Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Önce “lovebombing”, sonra “gaslighting”, şimdi ise “floodlighting”...
Günümüzde ilişkilerde hızla duygusal yakınlık kurma isteği giderek artıyor. Özellikle flört uygulamalarıyla başlayan ilişkilerde insanlar, kısa sürede samimi bir bağ oluşturmak için derin konulara girmeye yöneliyor. Ancak bazen bu hızla gelişen kendini açma durumu, sağlıklı bir bağ kurmaktan çok, karşı tarafı duygusal olarak bunaltan bir stratejiye dönüşebiliyor. İşte tam da bu noktada yeni bir kavram öne çıkıyor: Floodlighting.
Brené Brown tarafından ortaya atılan bu terim, insanların gerçek bir duygusal bağ kurmak yerine, aşırı kişisel bilgileri hızlıca paylaşarak karşı tarafın tepkisini ölçmeye çalışmasını ifade ediyor. Bu durum kimi zaman farkında olmadan yapılırken, bazı kişiler tarafından bilinçli bir manipülasyon yöntemi olarak da kullanılabiliyor. Peki, floodlighting tam olarak nedir? Bu davranışın sağlıklı ilişkiler üzerindeki etkileri nelerdir ve bundan nasıl kaçınılabilir?
Yazar Brené Brown'a göre, floodlighting, gerçek bir yakınlık oluşturmak yerine, kendimizi korumak amacıyla aşırı bilgi paylaşmak anlamına geliyor. Özellikle flört sürecinde floodlighting, bir tür duygu seli yaratma ve karşı tarafın tepkisini ölçme arayışı olarak kendini gösterebiliyor.
Floodlighting genellikle bağlantı kurma isteğinden doğar, ancak çoğu zaman ters teper. Bir randevuda, hafif bir konu hakkında sohbet ederken birdenbire çocukluk travmalarınızı anlatmaya başlıyorsanız, bu karşı tarafı beklenmedik bir duygu yüküyle karşı karşıya bırakabilir. Psikoloji alanında yapılan araştırmalar, sosyal medya bağımlılığı ve anksiyete gibi faktörlerin aşırı paylaşımla ilişkili olduğunu gösteriyor. Bu da floodlighting’in bazen onaylanma ihtiyacından kaynaklanabileceğini gösteriyor.
Sağlıklı ilişkiler, zamanla gelişen karşılıklı bir güven sürecine dayanır. Ancak floodlighting yapan bir kişi, karşı tarafın da aynı açıklıkla karşılık vermesini bekler. Örneğin, derin bir travmanızı paylaştığınızda karşınızdakinin de aynı düzeyde kişisel bir konu açmasını bekliyorsanız, bu bir floodlighting belirtisi olabilir.
Floodlighting, bazen bir ilişkide karşı tarafın sizi ne kadar “kabul edeceğini” test etmenin bir yolu olarak kullanılabilir. Örneğin, birinin sizi gerçekten seveceğinden emin olamadığınızda, bilinçaltından “Eğer beni gerçekten seviyorsa, tüm zorluklarımı kabul eder” düşüncesiyle en derin hassasiyetlerinizi çok erken paylaşabilirsiniz. Ancak, bu durum karşı taraf için yoğun bir baskı oluşturabilir ve geri çekilmelerine neden olabilir.
Gerçek bir yakınlık kurarken, duygusal paylaşımda aceleci olmamak önemlidir. Kendi niyetinizi sorgulamak, bu sürecin en önemli adımlarından biridir. “Bu bilgiyi neden paylaşıyorum?” diye kendinize sormak, paylaşımlarınızın amacını anlamanıza yardımcı olur ve daha sağlıklı bir iletişim kurmanızı sağlar. Ayrıca, duygusal paylaşımları kademeli olarak yapmak da oldukça önemlidir. Karşı tarafın açıklığını gözlemleyerek, hikayenizi anlatmadan önce onun da rahatça paylaşımda bulunmasına olanak tanıyın. Bu, ilişkiye daha dengeli bir yaklaşım getirir. Bağlılık duygusunu test etmek yerine, ilişkilerin doğal akışını kabul etmek gerekir. Zamanla gelişen güven ve anlayış, gerçek bir yakınlık yaratır. Hızlıca duygusal bir açıklık testi yapma çabası, genellikle ilişkileri derinleştirmez; aksine, karşınızdaki kişiyi korkutabilir veya duygusal olarak mesafe koymasına sebep olabilir. Sabırlı olun, karşınızdaki kişiye zaman tanıyın ve duygusal bağın doğal olarak gelişmesine izin verin.