Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Bu yıl 50. yılını kutlayan İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivali, 26. edisyonuyla erelden evrensele, geçmişten geleceğe köprüler kuran, farklı disiplinleri buluşturan, klasiklere özgün ve çağdaş yorumlar sunan, genç kuşak sanatçıları teşvik ederken usta isimlere saygı duruşunda bulunan zengin bir programla izleyicilerin karşısına çıkacak. Festivalin bu seneki edisyonunu keşfe çıkıyoruz.
Bu yıl 50. yaşını kutlayan İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivali, 26. edisyonuyla erelden evrensele, geçmişten geleceğe köprüler kuran, farklı disiplinleri buluşturan, klasiklere özgün ve çağdaş yorumlar sunan, genç kuşak sanatçıları teşvik ederken usta isimlere saygı duruşunda bulunan zengin bir programla izleyicilerin karşısına çıkacak. Festivalin bu seneki edisyonunu keşfe çıkıyoruz.
26. İstanbul Tiyatro Festivali, yazıp yönettiği 100’den fazla oyunla ve kurduğu topluluklarla Türkiye tiyatrosunun son 40 yılındaki en önemli isimlerden Işıl Kasapoğlu’nun küratörlüğünde gerçekleştirilecek. Seyircisine "Tiyatro Yerli Yerinde" sloganıyla seslenerek festivaldeki yerli yapımların gücüne ve tiyatronun ait olduğu yere yani sahnelere dönmesine vurgu yapan festival, yerelden evrensele, geçmişten geleceğe köprüler kuran, farklı disiplinleri buluşturan, klasiklere özgün ve çağdaş yorumlar sunan, genç kuşak sanatçıları teşvik ederken usta isimlere saygı duruşunda bulunan zengin bir programla izleyicilerin karşısına çıkacak.
25 Ekim'de perdelerini açacak festival, 26 Kasım'a kadar devam edecek. Tiyatroya doymak için epey vaktimi var!
Daha önce festivale ev sahipliği yapmamış birçok yeni mekân bu yıl festival izleyicilerine kapılarını açacak. Gösterimler bir ay boyunca İstanbul’un iki yakasında; Alan Kadıköy, Atlas 1948 Sineması, Caddebostan Kültür Merkezi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, ENKA Oditoryumu, Galatasaray Lisesi, İMÇ, İş Kuleleri Salonu, Kanyon, Maximum UNIQ Hall, Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi ve Meydan Sahne, Salon İKSV, Ses Tiyatrosu, Süreyya Operası, Şehir Hatları Vapuru ve Zorlu PSM olmak üzere 18 farklı mekânda izleyicilerle buluşacak.
Festival proagramı her sene olduğu gibi younluğuyla dikkat çekiyor. Gelelim en önemli soruya: Bu sene festivalde neler izleyeceğiz?
Festival kapsamında Türkiye’den 15 yeni oyun ilk defa izleyicilerle buluşacak. Programda festival için özel olarak tasarlanıp sahnelenecek iki gösteri de bulunuyor. Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan 6 yapım sahnelerde, 3 yapım ise perdede izleyicilerle buluşacak. Festivalde günümüz tiyatrosuna damgasını vuran yönetmen ve koreografların eserlerini izleme fırsatı bulacak tiyatroseverler, ülkemizde uzun süredir heyecanla beklenen isimlere nihayet kavuşmanın yanı sıra Avrupa tiyatrosunun geleceğine yön verecek isimleri tanıma imkânına da sahip olacak.
Festivalde Molière’in doğumunun 400. yılı hem yurtdışından hem ülkemizden yapımlarla kutlanırken, bir sinema dehası Pasolini’nin 100. doğum yılı da özel bir gösterimle anılacak. Tiyatronun iki ustası Haldun Taner ve Ferhan Şensoy’a da saygı duruşunda bulunacak festival programında pek çok önemli ismin yazdığı, yönettiği, oynadığı 24 tiyatro, performans ve dans gösterisi yer alıyor. Öne çıkan bazı yapımları aşağıda okuyabilirsiniz. Daha fazla detay ve biletler için sizi İKSV resmi internet sitesine alalım.
Oyun metni toplumsal cinsiyet araştırmalarına dayanarak yazılan Bir Tatlı Kaşığı Çamur, tek bir kadının ağzından dökülüyor gibi görünse de aslında bütün kadınların ortak hikâyesi… Oyunun dünyası bu ortak paydadan beslenerek hayat buluyor ve oyuncular seyirciyle aralarında hiçbir engelin olmadığı boş bir alanda, farklı performans tekniklerini kullanarak uzamın ve oyunsu olanın peşine düşüyor, dinamik ve alternatif bir dil yaratıyor. Elif Candan’ın yazıp Pınar Akkuzu’nun yönettiği oyun, festivalin kadınlar tarafından yönetilen oyunların bir araya geldiği, sanat alanında kadın üretimini daha da görünür kılmayı amaçlayan "Bu İşte Bir Kadın Var" başlıklı bölümünde yer alıyor. 22 Kasım’da Alan Kadıköy’de sahnelenecek.
Sanatçı Zülfü Livaneli, kaleme aldığı ilk tiyatro oyunu "Duvar" ile 26. İstanbul Tiyatro Festivali'nin festivaline konuk oluyor. Bilge Emin’in yönettiği oyun, festivalin kadınlar tarafından yönetilen oyunların bir araya geldiği, sanat alanında kadın üretimini daha da görünür kılmayı amaçlayan "Bu İşte Bir Kadın Var" başlıklı bölümünde yer alıyor. 31 Ekim Pazartesi ve 1 Kasım Salı saat 20.00’de Zorlu PSM’nin Turkcell Platinum Sahnesi’de gerçekleştirilecek oyun, dünyanın farklı yer ve zamanlarında benzer acıları yaşamış dört insanın bir otel odasında kesişen yollarını, iç içe geçen hikâyelerini anlatıyor.
Bizet’nin dünyaca ünlü eseri Carmen’ine duyduğu yakın ilgiyi 10 yıl önce yine İstanbul Tiyatro Festivali için yarattığı ve tiyatroseverlerin büyük ilgisiyle yıllarca sürdürdüğü Asi Kuş ile sahneye çıkan Ali Poyrazoğlu, yepyeni projesi Habanera Makamı’nda bir kez daha Carmen’e dönerek yakın akrabalar tiyatro ve operayı buluşturuyor. Anılarından hareketle, caz tınıları eşliğinde tiyatronun ve operanın ana caddelerinden çıkıp arka sokaklarında dolaşıyor. Seyirciyi mizahın aydınlık kapılarına götürürken sanatın yaşamlarımızda yarattığı farkın da altını çiziyor. 2022'de 60. sanat yılını geride bırakan Poyrazoğlu, Bu yıl İstanbul Tiyatro Festivali’nin Onur Ödülü’nü de layık görüldü.
26. İstanbul Tiyatro Festivali geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan Ferhan Şensoy’u özlemle anarken bu kez yönetmenliğini Volkan Sarıöz’ün üstlendiği Şahları da Vururlar ile tekrar perdelerini açan Ortaoyuncular’ını ağırlayacak. İlk kez 1980 yılında sahnelenerek ülke çapında büyük yankı uyandırmış olan müzikli güldürü, 42 yıl sonra yepyeni bir tiyatrosever kuşakla buluşacak.
Kalıpları yıkan, kışkırtıcı ve düşündürücü eserleriyle Birleşik Krallık sahnesinin günümüzdeki en büyüleyici yönetmenlerden biri kabul edilen Ben Duke ilk kez festivalde! Kendi topluluğu Lost Dog’un yanı sıra Hofesh Shechter gibi önde gelen pek çok toplulukla da çalışan Duke, yüce kavramları ve fikirleri gösterişten uzak ögeler, gündelik bir dil, etkileyici müzikler ve güçlü imgelerle dönüştürerek onlarla dünyevi bir alan yaratmasıyla tanınıyor. Her yeni çalışması heyecanla beklenen sanatçı, Juliet ve Romeo’da bu kez Shakespeare’in büyük trajedisini ters yüz ederek hepimiz için tanıdık deneyimlerle dolu, tümüyle orijinal bir eser yaratıyor ve çağdaş bakışı, derin teatralliği ve çok katmanlı yaklaşımıyla yine övgüler topluyor.
Selçuk Yöntem festivale özel destansı bir akşamda izleyicileri 1500 yıl önceye, Truva Savaşı’nın tam ortasına götürüyor. Alessandro Baricco’nun çağdaş bir yaklaşımla kısaltarak yeniden kaleme aldığı İlyada, usta oyuncu Selçuk Yöntem’in yorumuyla hayat bulurken Fazıl Say’ın kendi bestelerinden bu performansa özel derlediği seçkiyi piyanist Ece Dağıstan Say yorumlayacak. 8 ve 9 Kasım’da Süreyya Operası’nda gerçekleştirilecek bu müzikli okumaya sahnede kum sanatçısı Veysel Çelikdemir de eşlik edecek.
Çağımızın tartışmasız en önemli koreograf ve dansçılarından Akram Khan'ın Nisan ayında prömiyerini yapan yeni oyunu Jungle Book aslında yakından bildiğimiz bir eser. Akram Khan için de aynı şekilde tanıdık bir hikaye. Khan, 1984’te bir Hint dans performansı olarak uyarlanan Orman Kitabı’nda Mowgli rolünü oynadığında henüz on yaşındaydı. İngiliz yazar Rudyard Kipling’in unutulmaz romanı sayesinde sahneye âşık olduğunda ömür boyu sürecek bir tutkunun kıvılcımı atılmış oldu. Doğaya ve kendi köklerine duyduğu bağlılıktan yola çıkarak bu kez eseri bir dans tiyatrosu olarak uyarlayan Khan, Orman Kitabı’nı iklim krizini işlemek üzere yeniden yorumluyor ve Mowgli’yi karşımıza iklim mültecisi bir kız çocuğu olarak çıkarıyor. İnsanlığın doğaya karşı oluşturduğu tehdide odaklanan Khan, iklim değişikliğinin etkisiyle harap olmuş dünyamıza bir çocuğun gözünden bakıyor. Mowgli'nin yolculuğunu yeniden keşfederken, bir yandan da hepimizi birlikte daha iyi bir dünya yaratmak için adım atmaya teşvik ediyor.