Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Feminenliğin omuzları genişleten resmiyet apoleti, metropol hayatının vazgeçilmez stil kalkanı, güçlü kadınların güç silahı nam-ı diğer power suit, moda tarihinin özgürlük hikayesinin başlangıç sayfası.
Feminenliğin omuzları genişleten resmiyet apoleti, metropol hayatının vazgeçilmez stil kalkanı, güçlü kadınların güç silahı nam-ı diğer power suit, sadece bir trend değil, moda tarihinin özgürlük hikayesinin başlangıç sayfası. Power suit’ten bahsederken, Coco Chanel’in adını anmamak olmaz. Bugün özgürlüğünü kutlayan moda dünyasında Chanel’in katkısı büyük. 1920’lerde kadınları kendi bedenlerinde hapseden korselerden kurtaran Chanel, modern dünyanın kadınları için ilk önemli moda devrimini takım elbiseleri etek ve ceket konseptine uyarlayarak en cesur adımı attı.
Fotoğraf: Chanel
Chanel'in takım elbiselerindeki feminen kodları ortadan kaldırıp, 1940'larda yüzünü erkek moda dünyasına çeviren isim ise Katharine Hepburn oldu. O, 1942'de vizyona giren Woman of the Year filminde giydiği ikonik takım elbiseyle, takım elbiseyi erkeğin elinden alan öncü kadınlardan. Ekranda bir illüzyon yaratan Katharine Hepburn kıyafet konusunda toplumda radikal bir değişim yaratamasa da, Yves Saint Laurent'in dikkatini çekmeyi başardı.
Women of the Year filminden Katharine Hepburn
Takım elbiseyi beyazperdeden gerçek hayata taşıyarak, podyumdaki resmi açılışını gerçekleştiren efsane tasarımcı Yves Saint Laurent, 1968’de modayı Le Smokin ile tanıştırdı. Giorgio Armani gibi vizyonerlere de ilham kaynağı olan, geniş omuzları ve keskin çizgisiyle öne çıkan Le Smokin'e, 80’li yıllara damgasını vuran power suit kavramının kaynağı diyebilirz. Özellikle çalışan kadınların kalbini kazanan Armani'nin takım elbiseleri, geleneksel erkek kalıpları ve kumaşlarından yola çıkan maskülen bir silüeti kadınların gündelik hayatına sokarak modernizmin temsillerinden birini doğurdu. Erkek otoritesine karşı muhteşem bir eşitlik kalkanı sağlayan takım elbiselere, çoğu zaman feminenliği öldüren özellikler atfedilse de, bir kadın devrimini temsil ettiği su götürmez bir gerçek.
Fotoğraf: Giorgio Armani
90'lardan sonra gücünü eşitleyen kadınların takım elbise kalkanına ihtiyaç duymamaları, takım elbisenin daha yumuşak ve feminen geçişlerle yeniden yorumlanıp, 80'lerdeki ihtişamını kaybetmesine neden oldu. Giorgio Armani'ye göre, modern dünyada kadınların kendilerini kanıtlaması için artık maskülen perdelerin arkasına sığınmalarına gerek yok. Modayla beraber toplum da kadına saygının, takım elbiseyle ilişkilendirelemeyeceğini çoktan anladı.
Günümüze baktığımızdaysa takım elbiseler resmi günler için hala en ideal stil çözümü, kırmızı halıda en karizmatik alternatif, üstelik hiç olmadığı kadar seksi. 80'lerde takım elbisenin feminenliği öldürdüğünü iddia edenlerin şimdinin podyumlarına bakmaları yeterli. Cinsiyet sınırlarının giderek ortadan kaldırıldığı androjen bir dünyada, dişiliğin ya da maskülenliğin dozunun kaçmasının veya birbirine karışmasının hiçbir önemi yok. Bu yüzden modanın her zaman alternatif seslere, yorumlara ve duruşlara ihtiyacı var. Yves Saint Laurent'in Le Smokin'i bugün nerede ve zamanla neye doğru evrildi? Bu sorunun cevabı için, podyumların en güncel takım elbise yorumuna göz atmadan geçmeyin.