Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Bir kutu Quality Street çikolata ve büyük bir bardak Malbec ile kanepeye uzanarak, her yıl izledikleri The Holiday'e yeniden hayranlık duyan kadınların TikTok'ta yayınlanan videolarını siz de görmüşsünüzdür. Birçoğunun yüzünde beliren gülümseyi yaratan da hiç şüphesiz Jude Law'ın canlandırdığı Graham karakteri.
Evet, şu Graham. Al yanaklı, sürekli triko kazakla dolaşan ve neredeyse her zaman çok iyi bir adam olduğunu hissettiren yumuşak görünümlü... Nancy Meyers'in romantik komedisinin ekranlara gelmesinden yaklaşık yirmi yıl sonra, bu karakter kendini 2024 Sonbahar/Kış sezonunun cazibe unsuru haline geldi.
Uygulamada “Jude Law, The Holiday” araması yaptığınızda kadınların aralık ayını “Jude Law ile flört sezonu” olarak adlandırdıklarını görebilirsiniz. Onun filmdeki sahnelerinin Lana Del Rey tarafından seslendirilmiş kurguları dahi var. Bazı caption’larda ise “The Holiday filmini Jude Law’un flört sahneleri için izliyorum” gibi cümleler karşımıza çıkıyor. Hatta filmin bazı hayranları Etsy’de üstünde “The Holiday filminde Jude Law'ın gözlüklerini taktığı sahne onun en seksi olduğu an” yazan tişörtler satışa sunuyor.
Bence çok da haklılar. Her şeyden önce, Jude Law filmde son derece fit bir görünüme sahip. 1999 yapımı Yetenekli Bay Ripley, 2004 yapımı Alfie'de hatta şimdi olduğu gibi… Kendisi aradan yıllar geçse bile cazibesini kaybetmedeyen ve her daim formda görünen oyuncular arasında.
Ama Graham'ın bu kadar özel olmasına neden olan sadece Jude Law'ın fit bir görünüme sahip olması değil. aynı zamanda nazik, sevgi dolu ve istikrarlı olması da... Ve iddia ediyorum ki içinde bulunduğumuz bu dönemde genç kızların tam da ihtiyacı olan şeyler de bunlar. Sene boyunca TikTok'ta maruz kaldığımız Guinesse rekoru kıracak türden spor çalışmaları yapan ve tüm sene güneş altında yatarak vakit geçiren erkeklerin ardından Jude Law yeni bir seneye girerken muhteşem bir arınma etkisi yaratıyor.
Filmi yakın zamanda izlediyseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ama anneniz her yıl 15 Kasım'dan itibaren size mesaj atarak ne zaman birlikte izleyebileceğinizi sormuyorsa (seni seviyorum anne), sizi bu konuda bilgilendirmeme izin verin.
Kitap editörü Graham'la (aslında kendisi bir nepo bebektir!) ilk tanıştığımızda, kız kardeşi Iris'in (Kate Winslet) Surrey'deki sevimli İngiliz kulübesine bir barda geçirdiği gecenin ardından gelen sarhoş ama bir o kadar da çekici bir adamdır. Erkek arkadaşı tarafından aldatılan ve Noel'i Kaliforniya’da yalnız geçirmek istemediği için Iris’in kır evini kiralayan işkolik Amanda ile bu ziyareti sırasında tesadüfen yolları kesişir. Birlikte geçirdikleri birkaç günün sonunda birlikte olurlar. Tabi ki! Ve biz seyirciler de Amanda gibi ona aşık oluyoruz. Aksi düşünülebilir mi?
Evet, sürekli başka kızlardan telefon aldığı için ilk başta biraz çapkın izlenimi veriyor. Evet, gardırobu Noughties Burton kampanyaları ile Jeremy Clarkson arasında bir yerde duruyor. Ama aynı zamanda inanılmaz yakışıklı. Ah o parlak mavi gözler ve ensesindeki karışmış saçlar! Ve tabi ki anarya Adası'na yaptığı üç haftalık bir seyahatten yeni dönmüş gibi görünen bronz teni de unutmamak lazım! Ancak çok geçmeden Graham'ın playboy görüntüsünün altında, kızlarını sevgiyle büyütürken bir yandan da eşini kaybetmenin yasını tutan, iki çocuk babası, duygusal açıdan son derece güçlü bir adam olduğunu öğreniyoruz. Onunla sohbet etmeye başladığınızda çok ağladığından bahsediyor. Amanda'yla tanıştıktan sadece üç gün sonra ona büyük bir cesaretle “Seni seviyorum” diyor. Onun kariyer sahibi bir kadın olmasından ise hiç rahatsız olmuyor. Kızlarının yeni arkadaşına karşı oynaması için onu zorladığı Bay Peçete Kafa adında bir karakter yaratacak kadar da sempatik biri. Üstelik bu fikre dikiş dikebildiği, bir ineğe sahip olduğu ve çocuklarının yatak odasına olağanüstü nostaljik bir çadır yaptığı (Her on yaşındaki genç kızın hayran kalacağı türden.) gerçeğini öğrenmeden kapılıyorsunuz.
Demek istediğim şu ki Graham gerçek bir yetişkin. Oturaklı ve istikrarlı biri. Kendi öncelikleri olan bekar bir baba. Tüm bu özellikleri nedeniyle de Amanda'ya ayrılığının yarattığı karmaşayı ve çocukluk travmasını atlatması için alan tanıyor. Kendine güvenen ve kaostan beslenmek yerine düzeni tercih eden kim olduğunu çoktan keşfetmiş olması da onu diğer başrol karakterlerinden farklı kılıyor. Alıştığımızın aksine sizi kız arkadaşlarınızla gittiğiniz partilerden alacak, Pazar yemekleri pişirecek, David Attenborough belgeselini izleterek yeterince su içtiğinizden emin olacak türden bir adam.
TikTok kullanıcılarını cezbeden şey de bu duygusal ve gerçek olgunluk kombinasyonu. Flört üzerine söylemlerin genellikle durumsal ilişkilerin ne kadar korkunç olduğu etrafında döndüğü bir zamanda; flört uygulamalarının ne kadar kötü olduğu ve erkeklerin genellikle bir pislik olduğu düşünüldüğünde, o herkesin arzuladığı türden romantik bir kahraman.
Oysa ki izleyicilerin bu yıl aşık olduğu karakterlere bir bakın. Geçmişte en çok arzulanan erkek başroller iki gruba ayrılma eğilimindeyken - terbiye edilmesi gereken kötü çocuklar ya da sarkık saçlı erkek-çocuklar - 2024'te bir değişim oldu. Graham'ın, Adam Brody'nin Nobody Wants This adlı TV romantik komedisindeki sıcak ve çekici hahamın selefi olduğu söylenebilir. Bridgerton'daki sorunlu ama aynı zamanda sevgilisine sadık ve kibar olmaya özen gösteren Colin'in selefi olduğu gibi... Andrew Garfield ve onun Amelia Dimoldenberg ile Chicken Shop flörtüne olan takıntımız da öyle. İyi adamlar (duyguları hakkında konuşabilenler) şu sırada birinci sırada.
Ama Graham'ın cazibesi romantizmin ötesine geçiyor. Bence onda daha fazlası var. Kırklı yaşlarımıza yaklaşırken bile hayatları küçük bir çevre içinde geç saatlere kadar uzanan mesailer ve bitmek bilmeyen sosyal medya gezintileriyle geçen bizler için Graham daha yavaş bir yaşam hayali sunuyor. Graham'a aşık olmak sadece Jude Law'a aşık olmakla ilgili değil (tabii ki bu yardımcı oluyor). Aynı zamanda onun mükemmel ailesine ve daha da mükemmel kır evine adım atıyor; en çılgın maceranızı karlı yollarda sıcak çikolatayla dolu bir araba yolculuğu yaparak yaşıyor; ve öğle yemeği için Londra'daki en iyi restoranlardan birini seçmek en yakındaki National Trust mülküne gidiyorsunuz.
Bu aslında benim istediğim bir hayat değil, ancak bir yandan da çok nostaljik bir yanı var. Galiba tam bu nedenle bu sene TikTok’ta basit ev yaşamlarının mercek altına alındığı “trad wife” trendi hızlı bir yükseliş yaşadı. Aslında 2006 yılında yaşayan bir adam için Graham şaşırtıcı derecede yenilikçi. (Çok da şaşırmamak gerekiyor aslında sonuçta filmin senaryosu bir kadın tarafından yazıldı).
Ve şimdi de olay örgüsü değişiyor: ufukta bir devam filmi olabilir. Nancy Meyers geçtiğimiz günlerde Law ile bir video yayınladı; bu, yaklaşık yirmi yıl önce çekimler tamamlandığından beri Law ile ilk kez bir araya gelişi. Yayınladığı videoda arsızca “Devam filmi olacak mı?” diye soruyor. Law'ın yanıtı? Sinsi bir gülümseme ve ardından kafasına bir peçete örtüp üstüne gözlük takarak Bay Peçete Kafa'yı tüm gülünç ihtişamıyla yeniden canlandırıyor.
Gerçekten bu oluyor mu? Kim bilir. Ama şimdilik buradayız, The Holiday'i yeniden izliyor ve yakışıklı, duygusal olarak gelişmiş romantik komedi kralımız Graham'a yeniden aşık oluyoruz.