Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
“Bu arşivlerde sanatsal başyapıtlar bulacaksınız: Buradaki fotoğraflardan bazıları kültürel ikon hâline geldi. Ve birçok kişiye ilham kaynağı olmaya devam ediyorlar.” François-Henri Pinault dün gece Venedik’te düzenlenen Chronoramaözel gösteriminde bunları söyledi. Sergi, 2021 yılında Pinault Collection’ın satın aldığı Condé Nast arşivindeki fotoğraflar ve çizimlerin 70 yıllık hazinesinin gün yüzüne çıkarılmasına adanmıştı.
Pinault Collection’ın Palazzo Grassi’sinde Saint Laurent’in desteğiyle düzenlenen Chronorama çağdaş bir anı yakayan karelerin; geleceği bilgilendirmek, zenginleştirmek ve yetkilendirmek üzere yaşayabilen, kültüre yerleşmiş semboller hâline gelişini gözler önüne seriyor. Matthieu Humery’nin küratörlüğünü üstlendiği sergi 1910 ve 1979 yılları arasında, arasında Vogue, Vanity Fair,House & Garden, GQ, Mardemoiselle ve Glamour gibi dergilerin yer aldığı Condé Nast yayınlarında boy göstermiş 400’e yakın işi meraklılarıyla buluşturuyor.
Franco Rubartelli, Veruschka, 1967, Vogue © Condé Nast
Moda çiziminin altın çağında, dönemin yıldızlarından Helen Dryden, George Wolfe Plank ve Eduardo Garcia Benito ile başlayıp - birkaçını saymak gerekirse - Edward Steichen, Berenice Abbott, Cecil Beaton, Lee Miller, André Kertész, Horst P. Horst, Diane Arbus, Irving Penn, Helmut Newton ve David Bailey’nin işleriyle fotoğraf dönemine geçen sergi; yirminci yüzyılın kültürel ve sosyal devriminin kapsamlı ve açıklayıcı bir tarihsel kaydı niteliği taşıyor.
Sergiyi 8 Mart açılış gecesi Anna Wintour, Condé Nast Corporate Photography Direktörü Ivan Shaw, Humery, François Pinault (ki kendisi şirketin alınmasından sorumlu) ve oğlu François-Henri Pinault ile gezerken, öne çıkan parçaları tasvir etmek kesinlikle zorluydu zira neredeyse her resim olağanüstüydü. Üstüne bir de her bir resmin; deklanşöre basılmadan önce arka planında çoktan dağılmış bir dergi profesyonelleri grubu ile saatler süren hazırlıklara ve yönetime ihtiyaç duyduğunu düşününce, sergilenen çalışmaların seviyesi karşısında insan hayranlık duymayan edemiyor.
Dikkat çeken birkaç resimden bahsetmek gerekirse, Paul Thompson’ın 1911 yılında çektiği, ABD’de kamusal alanda pantolon giyen ilk kadın olarak yasaları çiğneyen feminist kahraman Doktor Mary Edwards Walker’ın fotoğrafını sayabiliriz. Strauss-Peyton’ın 1921 tarihli Charlie Chaplin portresiyse döneminin en büyük yıldızı olabilmek için kendisini kostüme ve karaktere boğan bir adamın yakışıklı dürüstlüğünü görmek mümkün. Isabey’in Jean Cocteau’yu iş başındayken çektiği stilize fotoğraf (fazlasıyla tasarlanmış), (radikal heykeltıraş) Renée Sintenis’in sıra dışı derecede suç teşkil eden ve Steffi Brandi’nin imzasını taşıyan fotoğraf ve Hoyningen-Huene’nin Josephine Baker fotoğrafı bu ilk dönemi tamamlıyor.
Bert Stern, Balanchine’ın Don Kişot’undan bir sahnede George Balanchine ve Suzanne Farrell, 1965, Vogue © Condé Nast
Ardından Stravinsky’yi, Lee Miller’ı (cesareti ve şanıyla tanınan bir Vogue fotoğrafçısıdır), Greta Garbo’yu, Joan Crawford’ı, Elizabeth Taylor’ı ve daha nicesini görüyoruz. Irving Penn’in olağanüstü natürmortları Eski Ustaların eserleri kadar sanatsal. Vogue’un kendi fotoğrafladığı ilk kapak kızı, çift ırklı ve biseksüel Toto Koopman’ın 1933 Ağustos’ta çekilen resmini de görüyoruz. Devamında, savaş dönemiyle birlikte yavaş yavaş, kronolojik bir pencere açılıyor ve bizi 1950’lerin, 60’ların ve 70’lerin çiçeklenen kültürüne götürüyor. Karl Lagerfeld, Coco Chanel, Duke Ellington, Arthur Ashe, Veruschka, Catherine Deneuve - hepsi fotoğrafçıların asıl baskılarında bir anlığında görünür oluyor.
Bu son derece farklı ismin yer aldığı görsel hikâyenin kimi yerlerinde dört çağdaş sanatçının işlerini görüyoruz; Eric N. Mack, Giulia Andreani, Daniel Spivakov ve Tarrah Krajnak bu muazzam retrospektifte yirmi birinci yüzyıla dair hayalperest bir açı sunmayı amaçlıyor. Dün gece sergi alanında olan Krajnak, yeni bir bakış açısı yaratmak için ve performatif bir gözden geçirme biçimi olarak, sergiden ve kendi arşivinden fotoğrafları tekrar tasarlayıp çektiğini açıkladı.
Tur bittiğinde - o kadar çok oyalandık ki etkinliği düzenleyenler bizi ilerletmek için ışıkları kısmak zorunda kaldı - misafirler alt katta toplandı. Matthieu Blazy, Daniel Delcore, Marco De Vincenzo, Sara Battaglia, Francesco Ragazzi, Giuliano Calza, Gilda Ambrosio ve Giorgia Tordini de bizimleydi.
George Hoyningen-Huene, Josephine Baker, 1927, Vanity Fair © Condé Nast
Anna Wintour mikrofonu eline alarak şöyle dedi: “Dürüst olmak, daima ileriye bakmak ve geleceği incelemek editör olarak doğamızda var. Fakat yirminci yüzyılın en ama en iyi fotoğraflarının yer aldığı bu olağanüstü sergiye hayranlıkla baktığımda, farklı bir dönem için nostalji duyduğumu itiraf etmeliyim. Harikulade Irving Penn’in etrafında neredeyse kimse olmadan; bir asistan, bir Vogue editörü, bir manken ve kesin standartlarıyla fotoğraf çektiği günleri düşündüm. Helmut Newton ile küçük makinesini, son derece özgün bakış açısını düşündüm. Ve cebinde belki 100 dolarla birkaç haftalık bir geziye gönderilip “kendisine bakması için bir kral bulması” söylenen genç bir moda editörünü düşündüm! Ve bir şekilde hem okuyucularımızı hem de editörlerimizi hayrete düşürecek hikâyeler ve resimlerle dönüşünü.”
Ve şunları ekledi: “Condé Nast’taki kendi dönemime yaklaştığımızda, etki bırakan resimlerin çoğu beni hayran bıraktı. Son odalardan birinde, Helmut Newton’ın portfolyosundan, 1975 tarihli “Story of Ohh…” yer alıyor; o dönem o kadar liberal kalıyordu ki Vogue okuyucuları dehşete düşmüş, yüzlerce abonelik iptal edilmişti… Beni Condé Nast’a getiren ve efsanevi editoryal direktörümüz Alexander Liberman burada gördüğünüz işlerin birçoğunun arkasındaki isim. ‘Sayfayı yakan resimler seçin,’ derdi hep.”
Dün gece, çağdaş dönemin fotografik berraklaşması olarak Vogue’un sayfalarını bir zamanlar yakan resimler şekil değiştirdi. Pinault Collection’ın Palazzo Grassi’sini saran duvarlarda tarihin bir o kadar güzel - bazense kışkırtıcı - nesnelerine dönüştüler.