Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
37'nci Varşova Film Festivali'ndeki gösterimin ardından 18 Ekim'de Netflix'te izleyiciyle buluşan Kimya, yolları kesişen farklı jenerasyondan iki yalnız insanın bir gecesine izleyicileri konuk ediyor. Yönetmen Evirgen de “Hiç beklenmeyecek biriyle yalnızlık duygusunun nasıl buhar olduğunu işliyoruz.” diyerek anlatıyor ikinci uzun metraj filmini. Kalabalığın içinde yapayalnız olan bu iki yabancının birbirlerine güvenerek çıktıkları bir maceraya bizi davet eden Kimya’yı yönetmen Umut Evirgen’den dinliyoruz.
Umut Evirgen ikinci uzun metrajlı filmi Kimya ile karşımızda bu kez.
37'nci Varşova Film Festivali'ndeki gösterimin ardından 18 Ekim'de Netflix'te izleyiciyle buluşan Kimya, yolları kesişen farklı jenerasyondan iki yalnız insanın bir gecesine konuk ediyor bizi. Yönetmen Evirgen de “Hiç beklenmeyecek biriyle yalnızlık duygusunun nasıl buharlaştığını işliyoruz.” diyerek anlatıyor Kimya’yı.
Başrollerinde Melisa Şenolsun, Levent Üzümcü, Belçim Bilgin ile Bora Akkaş’ı buluşturan filmin kadrosunda ayrıca İrem Sak, Necip Memili, Alican Yücesoy, Müge Bayramoğlu, Celil Nalçakan, Esra Ruşan ve Gürberk Polat gibi isimler de yer alıyor. Görüntü yönetmenliğini Veli Kuzlu’nun üstlendiği filmin müzikleri ise Korhan Futacı imzası taşıyor.
Kalabalığın içinde yapayalnız olan bu iki yabancının birbirlerine güvenerek çıktıkları bir maceraya bizi davet eden Kimya’yı yönetmen Umut Evirgen’den dinliyoruz.
Yazmakla. Yazmanın iyileştirici bir özelliği olduğuna inanıyorum. Senaryo yazma sürecimle beraber Sinema-TV'de yüksek lisans yapmaya karar verdim. Ardından da kendimi sette buldum.
Kimya birbirinden konsept olarak çok farklı iki mekanın ortak noktasında karşılaşan Kimya ve Ender’in bir gecesini yaşatıyor bize. Kimya sanki İstanbul’un anahtarı elinde olan bir karakter, Ender’i varlığından bile haberi olmadığı mekanlara bir yolculuğa çıkarıyor. İkisi de fena gitmeyen kendi ilişkileri olan karakterler. Beraber başka bir şey yakalıyorlar; samimi, güvenli, yeni bir şey. Belki 3-4 saat de olsa kendilerini yalnız hissetmiyorlar. Biz de onların bu birbirlerini tanımalarına tanık oluyoruz.
Ben etrafı kalabalık, dolu dolu mekanların ortasında biri olarak, aslında kendimin çok da kalabalık olmadığını fark ettim. Bu kılıktaki yalnızlık hissi çok sinsi, kendini fark ettirmeden oluşan bir durum. "Her şeyim tam, eşim, işim vs." derken hep bir tarafın eksik kalması gibi bir durumla baş başa kalabiliyoruz. Kimya’da tam da bu histeyken hiç beklenmeyecek biriyle yalnızlık duygusunun nasıl buharlaştığını işliyoruz. Bana ters köşe karakterlerin birbirlerinde buldukları zenginlikleri gözlemlemek çok ilgi çekici ve umut verici geliyor.
İlk tepki, “Burası İstanbul mu?” oldu genellikle. Bizden daha çok taşra film izlemeye alışmışlar benim anladığım. Polonya seyircisi çok detaycı ve heyecanlıydı. Dört gösterimi de doldurdular ve çok detay sorular sordular. Bir senarist olarak ayrıntıların yakalanmasının verdiği haz çok iyiydi tabii ki.
Senaryo aşamasından itibaren Kimya, Melisa Şenolsun’du. Başından itibaren beraber çalıştık. Levent Bey bana çok heyecan veriyor. Yıllanmış bir şarap gibi, enteresan bir enerjisi var. Hem yaş hem de tarz olarak Melisa ile tam istediğim zıtlıktaydı. Bu zıtlıkların içinde bir uyum yakalayacağımıza inanıyordum. İkisinden sonra castı kurmak tabii ki çok kolay ilerledi.
Ben Bir Denizim hikaye olarak, sokaklarda, kamera omuzda daha gerilla bir işti. Kimya’da 3 hafta boyunca sadece gece çalıştık. Setin gece olması, dünyanın çok daha parıltılı bir dünya olması, tabi ki çok daha dikkat ve mesai harcamamıza sebep oldu. Sete çıkmak benim için bir tutku olduğu için makul zorluklardı.
Spesifik bir replik söylemek istemem ama orman sahnesi ve Ender’in mekanındaki sohbetler, artık karakterlerin birbirlerine iç dünyalarını açtıkları anlar. Oradaki bütün replikleri çok samimi ve içten buluyorum.
Herkesin filmden beklentilerinin farklı olduğunu düşünüyorum. Ben seyirciden bir beklenti ile film yapmıyorum. Yolculuğumuzun kesişmesi gereken, hikayeyle özdeşleşebilecek insanlara ulaşmasını temenni ediyorum sadece. Film artık benden çıktı, umarım sevecek insanlar ıskalamazlar filmi.
Evet, Feride Çiçekoğlu ile yazığımız bir senaryomuz yolda: Annesinin Kuzusu. Bu yıl sete çıkmayı planlıyorum. Şu an yurtdışı ortaklarla prodüksiyon detayları konuşuluyor. Cast çalışmalarına başladık. Umarım 2022’de seyirci ile buluştururum. Beni çok heyecanlandıran bir proje yaklaşık iki yıldır senaryo üzerinde çalışıyoruz.