Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
78. Altın Küre Ödülleri adaylıkları açıklandığından beri çeşitli tartışmalar alevlendi durdu. Bir şekilde üyelerin ödüle layık gördüğü, görebileceği yapımlar listelendi. Emily in Paris’in tartışmalı adaylığından, gecenin muhtemel kazananlarına değinirken ‘bunu duymamıştım nasıl bir dizi acaba’ dememeniz için en önemli soruyu cevaplayacağız. Bu adaylardan hangilerini izlemeli?
Altın Küre’nin, ödül sezonundaki biraz Oscar’dan biraz Emmy’den adeta ‘ortaya karışık’ hali bir geçiş izlencesi tadında iyi sunucular sayesinde eğlenceli hale dönüşebilecek bir izlence. HFPA üyelerinin başı bu yıl işin eğlencesine varana kadar biraz ağırdı. Üyelerin dağılımında farklı kültürel geçmişlerden gelenler konusunda çeşitlilik hakkında daha fazla titizlik göstereceklerini söylerken, çok daha basit bir konuda da haber olarak inandırıcılıklarını bir nebze yitirdiler.
Müzikal/Komedi Dalında En İyi Dizi adayları arasına ‘Emily in Paris’ aday olup, bir ‘selfie’den’ daha fazlası için katılınca, sadece eleştirmenler durumun abukluğuna dikkat çekmekle kalmadı. Dizinin yapım kadrosundan bir ses çıktı ve adaylığa gerçekten söyledi. Kendi içinde onlarca klişe ve mantık hatası barındırmasına rağmen, çıtır çerez kategorisinde iyi bir performans sergileyen, muhtemelen bir-iki sezon daha devam edecek olan Emily in Paris, Altın Küre adaylıklarının kötü seçim sembolü haline geldi. Ve Netflix satın almadan önce Paramount Pictures ile yapım aşamasındayken, HFPA’den (yani söz sahibi karar verici grup) 30 kişiyi Paris’te ‘krallar ve kraliçeler gibi’ ağırladıkları haberi (Kaynak, L.A.Times) dolaşıma girince, eski bir PR hamlesinin hala işe yarayabileceği anlaşıldı.
Kulisini, haberini bir kenara bırakıp soruyu cevaplamaya başlamalı. Dizi kategorilerinde kimler var ve siz ‘play’ tuşuna basınca size ne vaat edecek?
Fotoğraf: Courtesy of Netflix, Emily In Paris
Ted Lasso
Jason Sudeikis’in bir futbol koçunu canlandırmaktan öte resmen hayat verdiği dizi aslında ihtiyacımız olan her şeyi büyük keyifle anlatıyor. ABD’den, İngiltere’ye bir futbol takımının başına geçmek için gelen Lasso, gerçek bir empati insanı. Sonsuz optimizmini başka bir karakterde görsem biraz sıkılabilirdim. Fakat dizideki empati ve karşındakine değer verme durumları öylesine dengeli ve insani anlatılıyor ki, hayatınızın bir yerinde Ted olsun istiyorsunuz. Dünya böyle bir dönemden geçerken, sırf daha çok kişi haberdar olsun ve izlesin diye bile ödül almalı.
Schitt’s Creek
Aşırı zengin bir aile her şeyini kaybedince, ‘espri olsun diye’ satın aldıkları bir kasabaya yerleşiyor. Zenginliğin ortadan kalkması ile bir ‘motel’ odasına sıkışan ve daha önce pek birbirini görmemiş aile üyelerinin iletişimindeki her diyalog bir sonrakini merak ettiriyor. Kara mizah konusunda örnek sahneler, her biri ayrı durum komedisi yaratabilen karakterler, kısa ama ihtiyacınız kadar güldüren bölümler… Schitt’s Creek 6.ve final sezonuyla Emmy’lerin büyük kazananıydı. Kanada yapımı dizi Türkiye’de ilk sezonlarıyla yayınlanmış fakat resmen değeri anlaşılmamıştı. Bulduğunuz yerde ekranı bırakmayın.
The Great
Bir dönem dizisinin ulaşabileceği azami komedi seviyesini görebilir, alt metinlerde kadının yerini, toplumun nasıl bir bilinçle hayatları etkilediğini okuyabilirsiniz. İlk yazım ‘dönem dizilerinde absürtlük’ dahilinde geniş özeti ve tavsiye mektubu niteliğinde övgülerimi dinlediyseniz şimdiden yeni sezonu bekliyorsunuz. Ted Lasso değilse The Great bu kategorinin kazananı olacaktır.
The Flight Attendant
Kaley Cuoco’nun, The Big Bang Theory sonrasındaki büyük projesi The Flight Attendant popüler ismi bir kez daha yıldızlaştırıyor. Olayların merkezinde gördüğümüz uçuş görevlisinin maceralarına kaptırınca alacağınız lezzetler: gizem, polisiye ve bol komedi. İlla ki izlemeli. Sürükleyiciliği dahilinde cuma başlayıp pazartesi bitirince, güzel bir kitap okumuş hissiyle Kaley’den ayrılıyorsunuz.
Emily in Paris
Üzgünüm Emily ama bir ‘hoş vakit’ yapımında bu kadar basmakalıp, bu kadar yapay olunmaz ki! Ne Paris manzarası kurtarıyor ne de yansıtılmaya çalışılan ‘sahte’ libido. Kıyafetler için izlensin desem gerçek duran tek karakter var o da söz konusu ajansın Paris şubesini yöneten Sylvie.
Fotoğraf: Courtesy of Netflix, The Crown
The Crown
Hakkında yazılmayan bir şey kaldı mı? Dönemimizin hit dizisi 4. sezonuyla oyunculukları ile kendi performans kalitesinin üstüne çıkıyor. E bir de konu yakın geçmişe yakın düşünce beğeni seviyesi daha çok artıyor. Gecenin muhtemel kazananı.
Lovecraft Country
Kategorinin sürpriz kazananı olabilir. Black Lives Matter ile güncelliğini daha iyi anladığımız hassas konu bilim-kurgu ve korku türünde bir dramayla işleniyor.
Jim Crow yasaları, yani 1950’lerde Amerika’daki insanlık dışı ırkçılık etkisinde geçen hikayede, Atticus , Letitia ve amcasıyla, kayıp babasını aramak için yola çıkıyor. Chicago’dan başlayan yolculukta ekibin başa çıkması gereken bir değil iki canavar var. İlki ‘beyaz Amerika’nın ırkçılık terörü, diğeri de H.P. Lovecraft çizgi romanından fırlayabilecek korkunç yaratıklar.
The Mandalorian
Star Wars evreni ile ilişkiniz sıkıysa zaten sizin için gönüllerin fatihi The Mandalorian. İkinci sezonuyla tam da izlemek için bir şeyler arıyorum ama istediğimi bulamıyorum diyenlere hem kült yapımın tanıdık karakterlerini hem de yeni maceralarını iyi bir dengeyle sunabildi.
Ozark
Merkezinde aile olan suç dramalarını 2020’lerde Ozark ile hatırlayacağız. Tanıtım çalışmalarına göre iddiasız başlayan ama 4.sezon onayını alıp, yayınladığı 3 sezonuyla da hem kritiklerin hem de izleyicilerin beklentisini karşıladı. Eğer hala bu aileyle tanışmadıysanız ve ekran karşısında uzun saatler geçirme arayışındaysanız, tansiyonu iyi ayarlanmış Ozark’ı sıkı oyuncu performanslarını da göz önünde tutarak bir şans verin.
Ratched
Ryan Murphy’nin, Netflix anlaşması sonrası yapımlarıyla yaşanan hayal kırıklığı aşikar. Ratched, bu yüksek beklenti vahasında oradan oraya savrulan fanlar için adeta ufak bir sahra. Yayınlandıktan sonra bir süreliğine Netflix’in en çok izlenen dizisi unvanını almıştı. Dizide Guguk Kuşu’nun efsane kötü karakteri hemşire Mildred Ratched’ın, hikayesinin, öncesinin anlatılacağı söylense de anladık ki, bizim 2020’de izlediğimiz hemşire Ratched tam olarak o kişi değil.
Fakat henüz izlemediyseniz, Sarah Paulson’ın dingin ama devinimli performansı, yapımın muhteşem sanat yönetmenliği ve bir insanın karakter evrimini izlemek için çok iyi seçenek.
Fotoğraf: Courtesy of Anika Molnar / Netflix, Unorthodox
Mini kategorinin yüksek seviye keyif getiren yapımlarına dair birkaç not.
Normal People
Dört koldan dizi, film, yapım, içerik gelirken sen bambaşka bir şeydin Normal People. Ödül almalısın ayrı ama bu naifliği, bu hikaye anlatma gücünü, iki gencin aşk hikayesini bu denli etkili anlatabilmeyi başarabildiğin için izleyici seni unutmayacak.
(Normal People arşivdeki yerini aldı ama dizinin uyarlandığı kitabın yazarı Sally Rooney’nin, bir diğer eseri Conversations With Friends için dizi çalışmaları devam ediyor)
The Queen’s Gambit
Satranç izlemek ne kadar sürükleyici olabilirdi ki? The Queen’s Gambit’te satranç dehası Elizabeth Harmon’ın hikayesinin başı-sonu aslında biraz belli. Fakat anlatım doyurucu. Duygusal çöküntüler, bağımlılıkar, kazanma hırsı derken bölümler akıp geçiyor. Ayrıca popüler yapımlardan bir stil ikonu aranıyorsa uzağa gitmeye gerek yok. Harmon, adeta bir stil ilhamı.
Small Axe
Oscar’lı yönetmen Steve McQueen’in BBC için çektiği Small Axe, 5 filmlik bir seri. Birbirinden farklı hikayelerin tek çatıda anlatıldığı yapımlardan. Göçmenlik konusu 1960’lardan 80’lere Londra’da geçiyor. Dizinin mevcut dönemde şöyle bir önemi var: Irkçılık sadece Amerika’nın sorunu değil!
The Undoing
Bir terapist, insanlara kendilerini anlamaları ve ilişkilerini çözümlemeleri için yol gösteriyorken, nasıl olur da bizzat tepetaklak olan bir hikayenin kahramanı olur? Nicole Kidman ve Hugh Grant’in döktürdüğü dizi The Undoing, kategorinin diğer iddialısı.
Unorthodox
Bu dizide yeni bir hayat kurmak ve içinde bulunduğun toplumun kurallarından kaçmak çok iyi anlatıldı. Ödül alabilecek güçte ya da değil bir kenara bırakın. Dizi her ne kadar gerçeği tam olarak yansıtmıyor diye eleştirdi fakat unutmayalım bu bir belgesel değil. Pratiklerden çok kavramlara odaklanınca bir oturuşta bitirmeniz muhtemel.