Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Zeynep Güven Ünlü, yüz yılı aşan insan ömrüne yeni bir yol haritası çizmek için çalışan Longevity dünyasındaki son gelişmeleri yazdı. Bu arada 75 yaşındaki kendisiyle de tanıştı!
İnsanlar yaşlanmaktan korkabilir, bu gayet anlaşılır bir duygu.
Peki yaşlanmaktan, yaşlı bir insan olmaktan utanmak nasıl bir duygu?
Yaşlılığı, utanç duygusuyla birleştirmek bugüne kadar aklıma gelmemişti. Ta ki uzun yıllar New York Balesinin başbalerinliğini yapmış Wendy Whelan’la tanışana kadar.
Baleye büyük bir tutkuyla bağlı olan Wendy, ölene kadar dans edeceğine inanırken, 40 yaşını geçtikten sonra bedeninde yaşadığı düşüşle birlikte yaşını “hissetmeye” başlıyor.
Yalnızca bedeni değil ona “dansı bırak artık” sinyali veren.
İş arkadaşlarının, içinde onun olmadığı planlar yaptığını, arkasından fısıldaştıklarını da seziyor.
47 yaşında, hayatını adadığı New York Balesinden ayrılırken hissettiği olumsuz duyguların en baskın olanı ise utanç. Wendy Whelan, yaşlandığı ve artık eskisi gibi dans edemediği için utanıyor.
Yaşlılığın insanı, özellikle kadınları neden ve nasıl “utandırdığını” anlamaya çalışırken karşıma yine bu konuda başka bir yazı çıktı.
New York Times Style yazarı Ashton Applewhite, olduğumuzdan genç görünmek için yaptığımız eylemlerin, mesela beyaz saçlarımızı boyalarla kapatmaya çalışmamızın kökeninde utanç duygusu olduğunu aksi halde bunları saklamaya çalışmayacağımızı iddia ediyordu.
Yaşlanma ve utanç, kesinlikle üzerinde düşünmeye değer bir konu!
Eski balerin Wendy Whelan, Stanford Center on Longevity /Uzun Yaşam Merkezinin 10’uncu yılını kutladığı sempozyumun konuk konuşmacılardan biriydi. 50 yaşında bir kadın ve eski bir balerin olarak yaşlanmanın ona neler hissettirdiğini bütün içtenliği ile paylaştı ve bundan sonraki hayatı için yaptığı planları, kendine yeniden bir hayat kurarken yaşadıklarını anlattı. Sonuçta bale için yaşlı olabilirdi ama hayat için daha çok gençti.
Genç okurlar, “bu yaşlılık muhabetti de nereden çıktı şimdi” diyor musunuz? Bence demeyin. Aslında bu konu yaşlıları filan değil en çok sizi ilgilendiriyor. Önünde uzun bir hayat olan sizlersiniz, yaşlılar değil!
Amerika son yıllarda uzayan ömürlerin bireyi ve toplumu nasıl etkileyeceğine kafa yoruyor ve zor sorulara işe yarar yanıtlar bulmak için disiplinlerarası çalışmalar yapıyor. İşte bunların bir kısmı, longevity sempozyumu notlarında:
300 yıl, 500 yıl, ölümsüzlük… Bunlar şimdilik hayal ama ortalama ömrün 100 – 120 yıla çıkması an meselesi. Özellikle genetik bilimindeki ilerlemeler, hastalıkların ve risklerin önceden saptanıp önlenmesi bu olanağı sunuyor.
Çok değil, birkaç yüzyıl önce insanlar hayatlarının çok erken döneminde çalışmaya başlıyor ve muhtemelen ölene kadar da işe gitmeye devam ediyorlardı. Derken “çocukluk” ve“emeklilik” denen iki şey “icat ettik” ve bunların arasını da yoğun bir eğitim / iş hayatı sıkıştırdık. Şimdi bu yol haritasını sil baştan yeniden çizmemiz gerekiyor.
Eskiden, “50 yaşından sonra tıbbı bitirenlere” “60’ından sonra hukuk okuyanlara” “uzaylı görmüş gibi bakardık. Görünen o ki emekli olduktan sonra yeni bir okula ve kariyere başlamak artık istisna olmayacak. Stanford’un orta yaşa gelmiş insanlar için açtığı 1 yıllık DCI (Distinguished Career Institution) programı, 2018 akademik yılında eğitim öğretime başlıyor. İlgilenenler için başvurular 20 Ekim’de!
Kuşaklar arası etkileşim çok daha fazla olacak. Yaşlıların gençlerden öğrendiği iş modelleri ve sosyal yapılar artacak. Demografi piramitten kareye dönerken birçok iş yaştan bağımsız olacak.
Uzayan ömürlerin hayatlarımızda yapacağı değişiklikleri daha iyi anlamak için izlediğim sempozyumda ben de kendi yaşlılığımla yüzleştim!
Merkezin kurucusu psikoloji profesörü Laura Carstensen’in liderliğinde ilerleyen psikoloji deneylerinde, insanlara bilgisayar marifetiyle yaşlandırılmış fotoğrafları gösterilmiş ve bu yüzleşmenin davranışlarında bir takım değişiklikler yapıp yapmadığına bakılmış.
Fotoğraflara bakan genç insanların yaşlılık günleri için daha fazla tasarruf ettikleri yani finansal anlamda daha sorumlu davrandıkları görülmüş.
Şimdi, aynı şeyi sağlıklı yaşam alışkanlıkları için de araştırıyorlar; gelecekteki fotoğraflarına bakanların daha çok egzersiz yapıp yapmadığını, daha iyi beslenip beslenmediğini anlamaya çalışıyorlar.
Ben de bu çalışmadan ilham alarak Aging Booth aplikasyonunda 75 yaşıma gittim. Doğrusunu isterseniz önce biraz sarsıldım ama sonra “yaşamışım ki yaşlanmışım” dedim.
Ne yani, yaşlanmayalım da ölelim mi!
Teknoloji böyle yaşlanacaksın diyor!