Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dior’dan Ralph Lauren’e, Tiffany’den Vivienne Westwood’a kadar pek çok modaevi şıklık ve lüksü gastronomiyle buluşturuyor.
Dünya çapında öne çıkan modaevlerinin sahip olduğu kafeler, şıklık ve lüksü gastronomiyle buluşturuyor. Her biri, markanın estetik anlayışını ve kültürünü yansıtan, özenle tasarlanmış mekanlar sunarak alışveriş deneyimini bir adım daha ileri taşıyor. Dior’dan Ralph Lauren’e, Tiffany’den Vivienne Westwood’a kadar pek çok ünlü marka, kafe konseptlerini, zengin mutfaklarıyla birleşen zarif atmosferleriyle şekillendiriyor. Bu mekanlar, sadece lezzetli yemekler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda markaların mirasını da somut bir şekilde deneyimleme fırsatı veriyor.
Bangkok’un Ploenchit alışveriş bölgesinde bulunan Dior Gold House, Paris’teki 30 Avenue Montaigne'in cephesinden ilham alarak tasarlanmış bir mimari yapıya sahip. Altın dış cephesiyle çevrelenen ve tropikal bir bahçeyle çevrili olan bu butikte, Dior’un zarif estetiğini yansıtan titizlikle seçilmiş alanlarda hazır giyim koleksiyonları, aksesuarlar ve ev eşyaları bulunuyor. Gold House içinde yer alan Dior kafe, bambu yerleştirmeleriyle süslenmiş bir atmosferde yemek deneyimi sunuyor. Üç Michelin yıldızlı şef Mauro Colagreco tarafından oluşturulan tatlı menüsü, doğa ve Dior’un mirasından ilham alıyor. Kafe, misafirlerin markanın yemek sahasındaki yaklaşımını deneyimleyebileceği özenle tasarlanmış bir ortam sunuyor.
Ralph Lauren’in küresel bir konsepti olan Ralph’s Coffee, dünya çapındaki çeşitli lokasyonlarda rahat ama şık bir kafe deneyimi sunuyor. Özel kahve karışımlarıyla bilinen Ralph’s Coffee, markanın kaliteye olan bağlılığını sıcak bir atmosferle birleştiriyor. Kafede, el yapımı kahve içecekleri, çaylar ve hafif atıştırmalıklar, tatlılar ve sandviçler yer alıyor.
Tiffany&Co.’nun Fifth Avenue’deki amiral gemisi mağazasında bulunan The Blue Box Café, Daniel Boulud’un ilham verici yemek deneyimlerini sunuyor. Michelin yıldızlı şef Daniel Boulud ve Blue Box Café Şef’i Raphaelle Bergeon’un hazırladığı menü, mevsime göre şekillenen seçenekler bulunduruyor. Kahvaltı, öğle yemeği, ikindi çayı ve tüm gün boyunca servis edilen à la carte menüler yer alıyor. Peter Marino tarafından tasarlanan mekan, kafe, bar ve özel bir yemek alanı içeriyor. Kafedeki, sanatsal entalasyonlar ve Tiffany’nin simgesi olan mavi renk ön plana çıkıyor.
Gucci Osteria, İtalyan mutfağına çağdaş bir yaklaşım getirirken yerel etkileri de kucaklıyor. Gucci ve ünlü şef Massimo Bottura tarafından yaratılan bir dizi restorandan biri olan bu mekan, Gucci markasının genç enerjisini yansıtıyor. Canlı bir atmosferde yer alan Gucci Osteria Seul, İtalyan geleneğini kutlarken modern yorumlarını da misafirlerine sunuyor.
Emporio Armani restoranı ve kafesi çok yönlü bir yemek deneyimi sunuyor. Menüsü, taze pişmiş pastalar, hızlı öğle yemekleri ve akşam kokteylleri için ideal seçkiler sunuyor. Zemin katta, geniş pencerelerden doğal ışık alan Lounge, taze bir atmosfer yaratıyor ve davetkar bir alan oluşturuyor. Birinci katta ise resmi ve iş yemekleri için özel bir alan bulunuyor. Ayrıca, yaz mevsimi için rahat ve samimi bir ortam sağlayan Emporio Armani Ristorante Giardino adında açık bir alan da bulunuyor.
Grand Indonesia West Mall’daki Coach Coffee Shop’un başarısından ilham alarak Coach Restaurant, Cakarta’daki marka varlığına yeni bir mutfak boyutu kattı. Aynı alışveriş kompleksinde yer alan bu restoran, Coach’un New York City mirasını yansıtıyor. Klasik New York steakhouse yemekleri sunan restoranın menüsünde şerit biftek, kuzu pirzola, karides kokteyl, marul salataları ve imza martini gibi seçenekler bulunuyor. Mekanın iç tasarımı da New York şehrinin estetiğiyle şekillendi. Restorana bitişik olarak Coach Coffee Shop, rahat ve şık bir kafe deneyimi sunuyor. Mahalleye özgü şirinliği ve markanın maskotu Lil Miss Jo ile hafif atıştırmalıkların keyfini çıkarabileceğiniz bir atmosfer sağlıyor.
Harrods’ta bulunan Prada Caffé, Milano’daki Galleria Vittorio Emanuele II’deki ilk butikte ilham alıyor. Siyah-beyaz kareli zemin, Prada’nın ikonik monokrom estetiğini yansıtırken, soluk yeşil kadife koltuklar ve çiçekli dokunuşlar zarafet katıyor. Menü, İtalyan geleneğini modern bir dokunuşla kutlamakta; kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği ve aperitif seçenekleri sunuyor. Özellikle burrata ve kabak, ıspanak ve ricotta ile yapılan cannelloni, siyah trüf ile yapılan pizzetler gibi seçenekler öne çıkıyor.
Galeries Lafayette Champs-Élysées içinde yer alan Oursin, Jacquemus ve Caviar Kaspia’nın işbirliğiyle yaratılan Akdeniz esintili bir mekan olarak adından söz ettiriyor. Adı doğrudan “deniz kestanesi” anlamına geliyor ve Akdeniz kültüründen ilham alarak taze ve mevsimlik malzemelerle hazırlanan tabaklar sunuyor.
Vivienne Westwood hayranları, Hong Kong Causeway Bay’deki markanın kafesini ziyaret edebilirler. Menü, İngiliz geleneğine odaklanıyor; çay setleri, kahve ve markanın logosuyla süslenmiş kekler yer alıyor. Deneyimi tamamlayan detaylardan biri de Vivienne Westwood’un imza desenlerinden olan tartan desenli masa takımları oluyor.
Louis Vuitton’un geçici amiral gemisi mağazasında yer alan bu 70 kişilik kafe, logo-merakının hala sıcak bir trend olduğunu gösteriyor. Kafenin menüsünde, marka imzası haline gelen dört yapraklı yonca deseninin basıldığı sandviçler, marka monogramıyla şekillendirilmiş küçük kekler ve trüflerle süslenmiş dört yapraklı yonca şeklindeki ravioliler yer alıyor.