ülseri problemi yaşaması ve %6.8’inin şeker hastası olması gerçeğinin bizi şaşırtmıyor olması gerekir. Nitekim mevcut istatistik bize ağız ve diş sağlığı sorunlarının bu kadar yoğun olduğu 15 yaş ve üzeri nüfusun %17.2’sinin obez, %34.8’inin ise fazla kilolu olduğunu göstermektedir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz faktör ve istatistiki veriler, ‘Anneannenin tanımayacağı hiç bir ürünü alma!’ sloganına ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteriyor diye düşünüyoruz. Peki ya siz?
Bugün sizlere, USLA ekibi olarak, bu slogana yakışır, birçok anneannenin tanıyacağı, eski bir İstanbul yemeği sunuyoruz:
Fıstıklı Kuzu Gerdan
Malzemeler;
Kuzu gerdan, 1 adet bütün
Dereotu, ½ demet, kıyılmış
Maydanoz, ½ demet, kıyılmış
Antep fıstığı, 120 gr, kavrulmuş
Tuz, karabiber, kimyon, yeterince
-Kuzu gerdanı iyice yıkadıktan sonra genişçe bir tencerede tiftiklenecek kadar yumuşak olana kadar haşlayın. Haşlama yaparken soğuk suyla başlayın kaynama noktasına gelince altını kısın ve pişirmeye devam edin.
-Bu sırada antep fıstıklarını bir tavada yağsız bir şeklide kavurun ve ince kabuklarını mümkün mertebe soyun.
-Pişen etleri tiftikleyin tatlandırmak üzere kıyılmış maydanoz, dereotu, tuz- karabiber, antep fıstıkları ve kimyonu ekleyip homojen hale getirmek adına yoğurun.
-Büyük boy bir streç film içerisine 2 avuç kadar et alın ve sucuk şeklinde sıkıca sarıp rulo elde edin.
-Tüm eti streçle sardıktan sonra dolapta bir müddet bekletip kıvam almasını sağlayın.
-Eski bir İstanbul yemeği olan bu eti dilimleyerek mevsim yeşillikleri ile soğuk olarak servis edebileceğiniz gibi biraz daha kalın dilimleyip yüksek ısıdaki ızgarada hafifçe renk vererek sıcak olarak da servis edebilirsiniz.