Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Düne kadar fısıltıdan öteye geçemeyen bir tabu, kadını çemberin dışına iten bir kaçınılmazlık, iğneleyici bir alay malzemesiydi. Şimdiyse heybetli trompetler, sesi gür borazanlar eşliğinde kazanılmış bir madalya gibi göğüslerde taşınıyor. Duyduk duymadık demeyin: Menopoz, altın çağını yaşıyor.
Biri karnımın orta yerine bir ısıtıcı koymuş ve ayarını sonuna kadar açmış sanki” diyor Michelle Obama bir demecinde, menopoz belirtilerini tasvir ederken. Drew Barrymore, televizyon programında kendini “çökelek” gibi hissettiğini söyleyip itiraf ediyor: “Bu sabah sırf klima çalışmadığı için ağladım.” Erykah Badu, Instagram takipçilerini kendi vücudunda filizlenen menopozu konuşmaya davet ediyor. Gillian Anderson, bir röportajında hormonal bozukluklara dikkat çekerken, “Sandığınızın aksine, delirmediniz” minvalinde telkinlerde bulunuyor.
Podcast alemindeyse, Tracee Ellis Ross’un sesi yankılanıyor. “Perimenopozdayım” diyor 50 yaşındaki oyuncu ve ekliyor: “Doğurganlığım mı beni terk ediyor? Yoksa kadınlığım mı?” Cevap C, yani hiçbiri; Ross’un açıklaması tatminkar: “İçinde yüzdüğümüz sular, bizi hep akıntıya sürükledi. Ama ilginçtir ki perimenopoz döneminde yaratıcılığa ve güce hiç olmadığım kadar gebe olduğumu, her zamankinden daha kadın olduğumu hissediyorum. Üstelik bugüne dek mutlaka kullanmam gerektiği dikte edilen bir gücü hiç kullanmayıp, çocuk doğurmamama rağmen.”
Halka mâl olmuş dünyaca ünlü isimlerin menopozla yakın ilişkisini şeffaflıkla ilan etmesi, Batı’dan dünyaya yayılmaya başlayan dev bir kültürel dönüşümün işaretçisi. Tam da buraya, Türkiye’nin menopoz farkındalığı çıtasındaki konumuna dair bir parantez açmak gerek. Ufak çaplı bir Google araştırması vahim durumumuzu, birçok ülke gibi geride kaldığımızı kanıtlar nitelikte. Zira kadınlar tarafından sorulan yüzlerce, belki de binlerce menopoz sorusuna karşılık listelenen kaynaklar, hastanelerin genel geçer bilgiler veren standart yanıtlarından ibaret. Uzmanlık alanları arasında menopozun ağır bastığı işinin ehli veya kendi platformunda konuyu A’dan Z’ye işleyen bir doktor bulmaksa hayli güç. Şu anda okumakta olduğunuz bu yazıyı kaleme alırken keşfettiğim Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneği, konuya dair bilimsel, çoğu zaman tekniğe kaçan bilgiler veren ender kaynaklardan. Fakat sorun şu ki, nüfusun yarısını etkileyen kaçınılmaz bir rahatsızlık olmasına rağmen, menopoz henüz bilimin süzgecinden geçip kadınların kolaylıkla anlayacağı ve konuşabileceği bir lisana dönüşmüş değil. “Bizim toplumumuzda menopoz, âdet görmek gibi bir tabu hâlâ” diyor Dr. Ebru Alper. Amerikan Hastanesi’nde kadın hastalıkları, doğum ve tüp bebek uzmanı olarak görev yapan kıdemli doktor, Vogue Türkiye’ye verdiği röportajda şöyle devam ediyor sözlerine: “Menopoza profesyonel bakış açısı da çoğu zaman klasik kalıplardan öteye geçemiyor. Tıp eğitimi ve sonrasında, kadın hastalıkları ve doğum asistanlığında menopoz eğitimi hiçbir zaman gebelik, doğum gibi bir öneme sahip değil… Kadın adeta doğurduğu sürece kadın ve bu süre bittiğinde doğum hekimiyle işi bitiyor gibi görülüyor. Ne yazık ki kadınlar arasında da aynı bakış açısı söz konusu. Bu yüzden ortalık menopoz hakkında eksik, yanlış, kulaktan dolma bilgilerle danışmanlık verenlerle dolu. Ama itiraf etmeliyim ki bu konuda sorumluluk hâlâ konuya hak ettiği önemi göstermeyen biz hekimlerin.”
Dr. Alper bu yüzden olsa gerek, tabuları yıkmayı, dönüşümü misyon edinmiş ve Instagram’da yalnızca menopoz konusunda kadınları bilinçlendirmeyi amaçlayan
@canimmenopozum adlı bir hesap açmış. “İstedim ki kadınlar hep ötekileştirdikleri ama aslında hayatlarının yaklaşık 30 yılını geçirecekleri menopozla barışsın ve kucaklaşsınlar.” Aldığı güzel geri bildirimler üzerinden kadınların bilgiye aç olduğunu birebir gözlemlediğinde işi bir adım daha ileri götürerek, üç meslektaşı ve bir psikolog ile birlikte
@menopozda_parla adlı bir girişim de kurmuş. “Amacımız kadınlarımıza menopozu anlatmak, doğru ve güncel bilgiyi doğru kaynaklardan almalarını sağlamak; yolumuz uzun ama motivasyonumuz yüksek” derken ilk etkinliğini 18 Ekim Dünya Menopoz Günü’nde yapmış olmanın, kurslar, kamplar, online eğitimlerle bu kadın topluluğunu büyütecek olmanın heyecanını yaşıyor.
Peki Batı’dan dünyaya yayılan menopoz meselesi, ne oldu da şimdilerde konuşulur oldu? Kadının uzayan ömrü, kişisel sağlığa dair artan farkındalıklar ve #metoo’nun da aralarında bulunduğu kadını esas alan özgürlük ve cinsiyet eşitliği hareketleri, menopozu spot ışıkları altına taşıyan unsurlar arasında. Bu gelişmelerin; hazıra konma sevdasından, hak edilmemiş hak taleplerinden, tembelliğinden dem vurduğumuz Z kuşağı sayesinde güzelliğin kısıtlayıcı tanımının biraz esnediği bir döneme denk gelmesi de tesadüf değil. Irk ve beden ölçüleri modada çeşitlenirken yaş hatta menopoz da bu ivmeden nemalanıyor. “Kadınlar hangi sosyoekonomik düzeyden olursa olsun menopoz süreçlerini anneleri gibi yaşamak istemiyor ve bu konuda çözüm arayışına gidiyor” diyor Dr. Alper. “Farkındalık her geçen gün artsa da kadınların menopoz hakkındaki bilgileri çok zayıf. Menopoz bilinci 35 yaşından itibaren başlamalı.”
Dönüşmenin insanlığın devamı adına kaçınılmaz olduğu iklim krizi gibi meselelerde dahi sert bir kırılma ve sistematik bir değişim yaşanması için ekonomik teşvik şart. Nitekim menopoz da, kadınların önderlik ettiği şirketlere fon sağlayan girişim şirketi Female Founders Fund’ın yayımladığı bir rapora göre değeri 600 milyar doları aşması beklenen yepyeni bir pazar. Wellness evreni de şimdilerde sağlık kategorisinden çekip çıkardığı menopozun istisnasız her kadını etkileyecek belirtilerine modern çözümler geliştirmekle, bilgi ve tedavi açığını kapatmakla meşgul.
Evernow adlı girişimin CEO’su Alicia Jackson, “Uzun yaşamak için yanıp tutuşan erkek milyarderlerle dolu bir yerde, Silikon Vadisi’nde yaşıyorum” diye giriyor söze, The New York Times gazetesine verdiği röportajda. “Şaka mı bu? Menopoza giren her kadın, sanki dünyada menopoza giren ilk kişiymiş gibi hissediyor çünkü kimse ona nasıl yardım edeceğini bilmiyor. Erkekler menopoza girseydi…” Tıp uzmanlarından oluşan multidisipliner bir ekiple perimenopoz, menopoz ve post-menopoz evresindeki kadınlara çevrimiçi bakım ve kişiselleştirilmiş destek veren, kalp çarpıntısından düşük libidoya uzanan türlü belirtilere hormonal veya hormonal olmayan çözümler sunan girişimin ünlü yatırımcıları da var. Bakınız Gwyneth Paltrow, Cameron Diaz ve Drew Barrymore...
Bir başka girişim, My Alloy’un sloganı şu: “Menopozun yüzde 100 kaçınılmaz olduğunu duymuş olabilirsiniz; peki yüzde 100 tedavi edilebilir olduğunu da biliyor muydunuz?” Kadınları, çeşitli hormon terapileri reçete eden menopoz eğitimi almış doktorlarla sanal ortamda buluşturan ve yazılan reçeteleri doğrudan kapıya teslim eden girişimin kurucularından Monica Molenaar, 40 yaşında yumurtalıklarını aldırdığında girmiş cerrahi menopoza. “Tekrar ben gibi hissetmemi sağlayacak doğru çözümü bulmam yıllarımı aldı” derken ekliyor: “Menopoz hakkında muazzam bir bilgi kirliliği var. Kimse benim yaşadığım kafa karışıklığını yaşamak zorunda kalmasın diye My Alloy’u yarattık.” Rogaine, Viagra ve bir dizi antidepresan, doğum kontrolü ve diğer ilaçların jenerik versiyonlarını cinsiyete özel sitelerde reçete eden Him & Hers; tenis yıldızı Serena Williams’ın da yatırımcısı olduğu, tozlar ve tentürler sunan oyuncu Judy Greer’a ait bitki bazlı takviye markası Wile da takviye kulvarında öne çıkan yüzlerce menopoz girişimi arasında.
Anneannelerimiz ve annelerimizin tek tip sandığı menopoz modern tıpta üç evreden oluşuyor. Yumurtaların azaldığı, östrojen seviyelerinin düştüğü perimenopoz, genellikle 40’lı yaşlarda başlayan ilk evre. Ruhsal gerginlikten baş ağrılarına, sıcak basmalarından vajinal kuruluğa birçok belirti gösterebilen ve 10 yıla kadar uzayabilen bu evreyi, son âdetten bir yıl sonra konan teşhis -menopoz- takip ediyor. Sonrasında ise kalp krizi, osteoporoz gibi rahatsızlıklara dair risklerin arttığı, hayatın âdetsiz geçirilen geri kalanı, yani postmenopoz var. “Menopoz döneminde metabolizma yavaşlar, diyabet, hipertansiyon gibi sistemik hastalıklar ortaya çıkar; karın çevresi ve basenlerde yağlanma ve kas dokusu yıkımı artar; kaslar yerini yağ dokusuna bırakır” diyor Dr. Alper. “Bu nedenle kadınlara henüz perimenopoz dönemindeyken kilo kontrolüne başlamalarını, egzersiz, sağlıklı beslenme gibi olumlu alışkanlıklar edinmelerini öneriyoruz.”
Peki doğru tedavi hangisi? Uzmanlara göre semptomları bertaraf için başvurulabilecek en etkili yöntem, menopozal hormon tedavisi. Östrojenin azalmasıyla vücuttaki yaşlanmanın, damar sisteminde enflamatuar süreçlerin başladığını belirten Dr. Alper, salgılanamayan veya eksilen hormonları yeniden yerine koyan tedavinin vazomotor yakınmalar (sıcak basmaları), kalp hastalıkları, ürogenital atrofi, cilt kuruluğu, kas ve iskelet ağrıları, kemik erimesi, beyin sisi ve beyindeki nörodejeneratif hastalıklara karşı da koruma sağladığını söylüyor.
2002’de yayımlanan, uzmanlara göre kısıtlı ve şaibeli bir araştırma sonucunda meme kanseri ve kardiyovasküler hastalıkların riskini yüksek oranda artırdığına inanılan tedavi hakkındaki yaygın endişelere dair, “Yanlış dizayn edilmiş bir çalışmaydı bu” diyor Dr. Alper. “Bir ilacın sonuçları tüm hormon tedavilerine mâl edildi. Meme kanseri için ciddi bir risk faktörü olan obezite, örneğin, risk değerlendirmeleri sırasında göz ardı edildi. Dahası; çalışmada rahmi alınmış, sadece östrojen kullanan grupta meme kanseri riskinin azaldığı daha sonradan yapılan analizlerde ortaya çıktı.” Sonuç? Çalışmanın yanlış yorumlanması nedeniyle hormon kullanımı tüm dünyada yüzde 80 oranında azaldı ve hormon tedavisini bıçak gibi kesen pek çok kadın ne yazık ki osteoporoz, kalça kırıkları ve kardiyovasküler hastalıklarla baş etmek zorunda kaldı.
İstanbul merkezli Eczacı Ömer Sarışın da hormon tedavisinin faydalarının risklerinden çok daha fazla olduğunu savunuyor. “Menopozal hormon tedavisi ile ilgili en büyük spekülasyonlardan biri, ilaçlarının kanser yaptığı iddiası” diye giriyor söze. “Araştırmaları özetlemek gerekirse, MHT’nin yumurtalık kanseri ile ilişkisi yok; rahim kanseri riskini artırmıyor. Zira hormon tedavisi için alınan ilaçlara progesteron hormonu da eklenir ki progesteron da rahim kanserini önleyici etkiye sahiptir. 60 yaşından önce ve beş yıldan kısa süre kullanıldığında hormon tedavisiyle ilişkili meme kanseri riski de oldukça az.”
Amerika Birleşik Devletleri’nde modern majistral alanında kişiye özel ilaçlar hazırlayan bir eczanede deneyim kazanan Sarışın, Türkiye’ye döndüğünde; biri, doktor kontrolünde kişiye özel reçetelenmiş, doz ayarı yapılmış çeşitli ilaçların hazırlanabildiği; diğeri, AR-GE ve üretim odaklı, iki laboratuvar kurmuş. Mesleğini “Menopozal hoemon tedavisinde kullanılan transdermal ve vajinal formda hormon kremleri gibi birçok farklı formda ürünler hazırlıyoruz” diye özetliyor Vogue Türkiye’ye. “Ülkemizde bu alanda dünyadaki güncel gelişmeleri takip eden çok tecrübeli hekimler var. Onlardan gelen teşhis ve tedavi protokollerini adeta bir terzi gibi kişinin genetik yapısına, kilosuna, ilacı metabolize etme hızına bağlı olarak formüle ediyor, biyo-eşdeğer hormon tedavileri hazırlıyoruz. Kullanım talimatını hastaya çok detaylı bir şekilde izah edip kullanım öncesi veya sonrasında ortaya çıkacak her türlü sorun ile ilgilenen eczacılarımızla süreci destekliyor, hasta takibini hekimle birlikte yapıyoruz.”
Etkinliği kanıtlanmış bilimsel tedavilerin zıt kulvarındaysa menopoz bilinçsizliğinden faydalanan çoğu klinik olarak test edilmemiş krem, toz veya hap formunda ürünler var. My Alloy’un ortaklarından Anne Fulenwider, sosyal medyanın menopoz bilinci yaratma konusunda başarısına değinirken konunun uzmanı olduğunu iddia edenlerle dolu TikTok’a dair bir uyarıda bulunuyor: “Burada kadın sağlığının iyileştirilmesine ciddi yatırım yapmış olanlar da var, para kazanmak uğruna kadınlara işe yaramayan şeyler pazarlayanlar da.” Uzmanlar, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmayan naturapatik çözümlere de mesafeli. “Bir şeyin işe yarayıp yaramadığını söylemek için temelde ileriye dönük rastgele kontrollü (randomized), iki taraflı bilinmeyenli incelemeler yapmanız gerekir” diyor Prof. Mary Jane Minkin, The Cut adlı platforma verdiği röportajda. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 41 yıldır kadın hastalıkları, jinekoloji ve üreme bilimleri klinik profesörü olarak görev yapan doktor, plasebo etkisine karşı uyarıyor. “Sıcak basması ürünlerinde yaklaşık yüzde 30 ila 35 oranında plasebo etkisi vardır. Naturapatik ürünü bitkinin köklerinden veya yapraklarından nasıl elde ettiğiniz, nasıl saflaştırdığınız, nasıl işlediğiniz çok önemli. Almanya’da, örneğin, bitkisel ürünler için FDA’ya eşdeğer bir kurum var, ancak Amerika veya dünyanın farklı yerlerinde bu bileşenlerin ürünlerin formüllerine girip girmediğini kontrol eden herhangi bir kurum yok.” Dolayısıyla menopoz dönemindeki kadınlara pazarlanan ve sıcak basmasından uyku güçlüğüne türlü semptomlar için rahatlama vaat eden çoğu ürün klinik anlamda yetersiz.
Endişeli bakışlar, ağlamaklı yüzler, konuyu değiştirmek için debelenmeler… Bir editör olarak bu yazıyı kaleme alırken menopoza dair beni aydınlattığını hissettiğim bulguları paylaştığımda, çevremden, dostlarımdan ve iş arkadaşlarımdan aldığım tepkilerin özeti bu. Belki de bu yüzden işe kendimizden başlamak gerek. Zira sandığımızın aksine “Menopoz bir ölüm fermanı değil” diyor Dr. Jen Gunther. Menopause Manifesto adlı kitabın yazarı, The New York Times için kaleme aldığı Women Can Have a Better Menopause. Here’s How başlıklı makalesinde. “Bir kadının değeri östrojen hormonuna ve yaşına bağlı değildir. Bunu savunan kadın düşmanı düşünceyi ortadan kaldırmalıyız. Aksine, menopozu hayatın yeni bir evresi ve son regl dönemini de bu yolda sadece bir dönüm noktası olarak düşünmeliyiz. Menopozun sağlığa etkilerine dair açık, cinsiyetçi olmayan bilgiler ve kanıtlanmış tedaviler mevcut olmalı. Bir gün menopoz konusunda yardım almak feminist bir eylem gerektirmeyecek, ancak sessiz kalırsak bu asla gerçekleşmeyecek.”