Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Flamingo Estate’in kurucusu Richard Christiansen ile Jane Fonda’dan John Legend’a birçok isimle yaptığı söyleşilerin yer aldığı yeni kitabı “The Guide to Becoming Alive”ı konuştuk.
Los Angeles merkezli lifestyle markası Flamingo Estate’in kurucusu Richard Christiansen, baskıya hazırlamakta olduğu 600 sayfalık yeni kitabı The Guide to Being Alive (Canlı Olma Rehberi) konusunda oldukça heyecanlı. “Yolunda gitmeyen bir durumu düzeltmenin en iyi yolu kendi kalbinin atışını önceliklendirmektir” diyor. “Flamingo Estate doğdu çünkü ben yıllarca başka yerlere baktım, başka işlere, başka firmalara... Sürekli bir şeyler arıyordum ve artık çok yorulmuş, dengemi kaybetmiştim. Pandemiyle birlikte herkes gibi ben de kendi alanıma çekildim. Küvette sıcak banyolar yapıp, iyi yemekler yemeye vakit bulmaya başladım. Çok uzun bir süre sonra ilk defa yavaşlamıştım. Tam olarak kendi atan kalbimi önceliklendiriyordum. Arkadaşlarla o sakin yemekleri, kendi vücudumu ve hislerimi en öne koymaya başladım tekrar, en çok dikkat ettiğim şey canlı hissetmekti ve bununla birlikte her şey başlamış oldu aslında. Hem kendim hem de çevrem için. Unutmamak gerekir ki kişisel dediğimiz şey aslında global, toplumsal ve de politiktir; bizim varoluşumuz dünyayı ve dünyanın varoluşunu etkiler.”
Pandemiyle Flamingo Estate’in kuruluşu ve Christiansen’ın kendini en canlı hissettiği yolu bulması aynı ana denk geliyor, bu iki durum da birbirinin hem sebebi hem de sonucu, ona herkesin kendisi için bu yolu nasıl bulabileceğini soruyorum. Heyecanlı bir şekilde cevap veriyor: “Ben de son zamanlarda tam olarak bu soruyu soruyordum; kitapta bütün kahramanlarımla konuştum. Jane Fonda, Jane Goodall, toplamda 16 kişi, çok ilginçti ve kim olurlarsa olsunlar hepsinin söylediği ortak bir şey vardı: ‘Telefonunuzu kendinizden uzak bir yere koyun’. Telefonlarımıza öylesine bağlı yaşadığımız bir dünyada bunu yapmak çok zor. Ve bu bağımlılık bir sürü şeyi yanında getiriyor, onun aracılığıyla kendimizi başkalarıyla karşılaştırıyoruz. Beynimiz zaten koşuyor ve telefon bunu daha da hızlandırıyor.”
Canlı Olma Rehberi (The Guide to Becoming Alive) gastronomi, aktivizm, wellness ve sanatın da aralarında olduğu konularda Jane Fonda, Martha Stewart, John Legend, Chrissy Teigen, Jane Goodall, Alice Waters, Kelly Wearstler, David de Rothschild, Elise Loehnen, Erica Chidi, Ellen DeGeneres, Terry Tempest Williams gibi isimlerle söyleşileri içeriyor. Christiansen’a söyleşilerde onu en çok şaşırtan şeyin ne olduğunu soruyorum. “Jane Goodall bana tanınmaktan ne kadar rahatsız olduğunu, ünlü olma fikrinin ona iyi gelmediğini söyledi. Bununla birlikte yine konuştuğum ve çok ünlü olan bazı insanların bana yeterince görünür olmadıklarını söylemesi çok ilgi çekiciydi. Görüyorsun ki kim olursak olalım o son cevabı henüz bulamadık, hep bir şeyler eksik, herkes hala bir şeyleri tamamlamak için uğraşıyor ve bunu görmek bir yandan da çok rahatlatıcı, sana bir hatırlatma: ‘Bütün sorularına cevapları şu an bulmak zorunda değilsin, her şey mükemmel ve tam olmak zorunda değil, hatalar yapıp tekrar başlayabilirsin’. Yazarken çok da huzurlu olmadığını söylüyor, kitabı yazma süreci onun için sancılı olmuş, bununla birlikte her cuma Flamingo Estate için bir newsletter yazıyor ki gönderinin yüzde 65 açılma oranı var. Bu rakam e-posta pazarlaması için çok iyi bir oran. “Bakınca öyle çok güzel bir e-posta da değil; bazen bir görseli bile yok ama insanlar okumaktan keyif aldığını söylüyor. Bence bu hepimizin gerçek bir şeyler okumaya olan açlığımızla alakalı, orada toprak ve bitkiler hakkında yazıyorum. Kitapta da yazdıklarım gerçekler hakkında. Ben bir doktor veya terapist değilim. Kitapta hayata dair sorduğum soruları belgeledim sadece, nasıl daha iyi bir insan, daha iyi bir partner, daha iyi bir vatandaş ve daha iyi bir evlat olabilirim? Bu kitap dürüst bir belgeleme çabası aslında.”
Richard Christiansen, bu kitap ve de gün geçtikçe büyüyen şirketi ile sadece insanlara kendi hayatlarını önceliklendirmeyi hatırlatmıyor, aynı zamanda çevresinde tarım ile uğraşan insanlara kaynak ve düzenli bir gelir yaratmanın hayalinde. Çünkü onun için gerçek büyüme demek sosyal bir fayda demek. “Artık insanların bizden neye ihtiyacı olduğunu biliyoruz ve buna cevap verebilmek için aynı anda 128 çiftlikle çalışıyoruz. Bunu şu ana kadar kimse yapmadı ama direkt olarak çiftliklerle çalışan en büyük şirket olmak istiyorum. İnsanlar yapamayacağımı söylüyor ama ben yapabileceğime inanıyorum. O çiftlikler için düzenli ve adil bir ekonomik düzen yaratmak istiyorum.”
Son olarak kendisine kitabının tanıtım toplantısında hayata dair bir konuşma yapmasını ve kitabı çok kısaca özetlemesini isteseler ne diyeceğini soruyorum. “Tam olarak ne derdim bilmiyorum ama kendi içlerindeki o gerçek kişi ile konuşmalarını isterdim” diyor. “İnsanların kendi çocuk halleriyle olan ilişkisi çok önemli. Kitapta konuştuğum insanlar kim oldukları hakkında iyi hissediyorlar, 10 yaşındaki versiyonları sevilmiş, duyulmuş, kendini ifade edebilmiş... Bugün dünyaya ve kendimize baktığımızda problemlerimizin çoğu çocukluğumuzdan geliyor. Bununla birlikte küçük bir çocuk olmanın güzelliğini ve küçükken basit şeylerden aldığımız mutluluğu hatırlayalım. Bu en büyük biohacking. Kitapta en çok saygı duyduğum şeylerden biri hayır diyebilen ve yaşamlarını, zamanlarını kontrol etme yetisine sahip olan insanlar oldu. Ne istediklerini ve enerjilerini nereye harcayacaklarını biliyorlar. Benim evimde mikrodalga fırın veya televizyon yok, sonuçları hızlı şekilde almak istemiyorum. Kitap da bununla alakalı aslında, canlı olmakla. İnsanlar canlı olmak nedir diye soruyor. Canlı olmak en basit şeyler demek. Koklayabilmek, duyularını kullanabilmek... Bunlar doğal dünyanın radikal hazları. Hepimizin hatırlaması gerekiyor. Koşmaya ve başkalarına bakmaya gerek yok, dünyada herkese yetecek kadar güneş var. Mark Nepo’nun dediği gibi, çiçek arının hayalini kurmaz veya arı için açmaz. Çiçek açar, kendisi için açtığı sırada zaten arı da gelir. Özetle siz kendinizi ve kalbinizi önceliklendirin, gerisi gelir.”