Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Sevil Dolmacı Gallery, hareketli sanat sezonuna Amerikalı sanatçı Peter Halley sergisi ile iddialı bir merhaba dedi, zira Halley günümüz çağdaş sanatının önde gelen isimlerinden biri olarak biliniyor. Halley'in Villa İpranosyan'ın tarihi dokusunu koruyan soluk renkli duvarlarıyla hoş bir kontrast yaratan neon renkli soyut eserleri, aslında günümüz insanının içinde sıkıştığı düzene dair bir sorgu alanı açıyor.
Günümüz çağdaş sanatının önde gelen isimlerinden Amerikalı sanatçı Peter Halley’in İstanbul'daki ilk kişisel sergisi olan ve saçatçının ismini taşıyan sergi, sanatçının New York'taki stüdyosunda, bu yıl, bu sergiye özel ürettiği 15 yeni eserinden oluşuyor. New York’taki Modern Sanat Müzesi, Londra'daki Tate Modern Müzesi ve Berlin Ulusal Galeri Banhof Müzesi gibi dünyanın en önemli müzelerinin koleksiyonunda eserleriyle yer alan Halley, 1980’lerde soyut resmin yeniden canlanmasında belirleyici bir rol oynamasıyla biliniyor.
Sanatçı ile eserlerini, İstanbul'daki sergisini ve şu sıralar nelerle meşgul olduğunu konuştuk.
Benim çalışmalarım hepimizin birbirine bağlı, ancak birbirinden izole kutularda yaşadığı fikri etrafında şekillendi. Bu kutular, belirlenmiş yollarla birbirine bağlanıyor ve bu yollar üzerinde hiçbir kontrolümüz yok. Zamanımızın çoğunu arabalarda, banliyö evlerinde ve bilgisayar ekranlarının önünde geçiriyoruz. iPhone'larımıza bakıyoruz. Otoyollar, internet ve sosyal medya ile birbirimize bağlıyız. Tüm bu yollarsa şirketler ve hükümetler tarafından bize sağlanıyor. Hareket özgürlüğümüz aslında bir yanılsama.
Ortaçağ şehirleri ve gecekondu bölgeleri planlı yapılar değil. Bunlar, binlerce bireysel kararın sonucudur. Dışsal bir planlamanın değil.
Peter Halley, The Substance, 2024
Dijital çağın karakteristik ışığını yaratmak istiyorum, örneğin LED ekranın ışığını. Bu nedenle, geleneksel sanat boyalarından çok daha parlak olan floresan Day-Glo boyaları kullanıyorum. Doğal ışığı yakalamakla pek ilgilenmiyorum. Sonuçta tamamen teknolojiyle iç içe bir dünyada yaşıyoruz, doğayla değil.
New York, farklı insanlar için farklı anlamlar taşıyor. Pek çok yaratıcı kişi, vizyonlarını takip etmek için New York’a geliyor. Ama ben New York'ta doğdum, bu yüzden benim için biraz farklı. New York giderek daha pahalı hale geldiği için, yaratıcı insanların burada başarılı olması zorlaştı. Yine de çeşitli ve ilham dolu insanların bir araya geldiği bir yer olmaya devam ediyor.
Fotoğraf: Fevzi Ondu
Evet, buraya en son 1998 civarında gelmiştim. O zaman Yahşi Baraz ile çalışıyordum ve beni davet etti. Eski şehri gördüm ve Türk tarihi ve kültürüyle biraz tanıştım.
Takvimime baktım ve Sevil Dolmacı'nın en az beş yıldır stüdyoma geldiğini fark ettim. O zamanlar özel bir galeristti ve en az yılda bir kez ziyaretime gelirdi. Çalışmalarıma olan uzun vadeli ilgisi beni gerçekten etkiledi. Çok fazla galeristin sanatçının eserine bu kadar sürekli bir coşkuyla yaklaşmadığını düşünüyorum. Sonra birkaç yıl önce geldiğinde yeni galeri alanının fotoğraflarını gösterdi, 20. yüzyıldan kalma bir binada yer alıyordu. Mekan o kadar güzeldi ki hemen orada bir sergi yapmak istedim ve şimdi nihayet bu isteğim gerçekleşti.
Dergiyi 1996 yılında, New York sanat dünyasında oldukça karamsar bir dönemde başlattım. Sadece sanatçılarla değil, film ve moda dünyasından, yazarlar ve müzisyenlerle de ilginç röportajlar yapmak istedim. Diğer dergilerin röportaj yapmak istemediği insanlara odaklandık ve onlara söylemek istediklerini anlatma fırsatı verdik. Bu benim için heyecan verici ve yoğun bir dönemdi; sürekli yeni yaratıcı insanlarla temas halinde olmak büyüleyiciydi. Ayrıca fotoğrafçılarla çalışmayı çok seviyorum. Dergiyi on yıl sonra, Yale School of Art'ta lisansüstü resim programının direktörü olduktan sonra kapattım. Yayıncı, profesör ve sanatçı olarak üç iş yapmak benim için fazla geldi.
Her hafta birkaç günü Connecticut'taki evimde geçirip resimlerimin taslakları üzerinde sessizce çalışmaya adıyorum. New York'ta olduğumda ise oldukça erken kalkıyorum, evde çalışıyorum, sonra ekibimle stüdyoya gidiyorum. Yeni işler geliştirmek için gerekli olan yalnız zaman ile resim yapmanın fiziksel çalışması arasında bir denge kurmak önemli.
Fotoğraf: @yalebooks
Theodoric The Great adlı kitabı okuyorum, İtalya'nın ilk Got yöneticisi hakkında bir kitap. Erken Ortaçağ tarihine çok ilgi duyuyorum. Beşinci yüzyılda hem Romalı senatörler hem de Hristiyan piskoposlar vardı. İkisi de aynı anda var olmuş, bu da benim beklemediğim ve ilgimi oldukça çeken bir tarihsel durum.
Ekim ayında Madrid’deki Thyssen-Bornemisza Müzesi'nde bir sergim olacak. Yaklaşık yirmi resmim sergilenecek; hepsi İspanyol koleksiyonlarından. İşimin uluslararası bir üne sahip olmasıyla gurur duyuyorum. Avrupa ve Asya'da birçok ülkede tanınıyor.
Her zaman şunu söylerim: On yıl veya yirmi yıl içinde sanat dünyası şu anki halinden çok farklı olmayacak. İnsanlar farklı türde sanatlar yapacak ve önemli sanatçılar ile küratörler kendi kuşaklarından çıkacak. Bu yüzden onlara akranlarını desteklemelerini ve şu anda olup biteni unutmalarını söylüyorum.
Peter Halley sergisini 26 Ekim tarihine kadar Sevil Dolmacı Istanbul Villa İpranosyan'da Pazar günleri hariç Pazartesi - Cuma 10.00 - 18.00 saatleri arasında ve Cumartesi günleri 11.00 - 18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.