Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yakın zamanda Lara Stone ile gerçekleştirdikleri kampanyayla bir kez daha dikkatimizi çeken Manu Atelier’in popülaritesi günden güne artıyor. Markanın kurucuları Beste ve Merve Manastır, yurt dışında kazandıkları başarının ardında yatanları ve sosyal izolasyon süreçlerini nasıl geçirdiklerini anlatıyor.
Merve Manastır: 1961’den beri el yapımı deri çantalar üreten zanaatkar babamız Adnan Manastır sayesinde küçüklüğümüz atölyede artan deri parçalarını birleştirerek minyatür çantalar yapmakla geçti. On bir yaşındayken Rum ve Alman ustalardan bu zanaatı öğrenmek için atölyeye girip mesleğine âşık olan babamızın biz küçükken kendi elleriyle yapıp getirdiği minik sırt ve bel çantaları, Beyoğlu Han’daki ilk atölyesinin İstiklal Caddesi’ne açılan balkonu… Bunun gibi hatıralar ve bu zanaata olan hayranlığımız, yıllar sonra aslında hep içimizde olan Manu Atelier’i kurmamıza vesile oldu. Hatırlarımıza ve geçmişimize sahip çıkarak yeni dünya düzenine adapte ettiğimiz farklı disiplinlerdeki eğitimimizi, ilgi alanlarımızı ve yeteneklerimizi birleştirerek 2014 yılında ilk çanta koleksiyonumuzu sunduk. O günden bu yana, her bir Manu Atelier çantasının modelini babamız çıkarıyor. Çantaların her biri elde boyanıyor ve kadın zanaatkarlar tarafından dikiliyor. İlk ayakkabı koleksiyonumuzu ise 2019 yılında sunduk. İtalya ve İstanbul arasında kurduğumuz üretim hattıyla İstanbul, Venedik, Paris ve Londra arasında mekik dokuyoruz. Şimdilerde ise yaşadığımız Covid-19 salgını sebebiyle ofisimizi evlere taşıdık. Dünyanın geçirdiği bu zor dönemde umarız fazla yara almadan, yeniden sağlıklı, mutlu, aydınlık günlere kavuşacağız.
Beste Manastır Bağdatlı: Manu Atelier, kurulduğu ilk günden itibaren global platformlarda söz sahibi olmayı hedefledi. Çağımızın bize sağladığı iletişim ve teknoloji kaynaklarını etkili bir şekilde kullanmaya çalışarak, ürün kalitemize ve tasarım sürecine verdiğimiz değer ve özeni hiçbir zaman azaltmayarak, “Biz olduk” demeden hep daha fazlasını hayal ederek bulunduğumuz noktaya geldik. Hayal ettiğimiz, henüz yapmadığımız o kadar çok şey var ki… Aslında stratejimiz en başından beri aynıydı, zaman geçtikçe hedeflerimize ulaşmaya başladık.
Merve Manastır: Manu’s people aslında organik bir şekilde oluştu. İlk günden beri hayalimizde olan #manuspeople değerleri hep aynıydı. Biz dünyanın dört bir yanındaki kitlemize daha kolay erişmek ve onlara dokunmak istedik. Manu Atelier yeniliğe, özgürlüğe ve bulunduğu dünyaya değer veren bir marka. Bu değerleri paylaştığımız kişilerle daima iletişimde olmak ve onlara kolay erişebilmek için kurduğumuz ortak bir dil oluştu. Bu bağ sayesinde dünyanın her noktasından dostlar kazandık. Hatta bu şekilde kazandığımız bazı dostlarımızı, üretim gerçekleştirdiğimiz evlerimizde, İstanbul’da ve Venedik’te ağırladık. Oldukça keyifli geçen bu etkinliklerin devamı gelecek elbet!
Beste Manastır Bağdatlı: Her sezon markanın ruhunu taşıyan ve bunu kameraya yansıtan kişilerle çalışmaya özen gösteriyoruz. Lara Stone güçlü, doğal, özgün ve zamansız duruşuyla 2020 İlkbahar/Yaz koleksiyonumuzun mesajını çok başarılı şekilde iletiyor. Retro, fütürist, kare burunlu sandaletleri yer yer feminen, yer yer maskülen bir tavırla taşıyan Lara, bu sezondaki eril - dişil dengeleri oldukça iyi sembolize ediyor. Koleksiyonun renk yelpazesinde en çok dikkat çekenler ise siyah, beyaz ve turuncu üçlüsü.
Beste Manastır Bağdatlı: Şu anda çanta ve ayakkabıya odaklanarak yılda dört koleksiyon hazırlıyoruz. 2020 İlkbahar/Yaz koleksiyonumuz için Lara Stone ile çektiğimiz kampanya bizi oldukça heyecanlandıran bir iş. Son zamanlarda aldığımız bir diğer heyecan verici haber, Merve’nin Forbes’un 30 Under 30 listesine Art & Culture kategorisinde girmesi oldu. Bunların dışında, geçirdiğimiz bu zor günler bittiğinde ve hayat yeniden eski ritmine kavuştuğunda, haberini aldığımızda çok heyecanlandığımız, Londra’da gerçekleşecek sürpriz bir sergide yer alacağız. Ayrıca aklımızda bazı işbirlikleri de var!
Beste Manastır Bağdatlı: Öncelikle dünyada yaşananlar bizi duygusal olarak oldukça etkiledi. Üzülüyoruz, korkuyoruz, yıpranıyoruz. Sevdiklerimizi, hiç tanımadığımız insanları merak ediyor, onlar için kaygılanıyoruz. Biz Manu Atelier olarak salgın haberleri basına yansıdığı andan itibaren ofislerimizi evlerimize taşıdık, üretimimizi durdurduk. Ancak evde de üretmeye ve çalışmaya devam ediyoruz. Okuyup izliyor, ilham toplamaya hız kesmeden devam ediyoruz. Motivasyonumuzu yüksek tutmaya çalışıyoruz. Online satışlarımız ise haftanın iki günü, vardiyalı ve kısa çalışma saatleriyle çalışan ekip arkadaşlarımızla devam ediyor.
Merve Manastır: Sürekli değişen dünyada, zamana ayak uydurmak ve değişimin içinde, hatta önünde olmak markamız için çok önemli. Özümüze her zaman sadık kalarak günün şartlarına ayak uyduracağız. Yol haritamızı değiştirmeden, normal düzenimizde de çok önemsediğimiz dijital projelerimize daha fazla ağırlık verdik. Örneğin, sosyal medyada başlattığımız canlı yayınlar devam ediyor. Şimdilerde müzik, moda, kültür sanat, sağlık, güzellik gibi farklı disiplinlerden bize ilham verecek yaratıcılar, Instagram hesabımıza konuk oluyor.
Beste Manastır Bağdatlı: Kişisel disiplinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Günü saatlere bölüp, bir program çerçevesinde ilerlemeye çalışıyorum. Hafta içi normalde olduğu gibi erken kalkıp mesai saatlerinde çalışmalarımı bitirip, kalan zamanda fiziksel aktivitelerime, kişisel gelişimime ve hobilerime zaman ayırıyorum. Sağlıklı ve güvenli bir şekilde evde olabilme şansına sahip olduğum için şükrediyorum.
Merve Manastır: Birçok farklı açıdan değerlendirmeye çalıştığım bir süreç bu. Bir yanda yaşam mücadelesi içindeki insanlar, bir yanda kolektif empati, diğer yanda hızı azalsa da devam etmesi gereken yaşam… Epey beyin jimnastiği yaptıran bir süreç oluyor kısacası. Çalışma hayatımı normal seyrinde, aynı saat dilimleri içinde devam ettirirken, kalan zamanımın tamamında anda kalmaya çalışıyorum. Her daim fonda bir müzik eşliğinde, kimi zaman kitap okuyarak, kimi zaman resim yaparak, kimi zaman sadece durarak… Durmak, sevdiğim bir eylem. Bu dönemde temel gereksinimlerimizi hatırlamak ve öze dönmek, biz ve sevdiklerimiz sağlıklı ve güvende olduğumuz için her an şükretmek gerek.