Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Tory Burch’ün Paris’teki evi, tasarımcıya yaratıcılığını güçlendirmesi için gereken alanı sunuyor.
Bir model yakasındaki ve kapüşonundaki deliklerden deri iplerin geçtiği, bol kesim saten bir ceket giyerek toplantı odasına girerken, Tory Burch, “Henüz bu noktada değilim” diyor. Yanında üvey kızı ve şirketinin yardımcı kreatif direktörü Pookie Burch ile stilist Brian Molloy oturuyor. Molloy, 2020’den beri markayla çalışıyor. Bu başlangıç, Burch’ün 2019’da şirkette tamamen kreatif bir role geçerek CEO görevlerinin çoğunu eşi Pierre-Yves Roussel’a devretmesinden hemen sonraya denk geliyor. Pookie, satenin biraz fazla “anne geceliği” gibi kaçabileceğini ancak sıradışı bağcıklardan etkilendiğini söylüyor. Tory Burch ise pek ikna olmuş görünmüyor.
Tasarımcı, model kıyafet değiştirmek için odadan ayrılırken, asistanına arşivden 19. yüzyıldan kalma bir smokin ceketi getirmesini söyleyerek ekibinin bunu incelemesini istiyor: “Detayları bakımından ilginç bir şekilde konuyla alakalı.” Tory Burch’ün toplantılarında geçmişi böyle muzip bir şekilde karıştırmak, çevresindekilere meydan okumak ve onların da kendisine meydan okumalarını beklemek sıkça rastlanan bir durum. Model, beli klipsle tutturulmuş pantolonla geri dönüyor. Burch, tatlı bir tavırla “Biraz Oliver Twist’i andırıyorsun” diyor.

André Derain’in La Crêtoise (1930 civarı) adlı eseri oturma odasındaki bir masanın üzerinde sergileniyor.
Paris ziyareti öncesinde, Burch ile New York’taki merkez binasında buluşuyoruz. Her ne kadar başlangıç hikayesini daha önce birçok kez anlatmış olsa da, önemli olaylardan tekrar bahsetmeye hazır. “Babamın hiç düzgün bir işi olmadı” diyor, ofisindeki kanepeye oturduğumuzda. Annesi Reva’nın, Martha Stewart’ın prototipi sayılabilecek kadar mükemmel bir ev kadını olduğundan bahsediyor. “Söğüt dallarını masa süslerine dönüştürür, evinde ürettiği lifleri kurutup Noel hediyesi yapardı. Annem tanıdığım en meşgul insan ve benden daha fazla enerjiye sahip.” Ona kendi parasını kendisinin kazanmasını söyleyen kişinin de annesi olduğunu vurguluyor.
Tasarımcı; üniversite eğitiminin ardından bir dönem Yugoslav tasarımcı Zoran için çalıştı; Ralph Lauren, Vera Wang ve Loewe’de görev alarak moda PR’ı alanında kariyerini inşa etti. 1996’da başarılı girişimci J Christopher Burch ile evlendi. Eşinin Pookie, Izzie ve Louisa adında üç küçük kızı vardı. Pookie, Burch ile babasının Hamptons’taki evinin yüzme havuzunda tanıştığını anımsıyor. “O gün ‘Bu insanı gerçekten sevdim’ diye düşündüğümü hatırlıyorum.” İlerleyen yıllarda Burch’ün Chris Burch’ten üç oğlu oldu: 1997’de doğan ikizler Henry ve Nicholas ile 2001’de dünyaya gelen Sawyer. Çocukları çok küçükken çalışmak onun için zorlu bir süreçti. “Kadınlar seçimler yapmak zorunda, ancak erkeklerin böyle bir zorunluluğu olduğunu sanmıyorum” diyor Burch. Ev hanımı olduğu günleri mutlulukla yâd ediyor: “Her gün tenis oynamak harikaydı.”

Tory Burch ve Pierre-Yves Roussel’ın Paris’teki evinin salonunda, Hollandalı 17. yüzyıl sanatçısı Dirck Wijntrack’ın bir tablosu ve Françoise Gilot’nun 1921 tarihli otoportresi yer alıyor.
Tory Burch markası 2004 yılında kurulduğundan beri hem bir malikanede ortancaları budarken hem de öğlen süpermarkete giderken giyilebilecek kıyafetlerle, rahatlık ve zarafet fikrini yansıtıyor. Yakın arkadaşı, galerici Jeanne Greenberg Rohatyn, Burch’ün kendisine çok önceden babasının eski golf kazaklarını gösterdiğini hatırlıyor: “Aklında, insanların golf kulüplerinde giydiği eski tarz Amerikan spor giyim kavramı vardı. Bu alanda niş bir markanın eksikliğini fark etti ve bunu uygun fiyatlarla sunmak istedi.”
Markanın yansıttığı sakin estetik, şirketi ayağa kaldırmak için gösterilen yoğun çaba konusunda ipucu vermeyebilir. Şirketin ilk yatırımcıları aile üyeleri ve yakın arkadaşlardı; onlardan “kaybetmeyi göze alabilecekleri kadar” yatırım yapmaları istendi ki bu miktar kimi zaman sadece birkaç bin dolardı. Şirket büyüdükçe, kişisel hayatını profesyonel hayatından ayrı tutmak istediğini ve bu ihtiyatlı tavrının onu bazen içine kapanık hale getirdiğini kabul ediyor Burch. Ancak bunun için geçerli bir sebebi var: Chris Burch ile yaşadığı çetrefilli boşanma süreci. “İnsanlar her şeyin kolay olduğunu düşündüler” diye anlatıyor Burch. “Ama iş yükü ve çalışma saatlerinin getirdiği fiziksel yorgunluk... Bazen ancak sabah dörtte uykuya dalmak ve tüm bunları küçük çocuklara sahipken yapmak... Bu şirketi kurmak için gereken fedakarlıklar çok fazlaydı. Üstelik kadınlar farklı standartlara tabi tutuluyor.”
Ama artık farklı bir noktadayız. Forbes, Tory Burch’ün 2024 yılında 1,3 milyar sterlin satış yaptığını tahmin ediyor; dünya çapında 400 mağaza ve 13 global e-ticaret sitesi var. İlk yatırımcılarına borçlarını geri ödeyeli çok oldu. “Bu, birçok insanın hayatını değiştirdi” diyor Burch. Son zamanlardaki en büyük değişiklik ise 2018’de Roussel ile evlenmesi ve 2019’da onu şirkete CEO olarak ataması oldu şüphesiz. New York’ta Burch’ün ofisinde tanıştığım uzun boylu ve yakışıklı Roussel, eşiyle birlikte çalışacağını hiç tahmin etmediğini söylüyor. Paris’te büyüyen Roussel, önce bankacılık sektöründe çalıştı, daha sonra LVMH’de Bernard Arnault için yatırımları yönetti ve yaratıcı yetenekleri markalarla eşleştirdi. Burch, Paris’teki Ritz otelde bir iş kahvaltısında tanıştığı işadamından çok etkilendi ve onu bir defilesine davet etti. Önce arkadaş, zamanla daha fazlası oldular. Birleştirecekleri iki farklı dünyayı yansıtan bir dizi kutlama ile evlendiler. Paris’te bir düğün öncesi prova yemeği ve Saint-Germain-des-Prés’de bir seremoni düzenlediler. Ardından başka bir parti ve tören için Burch’ün Bunny Mellon’a ait malikaneyi restore ettiği Antigua’ya geçtiler.

Burch ve Roussel, Paris’teki evlerinin girişinde.
Evlendikten sonra Roussel’ın LVMH’deki pozisyonundan ayrılmasına ve New York’a taşınmasına karar verdiler ve bu noktada iş ve ev arasındaki sınırlar hassaslaştı. “Bana sürekli ‘Bunu yapalım mı, şunu yapalım mı?’ diye soruyordu. Ben de ‘Eğer birini işe aldığımda akşamları evden markayı yönetmek zorunda kalacaksam, bu işi kendim yapmayı tercih ederim’ dedim.”
Daniel Kahneman’ın açık ve net ifadesiyle: Burch hızlı düşünürken, Roussel daha metodik bir yapıya sahip. Burch genellikle geceleri fikir üretirken, Roussel sabahları düşünmeyi seviyor. “Birbirlerini motive edebiliyorlar” diyor Pookie, “Hem iş insanı hem de çift olarak.”
Roussel’ın şirketteki görevi, daha ölçüsüz tasarımlara, dengesiz siluetlere ve daha iddialı aksesuarlara doğru bir geçişin yaşandığı, Toryssaince olarak adlandırılan döneme denk geliyor. Burch’ün tamamen şirketin yaratıcı tarafına odaklandığı bir dönemden bahsediyoruz. “Tasarımcılar katı bir şekilde sınıflandırılıp kutuya konuluyor. Ancak insanlar artık bunun ötesini görüyor” diyor başarılı tasarımcı.
Sonuç olarak, Roussel ve Burch arasındaki uyum, profesyonel enerjilerinin yin-yang’ından çok, sanat, edebiyat, politika ve mimariye olan tutkularıyla hayata yaklaşımlarından kaynaklanıyor gibi görünüyor. Bu da bizi Burch’ün Paris’teki görkemli evine getiriyor. Burası bir bakıma tasarımcının yeni hayatının tam anlamıyla somutlaşmış hali, Roussel’ın memleketinde bir destek noktası ve sürekli gelişen tarzı için yeni bir tuval. Bir binanın giriş katında yer alan dubleks daire, geniş bir arka bahçeye sahip. Üst katın pencerelerinden, bir Japon akçaağacı, Marsilya’dan getirilmiş bir narenciye ağacı ve yasemin ile sarmaşık kaplı ahşap kafesler görünüyor.
Dubleks daire, Burch’ün sahip olduğu diğer mekanlardaki aşırı doygun renk paletleri, kalabalık desenler ve Çin esintili vazolara kıyasla daha sade, ancak yine de onun rafine eklektizminin izlerini sergiliyor: Arts and Crafts döneminden bir masa, bitpazarından alınmış, 1920’lerden kalma bir Lalique sarkıt aydınlatma, Romuald Hazoumè’nin bir maskesinin yanında 17. yüzyıldan kalma bir tuval... Burch ile birçok başka projede birlikte çalışmış olan mimar ve tasarımcı Daniel Romualdez, “Bu, onun daha önce yaptıklarından ayrılan bir çalışma” diye belirtiyor ve başlangıçta bu durumdan rahatsız olduğunu dile getiriyor: “Bir ara ona takıldım ve ‘Belki de birbirimizden uzaklaşıyoruz’ dedim. Ancak sonra onu anladım ve bu en sevdiğim işbirliği oldu.”
Mimari tasarımda güçlü bir hikaye anlatımı var: Yatağının başlığı ve kanopisini, yatak odası perdelerini ve Louis XVI sandalyelerini kaplayan kumaş, Burch’ün Le Manach arşivlerinde keşfettiği bir 19. yüzyıl erkek yeleğinden (Marie Antoinette’in Petit Trianon’una bir saygı ifadesi niteliğinde) ilhamla tasarlandı. Ancak tüm bu detayların ötesinde, burası, geniş ve karma aileleri için sıcak bir yuva. “Başlangıçta bu konuyu uzun uzun konuştuk” diyor Roussel. “Bunun herkes için harika bir macera olacağını hissettik.”
Burch’ün Paris’teki evini Vogue çekiminden önceki gün görüyorum. Tasarımcı sakin bir şekilde aynı anda pek çok işle ilgilenirken, Romualdez ve peyzaj mimarı Madison Cox yanlarında misafirleriyle çıkageliyor. Bahçedeki masaya hızlıca servisler ekleniyor ve kısa süre sonra bifteğin yanında ata domatesinden salata ve kuşkonmaz, patates ve kremalı midye sosuyla sunulan morina balığı geliyor. Tatlı olarak yabanmersinli cheesecake var. “Bütün gün mutfakta çalıştım” diyor Burch.
Bahçenin merdivenlerinde, köpük çalılarıyla dolu büyük terakota saksılar sıralanıyor. “Tory’nin neyi sevip neyi sevmediğine dair çok güçlü ve net bir anlayışı var” diyor Cox. “Renk paleti de tamamen onun fikri.”
Gün batarken aydınlık, akşamın karanlığına direniyor; fırtına fenerlerindeki mumlar lavanta rengi gökyüzüne soluk bir parıltı yayıyor. Kilise çanları çalıyor ve güvercinler dallardan havalanıyor.
Ertesi sabah, ayakkabılarına galoş geçirmiş insanlar odalar arasında mekik dokuyarak tripodlar kurarken, Tory Burch gayet sakin. “Ben çok huzurlu biriyim” diyor. “Hayatımda hiç son yedi ya da sekiz yıldır olduğu kadar işe odaklanacak zamanım olmadı.”
Peki şimdi dikkatini ve enerjisini neye yöneltecek? Tabii ki tasarım çalışmaları var ama aynı zamanda kadınların hâlâ biraz cesaretlendirilmeye ihtiyacı olduğunu hissediyor. “Bir yandan kendilerini güçlü ve özgüvenli hissediyorlar, diğer yandan tam tersi. Yapay zeka kadın karşıtı olmak için programlanıyor” diye söyleniyor öfkeyle. Gece geç saatlerde nöronları hâlâ çalışırken düşündüğü konulardan sadece birinden bahsettiğini hissediyorum. “Hayata bakıyorum ve ‘Bundan ne öğreniyorum?’ diye kendime soruyorum” diyor, bunca yıldır inşa ettiği her şeye rağmen hâlâ daha fazlasına açık bir öğrenci edasıyla...







