Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yeni nesil Türk dizileri bu toprakların gerçekliği ve estetiğiyle dünya seyircisinin beklentisini tamamıyla karşılıyor.
Fotoğraf: Jakov Baricic
Her şey Eylül ayında pandemi nedeniyle Tokyo’da eve kapandığımız bir akşam ailemin üç ferdinin de Netflix ve Amazon’da yer alan yüzlerce film ve dizi arasında bir türlü seçim yapamamasına daha fazla dayanamayıp üçünü birden salondan atmamla başladı. Elimde uzaktan kumanda, söylene söylene seyredecek bir şey ararken Netflix’te Martin Scorsese ve Coen Kardeşler filmleri sekmeleri arasından bana göz kırpan “Türk dizileri” seçeneğine basmamla beraber karşıma Diriliş: Ertuğrul çıktı. Beş sezon, 450 bölüm, her sezondan sonra karıştırılan onlarca tarih kitabı sayfası ve Orta Asya esintili dombra müziği eşliğinde at koşturan Ertuğrul Bey ve alplerini izledikten sonra vardığım sonuç: Türk dizileri kesinlikle bağımlılık yapıyor!
Geçen yılın başında ortaya çıkan pandemiyle beraber pek çok ülkede Netflix, Amazon, BluTV, YouTube ve diğer dijital platformlarda dizilerin izlenme oranı da arttı. Eskiden sabun köpüğü gibi hafif konularıyla pop kültür sayılıp hor görülen, şimdi ise ulaştığı estetik seviyesi, prodüksiyon zenginliği ve bizim insanımızın hassasiyetlerini işleyen konularıyla öne çıkan fenomen Türk dizileri Netflix dünya sıralamasında ilk 100’de yer alıyor. Aşk 101, Bir Başkadır, Diriliş: Ertuğrul, Şahsiyet ve Behzat Ç. gibilerine Arjantin’den Güney Afrika’ya, Japonya’dan İsrail’e 190 ülkede hızlı erişim sağlayan netflix.com/MadeInTurkey özel adresi bile düşünülmüş.
Bir bakıyorum, komşu Pakistan’ı kasıp kavuran Ertuğrul fırtınasına ilgisiz kalamayan Vogue Hindistan, Eylül sayısında en seyredilesi 12 Türk dizisi arasında Kara Para Aşk ve Masum’u gösteriyor. Son olarak Kenan İmirzalıoğlu ve Melisa Sözen’in başrolü paylaştığı mistik Türk polisiyesi Alef, dünya eğlence dünyasının etkili yayın organı Variety’nin 2020’nin en iyi 15 yabancı dilde dizi sıralamasına giriyor ve IMDB’den 8.1 gibi çok yüksek bir puan alıyor.
Hadi diyelim ben pandemi nedeniyle bu yıl Türkiye’ye gidememenin acısından Türk dizilerine sar(ıl)dım ama ya diğer ülkelerin izleyicileri, hem de tek kelime Türkçe bilmeden ve sadece altyazı okuyarak nasıl olup da bu yerli dizilerin ne anlatmak istediklerini anlıyor ve hatta bağımlısı oluyor? Yoksa bu da Netflix gibi platformların gizemli izleyici algoritmasının bir sonucu mu?
Estetik kalitesi ve detayları Hollywood filmleriyle yarışan, sahici, ödünç değil “buralı” ve çok katmanlı hikayeleriyle heyecanı hiç elden bırakmadan ilerleyen Türk dizileri, aşırı duygusal, her dakika bir ihanet ve skandalın yaşandığı gündüz kuşağı klişe Brezilya pembe dizilerinden kesinlikle ayrılıyor. Zaten bu nedenle bizimkilere “pembe dizi” değil, İngilizce’de tüm kaliteli işler için kullanılan “drama” deniyor.
Brezilya dahil tam 86 ülkede izlenen Fazilet Hanım ve Kızları’nın Fazilet Hanım’ı ve şu sıralarda yayında olan Bir Zamanlar Çukurova’nın Sevda’sı, oyuncu Nazan Kesal, “Yoksulluğun dünya ölçeğinde dili aynı. Yoksul her yerde yoksul… Zengin de öyle. Türk dizileri sınıfsal farkı çok iyi anlatıyor” tespitinde bulunuyor.
Sen Çal Kapımı’nın âşık çifti Kerem Bürsin ve Hande Erçel’in arasındaki kimyadan, Menajerimi Ara’nın son sahnesindeki müthiş ters köşeye kadar en ufak detayı bile hararetle tartışan, çoğunluğunu Amerika ve dünyanın dört tarafından 18 - 44 yaş aralığındaki kadınların oluşturduğu 11 binden fazla üyeli Turkish Drama Appreciation (Türk Dizilerini Sevenler) adlı Facebook grubundakilerin kim olduklarını merak ediyorum. Çağatay Ulusoy’lu İçerde’yi Leonardo diCaprio’lu Departed’dan bile güzel bulan, Alev Alev’deki ateşin, aslında yangının içinde kalan üst sınıf kadın karakterlerin evde gördükleri baskı ve aile içi şiddeti betimleyen bir sembol olduğunu anlatan yazılar paylaşan bir grup bu. Grubun yöneticilerinden Amaryllis Sheen, “Türk dizileri izleyicilere çok güzel oyuncularla anlatılan çok iyi hikayeleriyle bir tür kaçış sağlıyor. Daha çok romantizm ve daha az cinsellik oluşu biz kadınların kesinlikle çok hoşuna gidiyor” diye açıklıyor. Sheen, şu sıralar Masumlar Apartmanı ve Sen Çal Kapımı’yı izliyor. Şimdiye kadarki en favori dizileri Bir Bulut Olsam ve Kiralık Aşk.
BluTV’de yayınlanan ve İstanbul’da gizli bir dergahla ilintili cinayetleri anlatan Alef’in yapımcılarından Özge Bulut Maraşlı’ya göre, birbirinden çok farklı kulvarlardaki yerel Türk yapımların başarısının ardındaki ortak nokta gerçeklik duygusunu tatmin etmeleri. Maraşlı, “Bizim hikayelerimiz çok daha iyi bir omurgaya oturuyor ve derin kavrayış gerektiriyor” diyor. Emre Kayış’ın senaryosunu yazdığı Alef’in yönetmeni Emin Alper, kaliteli dizilerin bir yönetmene, filmin aksine, daha uzun sürede dallı budaklı bir hikayeyi anlatma fırsatı vermesini sevdiğini söylüyor. Türkiye’nin Doğu - Batı sentezi olması ve çok kültürlü zengin bir toplum modeli oluşturması senaryolara da yansıyor. Alper bir söyleşisinde dizinin yeraltı tasavvuf dünyasını nasıl yarattığını anlatırken, “Bazı sahnelerde ve öğelerde belli bir kriterin altına asla düşmemeliyiz, yoksa kendimizi komik duruma düşürürüz” diyor.
Alef, Hakan: Muhafız ve Atiye gibi dizilerin çekildiği İstanbul sokaklarının doğal set görüntüsünden, dizinin atmosferini yakalayan özgün müziklere ve kullanılan plastik makyaja dek her şey dünya seyircilerinin beklentilerini karşılıyor. Türk dizi yapımcıları, yönetmenleri ve senaristleri Netflix, Amazon ve BluTV gibi platformlara iş yapmak için rekabet ettikçe kendi kimliklerini koruyarak uluslararası hikaye anlatım dilinde deneyim kazanıyorlar. Netflix Türkiye içerik direktörü Pelin Diştaş’ın dediği gibi, “kreatif sektörümüzün kendini dünyaya doğru bir şekilde tanıtabilmesi için önemli bir imkan” doğuyor. Çıkan işlerin kalitesi artıyor, basmakalıp dizi normları kırılıyor. Örneğin; Kıvanç Tatlıtuğ’un oynayacağı Bir Denizaltı Hikayesi adlı yeni Netflix dizisi için Titanik ve Karayip Korsanları’nda çalışmış özel efekt ekibi ayarlanmış.
Ve elbette oyunculuk... Türk dizi oyuncularının, sözgelimi Latin Amerikalı meslektaşlarına göre çok iyi performans sergiledikleri ve ateşli bir hayran kitlelerinin olduğu kesin. Örneğin; Diriliş: Ertuğrul’un yıldızı Engin Altan Düzyatan’ın bir Instagram post’u 24 saniyede Pakistanlı hayranlarından 700 “like” alarak rekor kırabiliyor.
Dünyada popüler kültürleri inceleyen Pakistanlı gazeteci Fatima Bhutto, şimdiye dek kendini dünyanın merkezi gibi gören Batı pop kültürünün yerini almaya başlayan Bollywood, Kore pop müziği K-pop ve Türk dizilerini “dünyanın yeni kralları” olarak tanımlıyor. Bhutto, Fatmagül’ün Suçu Ne? için ise genç bir kızın cinsel saldırı sonrası güçlü ve zenginlere karşı adalet arayışına girmesinin, günümüz #MeToo çağında maço kültürüne karşı çıkan Peru’da ya da Lübnan’da da pekala “herkesin kendisiyle özdeşleştirebildiği bir hikaye” olduğunu söylüyor.
Gerçekçi hikayelerin belki tek istisnası, dönem dizileri ve fantastik yapımlar. Muhteşem Yüzyıl, Müslüman hayranları arasında “Game of Thrones’un Türk versiyonu” olarak adlandırılan Diriliş: Ertuğrul, Kuruluş: Osman ve yeni başlayacak olan Barbaros ve Altay gibi yapımlar, gerçekçi kurguların aksine başarıya illüzyon yaratarak ulaşıyor. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesinden Ebru Thwaites bu durumu, “tarihsel olarak temsil edildiği hâliyle var olmamış bir geçmişin nostaljisi, nostaljinin hakikat-sonrası” olarak açıklıyor.
2021’de gösterime girecek dizilerden bir tetikçinin hayatını konu eden 50m2, itfaiyecilerin hayatını konu alan Kırmızı Kamyon gibileri her şeye karşın onurlu, gerçek ve ilkeli bir yaşam sürmeye çalışan insanları anlatıyor. Kadın, şiddet, namus ve adalet gibi zamansız ve coğrafyadan bağımsız kavramları ustaca işliyor. Ama neredeyse tüm dizilerin DNA’sına işlenen ortak bir şey var: Gücün, iktidarın, kötülüğün merkezinde her hâlini gördüğümüz “aşk”. Ya da Ertuğrul’un dediği gibi: “Yiğidi en çok korkutan tek bir dert vardır, o da sevdadır.”