Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
2022’de Avrupa Taekwondo Şampiyonası ve 2023’te Dünya Taekwondo Şampiyonası’ndan getirdiği altın madalyalardan sonra, milli taekwondocu Merve Dinçel Kavurat Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda ülkemizi temsil ediyor.
Ben Merve Dinçel Kavurat, 1999 yılında Ankara’nın Mamak ilçesinde doğdum. Çocukluk ve gençlik dönemim de burada geçti. Çok hareketli ve yerinde durmayan bir çocuktum. Yaşıtım kız çocukları oyuncak bebeklerle oynarken ben mahallenin abileriyle sokakta futbol, simit gibi oyunlar oynuyordum. Dedem sayesinde taekwondoyla tanıştım ve hayatım değişti. O günden beri −altı yaşımdaydım− spor benim her şeyim.
Taekwondo hayatıma çok küçük yaşta girdi, ama sonra kendime hep bir hedef noktası koydum ve tüm odağımı oraya yönlendirdim. Bu odak ve çalışmalarımın sonucunda 2022 yılında İngiltere’de, önce Avrupa Taekwondo Şampiyonası daha sonra 2023 yılında Azerbaycan’da Dünya Taekwondo Şampiyonası’nda altın madalyanın sahibi oldum. Şimdi de Paris 2024'te ülkemi temsil edeceğim ve yapbozumun son parçasını oradan alacağım altın madalya ile tamamlamak istiyorum.
Dediğim gibi, spor kariyerimin başlamasında dedem oldukça etkili oldu. Peki nasıl diye soracaksınız: Aslında hikâyede biraz şans faktörü var. Ben hiç yerinde durmayan, ailemin eve sokmakta zorlandığı bir çocuktum. Okuldan kalan vakitte hep sokaktaydım. En büyük eğlencem de mahallenin abileriyle futbol oynamaktı. Beni bir türlü eve sokamayan ailem, çözümü taekwondoya yazdırarak buldu. Bir gün dedem pazardan dönerken sokakta doboklu çocuklar görüyor, merak edip yanlarına gittiğinde çocukların taekwondo yaptığını öğreniyor. Bu spor tam Merve’ye göre diye düşünüp, heyecanla eve gelip aileme taekwondo fikrini sunuyor. İşte benim serüvenim de o gün başlıyor. Tatamiye ilk altı yaşımdayken çıktım. Amaç Merve’nin enerjisini atması ve okuldan arta kalan vakitlerde bir sporla uğraşmasıydı, ama ben bu amacı biraz daha ileri taşıdım. Dünya ve Avrupa şampiyonalarında altın madalya kazandım. Şimdi de ilk kez Olimpiyat Oyunları’nda ülkemizi temsil edeceğim. Dedem o gün o spor salonunun önünden geçmesiydi belki ben de şu an karşınızda olamazdım.
Spor kariyerim boyunca birçok unutulmaz an yaşadım. Dünya şampiyonu oldum, Avrupa şampiyonu oldum, Dünya Kupası ve Grand Prix zaferleri yaşadım. Hepsinin ayrı ve özel bir hikayesi var. Aslında benim için hepsi birer dönüm noktası. Çünkü benim her an mücadeleye hazır olmam gerekiyor. Kaybettiğimde öğreniyorum evet, ama kazandığımda kendimi bir sonraki mücadelem için daha çok motive ediyorum. O yüzden benim her yarışmam bir kırılma.
Olimpiyat Oyunları sporun zirvesi. Ben de ilk kez bir olimpiyatta ülkemi temsil edeceğim. Bunun düşüncesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyor. Oraya son dünya ve Avrupa şampiyonu unvanıyla gidecek olmak da benim için çok özel olacak. Hem bir gurur hem de bir sorumluluk. Elbette çok heyecanlıyım ve bu heyecanın tarifi inanın çok zor. İçimde çok güzel hisler var. Paris’in benim adıma çok güzel geçeceğini düşünüyorum. Duygularımı en iyi şekilde yönetip, oradan bir olimpiyat madalyasıyla dönmek istiyorum.
Disiplin bu işin olmazsa olmazı. Disiplin için en büyük ihtiyaçlardan biri de motivasyon. Hayal kurmak çok güzel ancak tek başına yeterli değil. Hayallerinize giden yolda her zaman çok kararlı olmanız gerekiyor. Bu kararlılığı sürdürmek için de her zaman en iyisi için tatamide olmalısınız. Elbette zorlandığım zamanlar oluyor, olmuyor dersem yalan söylemiş olurum. Yorulduğum, umutsuzluğa kapıldığım, hatta vazgeçmenin eşiğine geldiğim anlar oldu. Hedeflerinize ne kadar bağlıysanız ayağa kalkmanız da o kadar kolay olur. Benim en büyük motivasyonum hayallerim ve ilham olabileceğim onlarca kız çocuğu. “Merve yaptıysa biz de yapabiliriz” demeleri ve hayallerinin peşinden yola çıkmaları benim için çok kıymetli. Her zaman bu sayede motive kalıyorum. Yorulduğum anlarda kürsüde kendimi hayal ettiğim yer aklıma geliyor ve yeniden mücadeleye başlıyorum. Sürdürülebilirliğin en büyük anahtarı insanın hayallerine olan inancı diyebilirim.
Beslenme programı… Ah o beslenme programı! Taekwondoda farklı sikletler var. Sporcular müsabakalarda yarışmak için sikletlerinin gerektirdiği kilolara düşmek zorundalar. Ben 49 kiloda dövüşen bir sporcuyum. Yarışma dönemlerinin dışında 54-55 kilo civarında oluyorum ama yarışma dönemi yaklaştıkça kilo vermem gerekiyor ve bu gerçekten çok sancılı bir süreç. Üç adet protein barla günümü geçirdiğim zamanlar oluyor. Bu da ayrı bir mücadele aslında benim için. Sürekli kilo vermek ve yarışmadan bir gün önce o tartıya çıkmak inanın göründüğünden daha stresli. Şöyle düşünün; tartıya çıkıyorsunuz ve 49 kilonun 10 gram bile üzerinde çıkarsanız diskalifiye oluyorsunuz. Bu büyük bir stres. Anlayacağınız kilo verme noktasında özel bir program uygulamıyorum, her şey uzun yıllardır yaptığım gibi.
Antrenman konusuna gelecek olursak, elbette Olimpiyat Oyunları için farklı bir hazırlık yaptım. Kamp sıklığımız oldukça arttı. Çok yoğun ve tempolu çalıştık. Aslında Olimpiyat Oyunları'na hazırlanmak uzun vadeli ve zor bir süreç ve her detayı dikkatle planlamayı gerektiriyor. Ancak, en nihayetinde hedefimizin belli olması bize bu hazırlığın meyvelerini alabileceğimizi gösteriyor.
2022 yılında Avrupa Taekwondo Şampiyonası’ndan ve daha sonra 2023 yılında Dünya Taekwondo Şampiyonası’ndan altın madalya ile dönmek benim için gerçekten büyük bir onurdu. 2007 yılında küçükken almış olduğum ilk dereceden buralara gelmek için yaşadığım zorlukların ve çalışmalarımın şampiyonlukla sonuçlanması beni hep çok duygulandırıyor. Şimdi önümde bir olimpiyat serüveni var ve bu serüven benim yapbozumun kalan en son parçalarından biri, onu yerleştirdiğim zaman 2024’e kadar olan hedeflerim gerçekleşmiş olacak. Sonrasını olimpiyatlardan sonra konuşmak daha doğru olacaktır.
Paris’ten sonra yine hedeflerimin peşinden koşmaya ve onlara ulaşmak için çok çalışmaya devam edeceğim. Ama şimdilik tüm konsantrasyonum Paris.
Benim her müsabaka öncesinde ve sonrasında kendime söylediğim bir laf vardır: “En iyisi sensin, bir kere yaptın, bir kez daha yapabilirsin.” Tavsiye olarak elbette azimli çalışma, sağlıklı beslenme gibi cevaplar da verebiliriz, ancak başarmanın ilk ve belki de en önemli kuralı sporcuların önce kendi yeteneklerinin farkına varması ve özgüvenlerini, motivasyonlarını ve ahlaklarını her zaman en üst seviyede tutmaları. Spor dünyasında herkes herkesi yenebilir, bunun için de ilk olarak bir hedef belirleyip ona ulaşmak için hangi yollardan geçilmesi gerekiyorsa sonuna kadar gidilmesi gerektiğini ve yolda ne zorluk yaşayacaklarsa da bu zorlukları aşılması gereken bir engelle beraber öğrenme fırsatı yaratan bir alan gibi görmelerini tavsiye edebilirim.