Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Beyza ve Merve Karaca kardeşler, geçmişle bağını korurken modern perspektiften uzaklaşmayan, titiz el işçiliğiyle tasarlanmış çanta tasarımlarını Roe markası altında sunuyorlar. Kurucularla, markanın hikayesini ve pandemi döneminde üretkenliği konuştuk.
Beyza ve Merve Karaca kardeşler, geçmişle bağını korurken modern perspektiften uzaklaşmayan, titiz el işçiliğiyle tasarlanmış çanta tasarımlarını Roe markası altında sunuyorlar. Kurucularla, markanın hikayesini ve pandemi döneminde üretkenliği konuştuk.
Merve Karaca: Çocukluğumuzdan beri giymek istediklerimizi annemize detaylıca anlatır, ondan bizim için dikmesini isterdik. Bir şeyler üretmeye duyduğum merak, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduğum yıllarda da canlılığını korudu. Mezun olacağım sene, Beyza da aynı üniversitenin Medya ve Görsel Sanatlar bölümüne girdi, bu beni daha da cesaretlendirdi. Okul bittiği gibi birlikte Roe için çalışmaya başladık.
Beyza Karaca: Roe bizim için daima gerçekleşmeye çok yakın bir ihtimaldi. Okuduğum bölüm, kariyer planlamamı tasarıma ve üretime yakın konumlandırmamı kolaylaştırdı. Merve, bambaşka bir alanda eğitim almış olsa da modaya duyduğumuz tutkuyu daha fazla içimizde tutmak istemedik.
BK: Roe, gerçek bir ortak çalışmanın ürünü. Birbirimizin ayrıcalıklı yönlerinin hep farkındaydık. Bu yönleri bir araya getirdiğimizde de bir bütünden fazlası olduk. Rolleri bölüşmektense çoğunlukla her sürece birlikte yön veriyoruz. Ve bunu başarıyla yürütebiliyoruz çünkü birbirimizin hem en büyük destekçisi, hem de en sert eleştirmeniyiz. Her fikir, ortak filtremizden geçerek ürüne dönüşüyor.
MK: Enerjisiyle yaratıcılığımızı körükleyen insanlar ve mekanlar var. Hiç tanımadığımız birinin giydiği ceketin kumaşı ya da büyükannemizin salon koltuğunun dokusu bizim için birer esin kaynağına dönüşebiliyor. Dönemden bahsedecek olursak, geçmişe ait olana duyduğum ilginin güncel olana ağır bastığını söyleyebilirim. Fakat hangi dönemden olursa olsun ruhu olan parçalara inanmak bizi Roe’ya ulaştırdı.
MK: Kumaş, üzerindeki parıltıdan ve desenden çok daha üstün bir güce sahip olmalı. Çantaya dönüşecek kumaşın her şeyden önce bizde güçlü bir his uyandırması gerek. Bu yüzden çoğu zaman mazisi olan dokuları tercih ediyoruz; kadifeler, jakarlı kumaşlar gibi…
BK: Dokunarak hissetmeye önem veriyorum. Ellerini sık kullanan biriyim; bir şeyi tanımak, anlamak istiyorsam önce ona dokunmak isterim. Bu özelliğim beni çantaların kumaşları ve dokuları konusunda çok hassaslaştırdı. Yumuşacık kadifenin içinden çıkan pürüzsüz saten bir astar da bu hassasiyetin sonucu.
B&MK: Olmazsa olmaz öğemiz zamansızlık. Bize “asla” dedirtense, zamansız tasarımlar yaratırken özgünlükten taviz vermek.
MK: İyi giyimin, yüksek moda markalarını kullanmaktan öte olduğunun bilincinde olan herkesi Roe ile görmeyi hayal ediyorum.
BK: Benim hayallerimi Leandra Medine Cohen’i Roe çantasıyla görmek süslüyor!
MK: Hızlı moda anlayışının sektöre yön verdiği bu dönemde, birbirinin tekrarı olmayan ve en önemlisi uzun ömürlü tasarımlara ulaşmayı amaçlıyoruz. Annemize, büyükannemize ait parçalar dolabımızın en değerlileri. Bu anlayışı yeniden canlandırmayı hedeflemek; titiz el işçiliğinin öne çıktığı, geçmişle bağ kuran ama modernizmden de uzaklaşmayan parçalar yaratmak Roe’yu özgün ve farklı kılıyor.
MK: İçinde bulunduğumuz süreç elbette psikolojik olarak zorlayıcı ancak elimizden geldiğince moralimizi ve motivasyonumuzu yüksek tutmaya çalışıyoruz. Süreci daha iyi ya da kötü diye sıfatlandırmak yerine, içimde olup bitenlere yönelmeye çalışıyorum, içimde iyi olmaya odaklanıyorum. Bu konuda en büyük desteği de meditasyondan alıyorum. Gün içinde meditasyon yaparak dışarıda olan zihnimi bedenime çekmeye, kendime alan açmaya çalışıyorum. Çünkü en çok “bir alana” ihtiyacımız var bence bu süreçte. Sıkışıp kalmış hissetmek her anlamda çok daha kolay… İşte bunu sağlayabilmek de üretkenliğin en büyük kaynağı benim için. Markamıza da bu süreçte en iyi gelecek şey, üretkenlik. Ürettikçe, yarattıkça ferahlayacağız, biliyorum. Roe için hayal ettiğimiz her şey üzerine çalışacak bir dolu vaktimiz var. Yazıyoruz, çiziyoruz, bol bol konuşuyoruz… Aksiyon almadan önce yapılacakları en iyi şekilde planlamak için verimli geçirmeye çalışıyoruz bu dönemi.
BK: Birkaç satış noktası haricinde Roe’nun tüm satışı, internet sitemiz officialroe.com kanalıyla gerçekleşiyor. Roe, başından beri e-ticareti temel alarak oluşturulmuş bir marka. PR çalışmalarımız da buna paralel gelişiyor hep. Bu süreçten sonra da dijital içeriklerimizi zenginleştirmek için yeni fikirlere başvuracağımız kesin. Yani biz üretmeye ve yaratmaya devam edeceğiz ama şüphesiz bu sürecin bize kattıklarıyla beraber…
Merve Karaca, Beyza Karaca
MK: Her şeyden önce yavaşlamaya çalışıyorum bu süreçte. Meğer ne büyük bir koşuşturmanın içindeymişiz… Bu yüzden hiçbir şeye zorlamıyorum kendimi. Sabahları çok geç olmadan uyanıp kefir ve muz ile kahvaltımı yapıyorum. Yanında da bir fincan kahve tabii. Çalışmaya başlamadan önce “içimden geliyorsa eğer” meditasyona oturuyorum. Ben sporu gün ortasında yapmayı sevenlerdenim. Beyza da öyle neyse ki. Çoğu zaman birlikte yoga yapıyoruz. Kalan vakitlerde de uzun zamandır yapmak istediğim seramik denemelerine yoğunlaşıyorum. Müthiş keyifli bir şeymiş! Tabii bir de yemek yapıyoruz her gün. Bu sürecin en çok beslenme düzenimize iyi geldiğini söyleyebilirim.
BK: Günün yarısından fazlasını dışarıda geçiren biri olarak bundan iki ay önce bana evde karantinada kalacağımı söyleseler hayal bile edemezdim herhalde. Fakat durum gerçeğe dönüşünce, alışmakta hiç güçlük çekmediğimi fark ettim. Bu süreçte ertelediğim şeyleri birer birer hayata geçirdim. Lisedeyken seramik yapmayı çok severdim, ilk iş kendime kil sipariş etmek oldu. Meditasyon ve yoganın yanında spor hocam olmadan, tek başıma yapmakta çok zorlandığım spor rutinini eve taşıdım. Günlük bir rutindense o an beni ne nereye çağırıyorsa orada, o anda bulunuyorum. Genel olarak hayatı durdurmuş gibi hissediyorum ve bu durumun bana sunduğu hediyeyi görmeye çalışıyorum. Aslında hepimizin durup nefes almaya ihtiyacı varmış, ben de bunun tadını çıkarıyorum.