Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Hit şarkıcı “The Weeknd artık bana meydan okumuyor, o rolü tamamladım. Ama müzikten asla vazgeçemem” diyor.
Gerçek adıyla Abel Tesfaye olarak bilinen Kanadalı şarkıcı, söz yazarı ve prodüktör The Weeknd, 2010'ların başında müzik dünyasına House of Balloons adlı mixtape’i ile giriş yaptı ve hızla popülerlik kazandı. Kendine özgü vokal tarzı, karanlık ve melankolik şarkı sözleriyle dikkat çekti. 2015'te yayımladığı Beauty Behind the Madness albümüyle büyük bir çıkış yaptı ve Can't Feel My Face gibi hitlerle global çapta tanınan bir yıldız haline geldi. Blinding Lights adlı şarkısı, Spotify'da tüm zamanların en çok dinlenen parçası oldu. The Weeknd, kariyeri boyunca birçok prestijli ödül kazandı. Bunlar arasında 4 Grammy Ödülü yer alıyor. 2016'da Can't Feel My Face ile En İyi R&B Performansı ödülünü kazandı. Ayrıca 2021'de Blinding Lights ile En İyi Melodik Rap Performansı ödülünü kazandı.
Şimdi ise müzik dünyasının en büyük isimlerinden biri olan şarkıcı, sahne kariyerini sonlandırma düşüncesiyle gündeme geldi. 3 Eylül 2022’de SoFi Stadyumu’nda verdiği konser sırasında, sesini kaybetti. Bu talihsiz olay, sanatçının fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerine yaptığı derin düşünceleri tetikledi. Artık sıradan bir durum haline gelen sahne kazaları ve zorlayıcı durumlar, bu kez ona bir dönüm noktasının işaretini verdi.
Yıldız, 2020’de başlayan ve 2022’deki Dawn FM albümüyle devam eden After Hours serisini tamamlayarak, Hurry Up Tomorrow adlı yeni albümünü ve bir film projesini duyurdu. Bu iki proje The Weeknd’in içsel yolculuğuna ve bu süreçte yaşadığı deneyimlere odaklanıyor. Projeler, The Weeknd'in kişisel krizini, sahne arkasındaki dünyasına dair derin bir öz-farkındalıkla harmanlıyor. Albüm ve film bir karakterin karanlık bir içsel yolculuğunu anlatırken, aynı zamanda sanatçının yaşadığı zorluklarla başa çıkma sürecini yansıtıyor.
Tesfaye, albüm ve film üzerinde çalışırken, bu dönemin ona birçok ders verdiğini, özellikle de sesini kaybettiği o tarihi anın ardından, müziğe ve hayata bakış açısının değiştiğini belirtiyor. Verdiği bir röportajda “Her şeyin değişebileceği bir anın içine girdim” diyor. Bu büyük kriz, onun hayatındaki önemli anımsamaları ve duygusal süreçleri sanatsal bir ifade şekline dönüştürüyor.
Albümde, The Weeknd'in daha önce keşfetmediği bazı müzik türlerine de yer veriliyor. Klasik R&B, pop, akustik gitar, hızlı tempolu ritmler ve bir final şarkısı, albümün çok yönlülüğünü sergiliyor. Giorgio Moroder gibi efsanevi bir isim de albümde yer alıyor ve onun etkisi, albümdeki dramatik yapıyı güçlendiriyor. Moroder’in katkıları, özellikle albümün operatik havasını ve dramatik yapısını ortaya çıkarıyor. Yeni albümdeki farklı türler, albümün dramatik havasını güçlendiriyor.
Albümün yanı sıra The Weeknd'in kişisel gelişimi ve sanatına dair yaptığı bu içsel analiz, Hurry UpTomorrow filminde de görülüyor. Film, psikolojik gerilim türünde olurken ünlü oyuncular Jenna Ortega ve Barry Keoghan ile birlikte çekiliyor. Tesfaye'nin yazdığı senaryoyu Trey Edward Shults yönetiyor. Film, albümün temalarını derinlemesine işliyor ve ünlü olmanın getirdiği psikolojik etkilerle ilgili bir karakteri konu alıyor.
Ayrıca, The Weeknd karakterinin kariyerinde artık bir noktada aşılması gereken bir seviyeye geldiğini hissediyor. Yine verdiği bir demeçte “The Weeknd artık bana meydan okumuyor, o rolü tamamladım. Ama müzikten asla vazgeçemem” diyor. Bu açıklamaları, onun müzikle olan ilişkisinin evriminde önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor. 35 yaşındaki sanatçı, The Weeknd olarak daha fazla onu heyecanlandıracak bir şeyler bulamadığını ve bu persona ile her şeyi başardığını söylüyor. Bu nedenle, bu karakteri bir kenara bırakıp yeni bir yaratıcı yola çıkmayı düşünüyor. Ancak bu, müzik yapmaktan tamamen vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Müzik yapmak, onun için vazgeçilmez bir tutku ama farklı bir meydan okuma arayışında.
The Weeknd'in müzik kariyerinde geldiği nokta, onun en büyük zorluklarla yüzleşip bunları bir sanat eserine dönüştürme kabiliyetini pekiştirdi. Yine de bir dönem sona eriyor olabilir. Ancak bu sona yaklaşan bir ayrılma değil, daha çok bir yeniden doğuş ve yeni bir kimlik arayışının başlangıcı gibi görünüyor.