Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Pi Kadın Kanserleri Derneği'nin kurucusu Arzu Karataş'ın hikâyesini ve derneğinin çalışmalarını dinledik.
Meme kanseriyle olan mücadelesinin ardından farkındalık yaratmak için Pi Kadın Kanserleri derneğini kuran Arzu Karataş'ın hikâyesini ve derneğinin misyonunu, çalışmalarını dinledik.
Bize meme kanseri tanısıyla başlayan ve kadınlara destek olan bir oluşuma evrilen hikayenizden bahseder misiniz?
Bir günde, her şey bir günde başladı ve sonrasında her şey değişti, evrildi, dönüştü. Banyo yapıyordum, elime mememde bir kitle geldi. Yok dedim, bir kisttir bu! Meme kanseri mi, olacak şey değil! O an kanser fikrini sildim aklımdan. Ben bir sağlık profesyoneliyim, uzun yıllar hastane yöneticiliği yaptım. Doktorlar, tetkikler, hastalar, hasta yakınları… Çalıştığım hastanelerde gelişmiş onkoloji merkezleri de vardı. Binlerce kanser hikayesine tanık oldum, ama tanık olmak yetmiyor. İnsan, üstüne konduramıyor. Es geçtim o gün, sonra bir hocaya sordum. Baktı, hemen mamografi dedi. Aman hocam, dememe kalmadan kendimi radyoloji bölümünde buldum. Sonrasında biyopsi derken, teşhis; meme kanseri! Şok geçirdim! Evet meme kanseriydim ve 3. evreydim. Kahretsin dedim, zaten 4 evresi var bunun. Ben, sondan bir önceki miyim yani! Ne profesyonellik kaldı ne soğukkanlılık. İçimde bir telaş, bu yaşta ölecek miyim şimdi!
Profesyonel kimliğimi bir kenara bırakarak, refleks olarak bir hasta gibi düşünmeye başladım. Ne olacak peki, beni neler bekliyor? Bu uzun bir hikaye, ama başlangıcı bu. Mememin alınması gereken bir ameliyat, kemoterapiler, radyoterapiler, akıllı ilaçlar… Her şey peşi sıra geldi. Duygusal olarak alt üst olduğum, diplerden yukarılara çıkıp, tekrar düştüğüm dönemler yaşadım. Ve bunları yaşarken şöyle düşünüyordum: Ben işim gereği bu işin en deneyimli hocalarını biliyorum, hızla yol alabiliyorum, buna rağmen bu duyguları yaşıyorum, peki ya diğer kadınlar, bu olanaklara sahip olmayanlar? İşte bu soru aklımdayken, ilahi bir tesadüfle diyebilirim, dernek kursak diye kendi aralarında konuşan bir grup kadın arkadaşım kapımı çaldı, gel dedi, bu derneği kuralım. Bu fikirle yola düştük. Yıl, 2014’dü. Bu yıl derneğimizin 10. yılı. Benim hikayem bu dernekle büyüdü, başka kadınların hikayesiyle birleşti ve birlikte bir roman yazıyoruz diyebilirim.
Pi Kadın Kanserleri derneğinin misyonu nedir?
Dernek olarak meme ve rahim, rahim ağzı, yumurtalık gibi jinekolojik kanserler odaklı çalışıyoruz. Bizim misyonumuz, sağlıklı bir toplum olmaya katkıda bulunmak, kadınlarla yol arkadaşlığı yapmak. Bu kadınlar kanserle tanışmış olabilir ya da olmayabilir. Hastalıkla tanışmamış kadınlara bilgi aktararak bu bilginin bilince dönmesi için çabalıyoruz. Hastalıkla tanışan kadınlara rehberlik ediyoruz, içlerinde maddi gücü yetersiz olanlara maddi ya da sosyal anlamda elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. Hatta abartarak söylüyoruz, bu kanserler yeryüzünden silinene kadar çalışmaya devam edeceğiz.
Meme kanserinin diğer kadın kanserlerine kıyasla görülme sıklığı daha mı fazla?
Evet, hem de açık ara ile önde gidiyor meme kanseri. Bu yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da böyle. Dünyada her yıl 2 milyon 200 binden fazla kadın, Türkiye’de ise 25 bin kadın ilk defa meme kanseriyle tanışıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser bu. Üstelik ülkemizde diğer ülkelere göre daha genç yaşta görülüyor. Eskiden menopoz dönemiyle artan risk, artık farklı nedenlerle genç yaşlara doğru iniyor. Kadınlarda sık görülen rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserinin toplamından daha fazla meme kanseri. Hal böyle olunca, bu konuda daha çok bilinçlenmek gerekiyor.
Yaşam biçimi, genetik faktörler… Neden sorusunun cevabı var mı?
Bilimsel olarak hem var hem yok. Meme kanserine yol açan bazı nedenler biliniyor; ailesel geçiş, sigara, yaşam biçimi, beslenme… Genetik geçişli olanlara baktığınızda, tüm meme kanserlerinin içinde yalnızca yüzde 10-15 oranında. Yani geriye kalan yaklaşık yüzde 85 kadın diğer nedenlerle meme kanseri oluyor. Ama o diğer nedenler yüzde yüz bilinmiyor. Yalnızca şunu biliyoruz; sağlıklı beslenme, iyi uyku, egzersiz gibi yaşamsal alışkanlıklar meme kanseri riskini düşürüyor ama yok etmiyor!
Pembe İzler, kadınların hayatına nasıl dokunuyor? Derneğinizin danışanlarına sağladığı imkanlardan bahsedebilir misiniz?
Biz, kadınlara ya bilgi sağlayarak ya da bizzat yanında olarak hayatlarına dokunuyoruz. Derneğimiz çeşitli farkındalık çalışmalarıyla odaklandığımız meme ve jinekolojik kanserler alanında bilgi sağlıyor. Aynı zamanda destek de oluyor. 10. Yılımız, çok çalışmamız var ama bir örnek vermek gerekirse, rahim ağzı kanserine yol açan HPV farkındalığıyla ile ilgili önemli bir kampanya yaptık. Öncelikle ülkemizde rahim ağzı kanserinde yeterli farkındalık yok. Kadınlar hala rahim ile rahim ağzı kanseri arasında farkı bilmiyor. Smear testi yaptıranlara bile sorsanız bazılarının, tam olarak ne için yaptırdığı hakkında bilgileri yok. Bu yüzden farkındalığı artırmaya çalışıyoruz. Bu kampanyamızda mali gücü yetersiz ailelerin kız çocuklarına yönelik 1000 ücretsiz HPV aşısı da sağladık. Hem bilgi hem somut yararı olan bir kampanyaydı bu. Öte yandan hastalara yönelik pek çok faaliyetimiz var. Örneğin, Estee Lauder’in sponsor olduğu Pinkline isimli projemiz kapsamında, kanser hikayesi olan kadınlara, online ve ücretsiz olarak psikoterapi, beslenme ve cilt bakımı olmak üzere 3 farklı alanda destek veriyoruz. Geçen yıl 2000 kadın bu hizmetlerimizden yararlandı. Bu yıl hedefimiz 3 bin. Öte yandan Victoria’s Secret ile işbirliği yaparak, her yıl, meme kanseri tedavisi gereği memesi alınmış kadınlara yönelik özel, mastektomi sütyeni sağlıyoruz. Bu yıl, 300 kadın bu olanaktan yararlanacak. Pantene ile sürdürdüğümüz peruk bağışı kampanyamızda ise kemoterapi nedeniyle saçlarını kaybetmiş 2 bin 500’den fazla kadına peruk sağladık. Bağışçılarımızın destekleriyle sürdürdüğümüz, bunlar gibi pek çok projemiz var. Ayrıca, meme kanseri alanında çalışan uzmanlara yönelik çalışmalarımız da var.
Nasıl çalışmalar bunlar?
Biz, dernek olarak hastaların yaşadığı sorunlara tanık oluyor, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını biliyoruz. Dolayısıyla tanı ve tedavi sürecinde hasta açısından yaşanan sorunları dile getiriyor, bu sorunların çözümüne yönelik bu alanda çalışan uzmanlarla işbirliği yapıyoruz. Örneğin Türkiye’nin bilimsel alanda gurur kaynağı olan Uluslararası Breastanbul Konferansı’nın düzenleme komitesinde çalışıyoruz. Meme kanseri alanında çalışan uzmanların katıldığı, 46 ülkeden 1000 katılımcısıyla dikkat çeken bu konferansta biz de çeşitli oturumlar düzenliyoruz. Bu yıl, ‘palyatif bakımı’ı hasta gözüyle ele aldık örneğin. Hayata veda edecek hastaların hakları neler, ne tip sorunlar yaşanıyor gibi sorulara tıbbi, psikolojik ve sosyal açıdan ışık tuttuk. Ayrıca tedavi sürecinin bir parçası olan ama hep de büyük resmin dışında düşünülen hasta yakınlarının sorunlarını ele alan ‘Hasta Yakını Yalnızlığı’ isimli bir başka oturum da düzenledik. Burada temel amaç, uzmanlara ‘hastalar ve yakınları bunları yaşıyor’u anlatmak, hatırlatmak, tedavi yaklaşımlarında bu bilgiler doğrultusunda varsa eksiklerin giderilmesi gerektiğini vurgulamaktı. Zira kanser tedavisi uzun bir yolculuk, bu yolculuğu sürdürenlerin pek çok sorunu var. Bu sorunları bilimle el ele vererek aşabiliriz.
Meme kanserine karşı zafer kazanmış biri olarak kadınlara neler önerirsiniz?
Zafer demeyelim, zira bizler, bir savaş vermiyoruz kanserle. Evet, onunla mücadele ediyoruz, o bizim sağlığımızı tehdit ediyor, biz onu hayatımızdan çıkarmaya çalışıyoruz. Gördüğümüz tedaviyle o, geri adım atıyor, biz evriliyoruz. Şöyle ki, sağlık açısından daha dikkatli oluyoruz, ama içimizde o korkunun kırıntıları kalıyor. Fakat benim kadın arkadaşlarıma söylemek istediğim bir şey var; kanser, tek başınıza yaşayacağınız bir durum değil. Destek almanız lazım ve destek istemekten çekinmeyin. Bu süreçte hayatınıza yeni insanlar, yeni duygular girecek. Doktorunuz olacak, ilacınız olacak ama yanınızda sevdikleriniz, sizinle birlikte yürüyen insanlar da olacak. Bu mücadeleyi verirken gardınız düşebilir, kendinizi dipte hissedebilirsiniz, ama hepsi geçecek. Zorlu bir yolda yürüyeceksiniz ama güzel günler de gelecek. Benim hikayemde bu duyguların hepsi var. Tedavim sonrası ben, başka hikaye kahramanlarıyla yol arkadaşlığı yapmalıyım dedim ve 10 yıldır bu dernekte çalışıyorum. Kız kardeşim dediğim başka hastaların hayatına dokunmaya, yarar sağlamaya çalışıyoruz hep birlikte. Sizler de bu sürecin geçici olduğunu düşünün ve sonrasında bir kız kardeşinizin elini tutmak için çabalayın. İnanın bu duygu, insana çok iyi geliyor!