Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Güzellik algısı özellikle ünlü isimlerin dünyasına daha acımasız çizgiler çekerken, yaşadıkları değişimlere duyulan takıntı kişisel özgüvenimizi ne kadar etkiliyor?
Fotoğraf: Steven Meisel, Vogue Italya, 2005 Eylül
Geçtiğimiz ay Demi Moore, Kim Jones’un Fendi için hazırladığı ilk couture koleksiyonunun açılışını yapmıştı. Bella Hadid ve Naomi Campbell gibi isimlerin de kendisine eşlik ettiği defilede Moore’un elmacık kemiklerinin ve dudaklarının görünüşü oldukça dikkat çekmişti.
Kendisinin bu yeni görüntüsü sosyal medyada sonu gelmeyen bir tartışmayı da beraberinde getirirken basının 58 yaşındaki yıldızın bu görünüm için bıçak altına yattığı spekülasyonları da dolaşmaya başlamıştı. Dolgu mu yaptırmıştı? Yoksa yanaklardan bir yağ aldırma operasyonu muydu? Ya da oldukça yoğun bir kontür hilesi miydi? Tıpkı göz önünde yaşlanan bütün müzisyenler, oyuncular ve modeller gibi Moore’un da her açıdan fotoğrafı çekilerek bir nevi estetik avına çıkılmıştı.
Bu dijital dünyadaki “aradaki farkı bulun” oyunu aslında bizim, ünlü isimlerin değişimine duyduğumuz ilginin sadece küçük bir örneği. Haftalık dedikodu dergileri sayesinde bu takıntı artık kendine yeni bir ev bulmuş gibi gözüküyor. Günümüzde Instagram ünlü isimlerin her görünümünü ve ister dijital ister estetik hamlelerle yaşadığı her değişimi afişe eden pek çok hesapla dolu. Yaşanan değişimleri adeta bir büyüteçle gösteren ve kusursuzluk illüzyonunun altını çizen @Celebface ve @Beauty.False gibi hesaplar milyonlarca kişi tarafından takip ediliyor.
Peki böyle bir konuya kendini adayıp saatlerini harcayan kişilerin motivasyon kaynağı tam olarak nedir? Ya da tam olarak amaçları ne ve en büyük soruya gelecek olursa bu durum ünlüleri ve bizi nasıl etkiliyor?
“Her gün sosyal medyada mükemmel güzellik adı altında pek çok görsele maruz kalıyoruz ve bu öz güvenimizi kaybetmemize sebep oluyor.” diyor @Beauty.False’dan Anastasia. Kişisel özgüven eksikliğinden ilhamla aynı şekilde hisseden başka kişilere de yardımcı olmak isteyen Anastasia, sürekli kendimizi karşılaştırdığımız mükemmellik algısını yıkmak adına bu hesabı açan isimlerden biri.
“Çoğu emek ve yatırım ünlülerin dış görünüşüne harcanıyor ve aktarılan bilgi eksikliğinden dolayı pek çok insan bu görünümlerin doğal olduğuna inanarak ”Ben neden böyle görünemiyorum?” şeklinde düşünüyor.” diye açıklayan Anastasia şu eklemeyi de yapıyor; “Ancak perde arkasında yatan gerçeği fark ettiğiniz zaman idolleştirdiğiniz isimlerin de aslında tıpkı sizin gibi normal insanlar olduğunu görüyorsunuz.”
Bu aslında @CelebrityPlastics hesabının arkasındaki isim olan estetisyen Dr. Michael Keyes’in bakış açısıyla da uyuşuyor. Estetik operasyonlarla başarılabilecekleri göstermenin takipçilerinin gözlerini açacağına inanan Keyes; “Etik açıdan yaklaştığımız zaman bu prosedürlerin var olduğunu göstermek evde oturup neden en sevdiği yıldız gibi görünemediğini düşünen çoğu insana yardımcı oluyor. Ancak ne yazık ki pek çok ünlü bu prosedürler hakkında gerçeği söylemek yerine, genetik olarak şanslı olduklarını ya da özel bir fitness programı takip ettiklerini söylüyor.”
Bir şekilde arkada yaşanan gerçekleri gösterip transparanlığı savunmak son derece anlaşılır bir durum. Ancak bütün bu “öncesi-sonrası” hesaplarının taşıdığı iyi niyete rağmen ünlü isimlerin bedenlerini ve yüzlerini böyle afişe etmek iyilikten çok zarar getiriyor.
Cambridge Anglia Ruskin Üniversitesi, vücut imajı ve insan görüntüsü üzerine uzmanlığı olan sosyal psikoloji profesörü Viren Swami; “Araştırmalar kanıtlıyor ki bu “öncesi-sonrası” fotoğrafları insanlara kendini iyi değil aksine daha kötü hissettiriyor.” açıklamasında bulunuyor.
İlk etapta hissedilen mükemmellik illüzyonu algısı bir süre sonra yerini böyle bir güzellik standardının olduğuna ve yeterince para harcanırsa bu seviyeye ulaşılabileceği inancına bırakıyor.
Fotoğraf: Jamie Nelson, Vogue Meksika, 2013 Ekim
Bir “öncesi” fotoğrafı gördüğünüzde ardında bir “sonrası” olduğunu bilirsiniz ve bu özgüveninizi yükseltmek yerine sadece kendinizi yetersiz hissetmenize sebep olur. “Bu tarz fotoğraflar bize daha iyisini yapabilirsin mesajı veriyor.” diyen Swami şu cümleleri de ekliyor; “İnsanlar bu görselleri gördüğü zaman kendi bedenleri hakkında daha gergin hissederek özgüvenlerini kaybediyor ve estetik ameliyatlara daha sıcak bakmaya başlıyor.”
Ayrıca ulaşılması imkansız bu güzellik standartları ünlü isimleri diğer herkesten daha fazla baskı altına sokuyor. Sosyal medya ve basın tarafından sürekli fazla mükemmel olduklarıyla ilgili eleştirilmek ve yerilmek daha sonrasında aslında mükemmel olmadıkları gösterilince yine aynı davranış şekline maruz kalmak bir nevi şu anlama geliyor yapsan da yapmasan da suçlusun.
Ünlüler hakkında ne düşürseniz düşünün Demi Moore dahil üzerlerinde son derece güçlü toksik bir baskı var. Üstelik Swami’ye göre bu yaklaşım sadece ünlü isimlerin değil bizim de psikolojik sağlığımızı etkiliyor. “Ünlü birinin bedenini yargıladığınız zaman çok geçmeden bu çevrenizdekileri ve kendinizi de yargılamaya başlarsınız."
Demi Moore’un yüzünü saatlerce inceledikten sonra dönüp kendi yüzünüzü incelemeye başlamanız ne kadar sürer? Çünkü başkasının her detayını inceleyerek zamanla kendimizi de bedenimizdeki her kusuru bulacak şekilde eğitmiş oluyoruz. Kültürümüzde dış görünüşe duyulan büyük bir ilgi ve merak var ve herkesi bu standartlar dahilinde incelemeye almak, yorumlamak, eleştirmek yerine artık bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Unutmayın insan bedeninin temel amacı estetik olmak değildir. Bedeninizin nasıl göründüğü değil sizin için neler yaptığı önemli. “Bu bakış açısı hem kendi beden algınızı hem de başkalarının bedenine bakış açınızı değiştirecektir.” diyor Swami. “Bedeninizin fonksiyonelliğine odaklanmak bir daha Instagram'da gezdiğiniz zaman her şeye daha farklı bakmanızı sağlayacaktır.”