Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Sinema tarihi boyunca karşımıza öyle aşk hikayeleri çıktı ki gerçek hayatın içinde bile benzer arayışlara yöneldik. Bu Sevgililer Günü’nde hem film listenizi hem de aşka bakışınızı tazeleyecek unutulmaz çiftleri bir araya getirdik.
Breakfast at Tiffany's
Konu aşk olduğu zaman bunu sadece romantik filmler kapsamında değerlendirmemek gerek. Sinemanın belki de en güzel yanlarından biri asla yan yana geleceğini düşünmediğimiz karakterlerin nasıl güçlü bir bağ kurabildiğini göstermesi olmuştur. Belki de içten içe biz de bunu dilediğimiz için gerçek dünyanın bize deneyimlettirdiği tecrübelerin sonunda “Öyle bir aşk yalnızca filmlerde olur.” kalıbı zihnimize yerleşti.
Aslında bunu düşündüğümüz zamanda da aklıma ‘Kaybedenler Kulübü'nün o unutulmaz repliği geliyor: “Bunca insan yalnızken neden bunca insan yalnız?” Bu sorunun eminim herkes için farklı bir cevabı vardır. Bakış açıları, duygular, geleceğe dair planlar ya da bu listeyi uzatabileceğimiz pek çok madde bizi yol ayrımına götürebiliyor. Beyaz perdenin aklımızı çelen ya da her şeyin istenildiğinde mümkün olduğunu bize göstermeye çalışan hikayeleri de bu yüzden bize biraz imkansız hissettirdiği kadar güzel geliyor.
Tim Burton, 1990 yılında bizi Edward’ın makas elleriyle tanıştırdığında Kim’in ona aşık olma süreci hepimizi oldukça etkilemişti. Hatta gerçek dünyaya dönecek olursak bu süreç başrolleri canlandıran Johnny Depp ve Winona Ryder’ı da sararak Depp’in koluna “Sonsuza kadar Winona” kelimleriyle kazınmıştı.
Bizi aşkın paralel evrenine götüren bir diğer yapım ise yine aynı 90’lar dönemine denk gelen Addams Ailesi olmuştu. Anjelica Houston’ın Morticia’sı ve Raul Julia’nın Gomez’i olabilecek en aykırı şekilde favori çiftlerimizden biri haline geldi.
Elbette sinemada karşımıza çıkan bazı aşk hikayelerin arkasında bizi şaşırtabilecek oldukça zıt durumlar yaşanabiliyor. Bunun en güzel örneklerinden biri Dirty Dancing’in dans ve tutkuyu bize başarıyla yansıtan çifti Baby ve Johnny. Filme bonus olarak “The Movie That Made Us” belgesel dizisinin ilk bölümünü izlerseniz Jennifer Grey ve Patrick Swayze'i daha yakından tanıyarak Dirty Dancing’e çok daha duygusal bakmanız mümkün.
Bütün bunların ışığında Pazar gününe denk gelen 14 Şubat için beyaz perdenin en favori çiftlerini yeniden hatırlamanın hatta bir kez daha izlemenin tam zamanı.