Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Modası asla geçmeyecek klasik parçalara yatırım yapmanın günümüz moda manifestosundaki yeri…
Moda trendleri gelip geçer, ancak zamana meydan okuyan, nesilleri zahmetsizce aşan ve sonsuza dek gardıroplarda yer almayı başaran bazı temel parçalar hep bizimledir... Hiç eskimeyen, onlarca yıl önce olduğu gibi bugün de geçerliliğini koruyan bu moda klasikleri hepimizin gardırobunun demirbaşı niteliğindedir. Değişen zamanın etkisine ve trendlere meydan okuyan bu ikonik parçalara yakından baktığımızda zamansız olmalarının sebeplerini çok daha iyi kavrayabiliriz.
Zamansız kapsül bir gardırobun temel parçalarından biri, beyaz gömlektir. Kaliteli kumaştan yapılmış, kusursuz kesimli bir gömlek, zamansız zarafetin simgesidir. İster resmi bir görünüm için özel dikilmiş pantolonla ister gündelik bir jean’le eşleştirilsin, bu çok yönlü parçanın her zaman incelik ve şıklık vadettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Temiz çizgileri ve nötr rengi hem erkekler hem de kadınlar için beyaz gömleği gardıropların vazgeçilmezi haline getirir ve sadeliğin kalıcılığın nihai biçimi olduğunu kanıtlar. Geçmişi sade zarafetin sembolü olarak ortaya çıktığı 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan beyaz gömlek toplumsal sınırları ve moda çağlarını kusursuz bir şekilde aşmıştır.
Modanın mihenktaşı diyebileceğimiz bir diğer ürün, “küçük siyah elbise”. Yaratıcısı Coco Chanel’in dediği gibi: “Bir elbisede iki nitelik olmalı: şık ve muhteşem.” İşte küçük siyah elbise bu felsefenin somut örneği. Audrey Hepburn’ün Breakfast at Tiffany’s filmindeki ikonik Givenchy elbisesinden modada yeniden yorumlamalara kadar bu giysi 1920’lerden bu yana şık tarzın simgesi olmayı başardı. Zira siyah bir elbiseyi kalıcı kılan şey, sayısız duruma sorunsuz bir şekilde uyum sağlama yeteneğidir. Kokteyl partilerinden resmi etkinliklere kadar farklı mekanlar arasında zahmetsizce geçiş yapar ve her zaman abartısız bir şıklık sunar. Kısa süreli trendlerin hakim olduğu bir dünyada “küçük siyah elbise”, sürekli gelişen stil ortamında bir dayanak noktası olmaya devam ediyor; gerçek zarafetin sınır tanımadığını ve kendisi gibi sadece yeni modanın geçişiyle daha da rafine hale geldiğini kanıtlıyor.
Zamansız bir gardıropta olmazsa olmaz bir diğer ürün, başlangıçta askeri kullanım için tasarlanan trençkotlar. İster bir iş toplantısında takım elbisenin üzerine giyilsin ister jean pantolon ve kazak üzerine atılsın, trençkotlar her kıyafete sofistike bir hava katar. Kökeni, İngiliz ve Fransız subaylarının soğuk hava koşullarına dayanıklı giysiler giydiği Birinci Dünya Savaşı’na kadar uzanır; dolayısıyla adını da buradan alır. Ancak trençkotun askeri alandan çıkıp lüks moda dünyasına adım atması savaş sonrasında gerçekleşmiştir. İkonik modaevleri -özellikle de Burberry- trençkotu sivil gardırobun vazgeçilmezi olarak popülerleştirmede önemli bir rol oynadı diyebiliriz. Kruvaze tasarımı, omuz apoletleri ve kemerli beliyle öne çıkan trençkot moda dünyasında zahmetsizce şık bir estetiğin sembolü oldu. Çoğunlukla camel, haki ve bej tonlarının ağır bastığı nötr renk paleti, zamansız çekiciliğine katkıda bulunarak çok çeşitli kombinleri kusursuz bir şekilde tamamlamasını sağlıyor. Trençkot, dayanıklı tasarımı ve faydacı kökleriyle miras ile modernliğin mükemmel birleşimini temsil ediyor ve hem stil hem de fonksiyonelliğin kalıcı simgesi olmaya daha uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor.
Benzer geçmişe sahip diğer bir klasik, deri ceket. İsyankarlığın ve zamansız tarzın simgesi olan siyah deri ceket, onlarca yıldır zarafetin ve gençliğin coşkusunun sembolü olarak varlığını sürdürüyor. Kökleri havacıların ve askeri personelin hem stil hem de işlevsellik için deri pilot ceketleri giydiği 1900’lerin başlarına kadar uzanıyor. Zamanla deri ceket kokpitten beyazperdeye geçiş yaptı ve The Wild One’da Marlon Brando ve Rebel Without a Cause’da James Dean gibi Hollywood efsaneleri tarafından ölümsüzleştirildi. Deri ceketin çekiciliği aynı zamanda cinsiyet ve yaş sınırlarını aşma yeteneğinde yatıyor. Genellikle asimetrik fermuarlar, yakalar ve kapitone ayrıntılarla karakterize edilen kendine özgü silueti zamansız bir stile sofistike bir hava katıyor. Özellikle siyah deri ceket, geleneklere meydan okuyan ve bireyselliği kucaklayan bir tutumu yansıtarak asi bir ruhla eş anlamlı hale geldi. Öte yandan rock’n’roll ve motosiklet kültürüyle de ilişkilendirebiliriz deri ceketi. 1950’li ve 60’lı yılların alt kültür hareketlerinden yüksek modayla kusursuz entegrasyonuna kadar kendine özgü cool havasını kaybetmeden gelişti. Beyaz bir tişört ve jean pantolonla eşleştirildiğinde veya küçük siyah elbisenin üzerine atıldığında, her türlü kombini zahmetsizce yükseltir ve soğukkanlı bir şıklık katıyor. Dayanıklı doğasının bir kanıtı olarak, bakımlı bir deri ceket, zamana meydan okuyan ve on yıllar boyunca geçerliliğini koruyan bir gardırop arkadaşı olarak farklı tarzdaki kişiliklerle kusursuz bir şekilde bütünleşen çok yönlü bir giysi olmaya devam ediyor. İkonik statüsü sezonluk trendlerin ötesine geçiyor ve onu nesiller boyu moda tutkunlarını büyülemeye devam eden daimi bir favori haline getiriyor. Podyumları, şehir sokaklarını ve beyazperdeyi süsleyen deri ceket sadece zamanın sınırlarına meydan okumakla kalmayıp aynı zamanda kendini ifade etme ve bireysellik için bir kanal görevi görerek daha uzun yıllar moda sahnesinin nabzını tutacak gibi duruyor.
Modada zamansız zarafet denince jean’den bahsetmeden olmaz. Şıklığın yenilmez gücü olan klasik mavi jean pantolonlar, stilin demokratik ruhunun kalıcı bir kanıtı olarak gösterilebilir. 19. yüzyılda madenciler için iş kıyafeti olarak faydacı köklerden doğan pantolon, mütevazı kökenlerini aşarak isyanın, rahatlığın ve zamansız stilin küresel sembolü oldu. Dayanıklılığı ve çok yönlülüğü ile mükemmel denim kumaşı, kültürel manzarayı şekillendirmede önemli bir rol oynadı. Klasik blue jean’lerin cazibesi sadece rahatlıklarında değil, aynı zamanda bukalemun gibi çeşitli tarz anlatılarına uyum sağlama yeteneklerinde yatıyor. 1950’lerin James Dean gibi ikonlarının örneklediği asi ruhundan 1990’ların rahat gündelik giyimine kadar onlarca yıldır bireysel stil denince kendini ifade etmenin pratik bir yolu olarak görüldü mavi jean. Bugün kesim çeşitliliği (düz, mom kesim, dar kesim ve daha fazlası), her vücut tipine ve kişisel tarz tercihine uygun bir jean pantolonun bulunmasını sağlar. Dahası, mavi jean pantolonun kolay erişilebilir olması, kültürel ve sosyo-ekonomik sınırları aşarak onu küresel bir moda dengeleyici haline getiriyor. Bazen gündelik bir tişört ve spor ayakkabıyla bazen daha gösterişli bir görünüm için blazer’le eşleştirilen mavi jean konfor ve stil arasındaki çizgiyi zahmetsizce aşarak evrensel bir moda dili yaratıyor.
Kış gardırobunun vazgeçilmezi balıkçı yaka kazak ise sıcaklığı ve stili zahmetsizce birleştirerek zamansız gardıroplarda yerini alan bir diğer klasik. 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan bu parça için klasik zarafetin sembolü diyebiliriz. Rahat, yüksek boyunlu tasarım yalnızca fiziksel sıcaklık sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda hoş bir siluet sunuyor. Çok yönlü ve uyarlanabilir balıkçı yaka, gündelik kullanımdan resmi ortamlara sorunsuz bir şekilde geçiş yapıyor. Modern modadaki yeniden dirilişi, tasarımcıların dokular, desenler ve renklerle deneyler yapmasına neden oluyor. Balıkçı yaka kazakları rahat bir hafta sonu için jean pantolonla eşleştirebilir, gösterişli bir ofis görünümü için bir blazer'ın içinde kullanabilirsiniz.