Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Antioksidanlar, hücresel yaşlanma sürecini yavaşlatarak biyolojik gençliği korur.
Antioksidanların sadece cildimiz için değil, tüm bedenimiz için yaşlanmayı yavaşlatan gücünü artık hepimiz biliyoruz. Serbest radikalleri nötralize etmek konusundaki sıradışı yetenekleri sayesinde, antioksidanlar hücrelerimizi ve DNA’mızı zararlı etkenlerden korumakla görevli.
Vücudumuzun antioksidan cephanesi yetersiz kaldığında, oksidatif stres adı verilen durum meydana gelir. Enflamasyon ile yakından ilişkili olan bu durum, sağlıksız beslenme, sigara kullanımı, alkol tüketimi, kirlilik ve toksinlere maruz kalma, radyasyon ve yoğun egzersiz gibi faktörlerden tetiklenebilir. Auro Wellness’tan Dr. Nayan Patel’in vurguladığı üzere, “oksidatif stres, pek çok hastalık ve sağlık sorununun habercisidir.”
Antioksidanlar, vücudumuzdaki dengeyi sağlamaya yardımcı olur. Bu görevi serbest radikallere bir elektron bağışlayarak gerçekleştirirler, böylece onları stabilize veya nötralize ederek oluşabilecek zararı minimize ederler. Yani daha fazla antioksidan, daha az aktif serbest radikal, daha az hücresel zarar ve nihayetinde daha yavaş yaşlanma anlamına gelir.
Şanslıyız ki doğada yüzlerce, belki de binlerce farklı çeşit antioksidan mevcut. Muhtemelen C vitamini ve beta-karoten gibi en bilinen antioksidanları duymuşsunuzdur. Ancak polifenoller ve flavonoidler gibi diğer bileşikler de övgüyü hak ediyor. Peki en güçlüleri hangileri? Birkaç örnek vermek gerekirse glutatyon, resveratrol ve kateşinleri sayabiliriz. Yazının devamında, en etkili 10 antioksidanı ve onları nerede bulabileceğinizi keşfedebilirsiniz.
Glutatyon en güçlü antioksidan olarak kabul edilir, çünkü Patel’in açıkladığı üzere “üç farklı amino asitten meydana gelir: glutamin, sistein ve glisin.” “Temel göreviyse zararlı serbest radikalleri, reaktif oksijen ve nitrojen türlerini nötralize ederek hücreleri oksidatif stres ve hasardan korumaktır.”
Kırmızı mikroalg ve bazı diğer deniz ürünlerinden elde edilen bu süper güçlü antioksidan, göz, cilt, kalp ve beyin sağlığını desteklemesiyle bilinir.
Üzüm, yaban mersini ve kakao gibi çeşitli bitkilerden üretilen bu doğal polifenol, aynı zamanda kırmızı şarapta bulunan antioksidandır.
Bu polifenol türü en çok yeşil çayda bulunmakla birlikte matcha’da yaygın şekilde görülür.
Birçok meyve ve sebzede görülen sarı, turuncu ve kırmızı tonlarından sorumlu, yağda çözünen pigment türüdür. 600’den fazla karotenoid çeşidi bulunmakla beraber bazıları A vitaminine dönüştürülebilir.
Narenciye, frenk üzümü, kivi, biber, domates, ıspanak, kara lahana, Brüksel lahanası, kuşkonmaz gibi birçok meyve ve sebzede bulunan, vücut için hayati öneme sahip bir vitamindir.
Ubiquinone olarak da bilinen bu vitamin benzeri madde, vücutta doğal olarak bulunur ve her hücrede yer alır. Mitokondri fonksiyonu için son derece önemlidir ancak yaşlanmayla birlikte miktarı azalır.
En çok domates olmak üzere kırmızı meyve ve sebzelerde bulunan bir karotenoid türüdür.
Alfa-lipoik asit (ALA) veya tiyoktik asit olarak da bilinen bu bileşik, özellikle mitokondrilerde hücresel enerji üretiminde vazgeçilmez bir rol oynar. Kırmızı et, sakatat, ıspanak, brokoli, havuç, pancar, patates ve bira mayasında bulunur.
Çoğunlukla baharat ve kuruyemişlerde bulunan, antioksidan özelliği taşıyan temel minerallerdir.
Antioksidanlar ve beslenmenin rolünü anlamak için belirli maddelerin antioksidan gücünü ölçen ORAC (Oksijen Radikali Absorbans Kapasitesi) endeksine başvurmak yardımcı olabilir. USDA Tarımsal Araştırma Servisi’nin belirttiği üzere: “Erken bulgular, ıspanak ve yaban mersini gibi yüksek ORAC değerine sahip meyve ve sebzelerin bolca tüketilmesinin, hem vücut hem de beyin yaşlanma süreçlerini yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor.” En yüksek ORAC değerine sahip bazı besinler listemizde yer alıyor:
-Siyah üzüm suyu
-Yaban mersini
-Pişmiş yeşil lahana
-Pişmiş ıspanak
-Böğürtlen
-Pişmiş Brüksel lahanası
-Çilek
-Portakal suyu
-Greyfurt suyu
Çoğu zaman en iyi seçenek, çeşitli sağlıklı ve besleyici gıdaları tüketmek olsa da takviyeler antioksidan ihtiyacını karşılamada yardımcı olabilir; burada dikkat etmeniz gereken nokta ise birkaç aktif bileşiği bir araya getirerek sinerji oluşturan ürünleri tercih etmektir. Sonuçta her antioksidan farklı şekilde çalışır: bazıları serbest radikalleri nötralize eder, bazıları okside olmuş molekülleri canlandırır, bazıları ise hücre zarını güçlendirerek dayanıklılığı artırır. En güçlü takviyeler, vücudun savunmasını hücresel düzeyde güçlendirmek için birden fazla antioksidanı birleştirerek sunar.
Maksimum etki için takviyeleri vücudun en alıcı konumda olduğu ve emilimin optimum düzeyde gerçekleştiği sabah saatlerinde, aç karnına almak idealdir.