Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Blue Green Works’ün kurucusu, kreatif direktör ve ödüllü aydınlatma tasarımcısı Peter B Staples ile stüdyosunda buluştuk. O mutlak bir estetik beyanına inanmıyor ama aydınlattığı alanlar hep stilli. 7 yaşından beri Architectural Digest üyeliği olan Staples, tasarım felsefesini Vogue ile paylaşıyor.
Soruna cevap vermek kolay değil, çünkü tarzımı birçok deneyim ve çok fazla referans şekillendiriyor. Hayatta kesin bir estetik misyon beyanını pek mümkün görmüyorum. Bunun bir nedeni de estetik anlayışın hala ve hep şekilleniyor olmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla iş yapma biçimimin öylesine keskin bir tanımı yok.
On beş yıldır tasarım endüstrisindeyim. Future Perfect'te çalışmaya başladım ve sonra Apparatus'a geçtim, markalaşmalarına ve pazarlama stratejilerini oluşturmalarına yardımcı oldum. Sonrasında kendi işlerimi yapmaya karar verene kadar bu iki şirket arasında gidip geldim.
Evet, öncelikli olarak her zaman harika insanlarla çalışmak istedim. Gerçekten içime sinen projeler yaptığım beni mutlu eden bir markam olmasını önceliklendirdim. Tasarım konusundaki yaklaşımımı hayatta beni heyecanlandıran şeyler şekillendirdi. Dolayısıyla tasarım pratiğimi de bana heyecan veren malzemeler çevreledi. Malzeme seçimlerim konusunda tek bir cevap yok; cam, ahşap, fiberglas, üfleme cam, metal veya bazen yüksek dokunuşlu el yapımı camlar.
Hem parçaların tek tek nasıl var olduklarıyla hem de onların kendilerinden daha büyük bir resme nasıl dahil olacaklarıyla ilgileniyorum. Bazen sadece bir bağlantı bazen daha büyük bir hikaye veya daha kapsamı geniş olan bir ortam. Her şey dille alakalı aslında. Ve sanırım işlerin dili zamanla yüzeye çıkıyor.
Yeni bir şey çizdiğimizde, üç boyutlu bir işi ürettiğimizde veya her seferinde yeni bir şey dünyaya gelmeye başladığında, eş zamanlı olarak o şeyin anlamı da kendini yaratmaya başlıyor.
Bence üretim sürecinin ve de ona eşlik eden ayrıntılı bir anlatının en ilginç yanı insanların bunda çok kişisel referanslar bulması ve kendi deneyimlerine yeni diller üzerinden ulaşması.
Her şeyden önce farklı amaçlarla, farklı alanlarda kullanılan işler yaratmak istiyorum. Ailelerin evlerine giren ve birbirine zıt mekanlarda yaşayan işlerle ilgileniyorum. Böylece o işler birçok şeyi temsil ediyor ve bu sayede o işler o insanların hayatlarında ve gerçekliklerinde de bir rol oynuyor. Hepimiz aynı kitabı okuyabiliyoruz, ama o kitaptan anladığımız her birimiz için farklı.
Kendimi bildim bileli tasarıma ilgi duydum, aydınlatmaya da her zaman ayrıca bir ilgim vardı. Bir Gustave Stickley evinde büyüdüm. Ailem Stickley mobilyaları koleksiyoneriydi. Küçükken evde Frank Lloyd Wright kitaplarına baktığımı hatırlıyorum. 7 yaşıma geldiğimde Architectural Digest'e abone olmuştum.
İç mimariye ilgi duyduğumu fark eden büyükbabam ve büyükannem bir Noel hediyesi olarak bana dergiye abonelik almıştı. 7 yaşında başlayan bu heyecan 90’lı yıllara geldiğimizde benim için hala devam ediyordu. O zamanlar dergiyi New York, Soho ve Tribeca'daki evler kaplıyordu. O resimlere bakarken bunun istediğim hayat olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. İlkoul birinci sınıf günlüğümde, Tribeca'ya taşınmak istediğimi yazmışım. Ailemi buna ikna etmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Özetle Mississippi Nehri üzerindeki küçük bir kasabada büyürken hayalim bir gün o dergilerin içindeki dünyanın bir parçası olmaktı.
Bilmiyorum ama o dünyayı gördüğümü ve o dünyanın benim için olduğunu hissettiğimi hatırlıyorum. Diğer yandan çok gençken bile bir markam olması gerektiğini biliyordum.
Moda gibi tasarımın da destekleyici bir rol üstlendiğini düşünüyorum. İki endüstri de hayatlarımızda daha geniş bir kültürel anlam yaratma konusunda rol oyunuyor. Bununla birlikte tasarım moda dünyasının üvey kardeşi gibi, moda biraz daha anlık zevklerle alakalı bazen, tasarımda ise daha çok bir ev ve yuva hissiyatı var bana göre. Tasarımda günün sonunda, çok belirli bir şekilde işleyen ve her zaman belli bir işlevi olan bir şey üretmek zorundasınız. Trendler üzerinden değişmeyen bir yapısı da var tasarım dünyasının, enerji ve ethosa odaklanıyor.
Bence evet, stil ne giydiğimizden çok varoluş felsefemizin yansıması. Şehrin yaratıcı manzarasına gerçek anlamda katkıda bulunduğumu düşünüyorum, bu belirgin bir amaca ve odağa sahip olmakla ilgili. "New Yorker"olmak için süslü bir trençkota veya büyük bir tasarım parçasına ihtiyacım yok. Sadece burada olmam yeterli.
Farklı doğası olan şeylerin içinde bir anlam ifade edebileceği mantıklı bir şemsiye yaratabilirseniz bu bir marka olur. Bu bütünsel vizyon yaratmakla ilgili. Blue Breen Works'ün yapmak istediği dünyaya çıkıp anlamı olan bir şeyler söyleyebilmek.
Bu sadece aydınlatılmış bir alan yaratmakla ilgili değil, o aydınlatmanın içinde bulunduğu alana gerçekten nasıl katkıda bulunacağı ile ilgili. Bu bir şiir bile olsa, o şiirin o insanlar için nasıl bir etki yarattığıyla ilgileniyorum. Hem sana yararlı hem de ruh halini yansıtan bir şey yaratmakla ilgili. Kendimi dünyanın ihtiyaç duymadığı bir şey hakkında çalışır hissettiğimde kendimi durdurduğum zamanlar oluyor. Eğer insanlar yaptığım şeye ihtiyaç duymuyorsa onu yapmamın da öylesine bir anlamı yok.
Bazen gerçekten güzel ama fayda sağlamayan işler gördüğümde, bunun bazı insanlar için bir değeri olduğunu anlıyorum ama bu benim ilgimi çeken şey değil.
Jim Jarmusch ile çalışabilmeyi çok isterdim. O Amerikan bağımsız sinemasının öncülerindendi. David Lynch ya da Gus Vant Sant. Bu isimler çok zor ve çok nadir bir şey yarattılar. Bu o çok katmanlı dünyayı yaratmakla ilgili, bir hissi dünyaya getirmek. Dünyanın bir ucunda bir kasabaya gidiyorsunuz ve sanki bu yönetmenlerin filmlerinden birinin içinde gibi hissediyorsunuz, bu o bahsettiğimiz evrensel dil işte.
Bu renkte bir belirsizlik var. İnsanların bu mavi ve yeşil arasındaki rengin tam olarak ne olduğu konusunda farklı fikirleri var. Ortada kesin bir yanıtın olmayışı benim yaklaşımımı da temsil ediyor; her şey çok göreceli. Dışarıdan gelen faktörlerle birlikte rengin değişiyor olması bana çok dahice geliyor. Yani bu hayat gibi, sabitlenmiş bir şey değil. Her an başka bir şeye dönüşebilir. Bir yelpaze var ve her şey bu yelpazedeki noktalar arasında hareket ediyor. Logom için Jason Duzansky ile çalıştım kendisi Steven Meisel’in de 20 yıllık sanat yönetmeni. O Moschino ve Chanel dahil birçok harika moda şirketiyle çalıştı. Şimdi Blue Green Works için yeni bir dönem ve yeni logomuz üzerinde çalışmayı tamamladık.
Kapak Fotoğrafı: Matthew Gordan