Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Vintage Chanel’ler, yaşını başını almış Cartier saatler, zamana meydan okuyan Levi’s jean’ler... The Millennial Decorator Instagram sayfası ile ikinci el satış platformu TMD’nin kurucusu Julia Rabinowitsch ile vintage parçalar biriktirmenin felsefesini konuştuk.
Pandeminin dünyalıları evlere kapattığı 2020 yazı... Şirket küçülmeleri furyasından payını alan bir milenyumlu, keyifsiz günlere biraz görsellik katmanın peşinde. Evindeki sevdiği objelerin, vintage ayakkabı koleksiyonundan parçaların, gardırobundaki favori tasarımların, banyosundaki ürünlerin fotoğraflarını Instagram sayfasında paylaşmaya başlıyor. @themillennialdecorator takipçileri günden güne artarken, TMD geliyor: Milenyum kızı Julia Rabinowitsch’in vintage satış platformu. Yıl 2025: Instagram sayfası 112 bin takipçiye ulaşmış. TMD müdavimleri arasında Matilda Djerf gibi isimler var.
Julia Rabinowitsch. Fotoğraf: Andie Jane
2020 yazıydı ve herkes evlere kapanmıştı. Bense yeni işten çıkarılmıştım ve yaratıcı bir çıkış noktası arayışındaydım. Böylece TMD doğdu. Birkaç yıldır teknoloji, moda ve konaklama sektörlerinin kesişiminde çalışıyordum, ama bunun beni tam anlamıyla tatmin ettiğini söyleyemem. Moda dünyasında yaşamayı hayal ediyordum, ama bunun nasıl, ne şekilde olacağını bilmiyordum. TMD aslında bir milenyumlu olarak kendi evimi vintage odaklı bir şekilde nasıl dekore ettiğimi paylaşmak istememle başladı. TMD’yi bir marka olarak paylaşmaya niyetlenmemiştim, yani bugün bulunduğumuz noktaya tamamen organik bir şekilde geldik. Ne yolculuktu ama! Dünyanın dört bir yanından vintage −ve çağdaş− parçaların bir araya geldiği, 100 bini aşkın kadından oluşan harika bir topluluğum var. Chanel, Cartier gibi markalarla işbirliği yapmanın ayrıcalığını yaşıyorum ve bu işbirlikleri de tamamen doğal bir süreçle başladı. Bir yandan koleksiyonuma vintage parçalar eklerken, bahsettiğim markalara içeriklerimde düzenli bir şekilde yer veriyordum.
İsim, evimi bir milenyumlunun bütçesiyle vintage odaklı bir şekilde nasıl dekore ettiğimi göstermek istememden geliyor. Bugünse topluluğumda her yaştan insan var. Z kuşağından baby boomer’lara geniş bir yaş aralığımız var. Artık isimde geçen millennial kelimesinden çok TMD’de hissedilen topluluk ruhu insanları bir arada tutuyor bence. Kimsenin yaş nedeniyle bu topluluğun bir parçası olamayacağını hissetmesini istemem.
Fotoğraf: @themillennialdecorator
Elbette öyle olmadı. 14 Şubat’ta işten çıkarılmamla sıkıntılı bir süreç başladı. Hiç birikimim yoktu ve yedi ay boyunca işsizlik maaşı aldım. Sonrasında yeni bir iş buldum ve bir yandan da TMD’yi geliştirmeye başladım. TMD’nin büyümesinde işbirliklerinin ve influencer’ların payı büyük. Ama şunu da söylemem gerekir; bu destekler hesabı açtıktan yaklaşık iki yıl sonra, vintage ayakkabı koleksiyonunu piyasaya sürmemle gelmeye başladı. İşlerin hızla değiştiği dönem buydu işte. Motivasyonum yüksekti; başarmak ve ayakta kalmak için güçlü bir istek duyuyordum. 16 yaşımdan beri kendimi finanse ediyorum. Üniversite eğitimimi de burslar, mali destekler ve sıkı bir çalışma düzeniyle tamamladım. Tutkulu biriyim ve bugünlerde bu tutkuyu gerçekten beni yansıtan, insanların sevip kendine yakın hissettikleri bir işe aktarabildiğim için tarifsiz bir minnettarlık duyuyorum.
Kendimi marka ve influencer kesişiminde konumlandırıyor ve sayfamı güçlü kılanın da bu olduğunu düşünüyorum. Yüzümü hiç göstermiyorum; odak tamamen ürünler, görseller, kürasyon ve en sevdiğim objeler üzerine kurulu. Bu yaklaşım insanlara kendini güvende hissettiriyor. Sayfamın odağı vücudumu, dış görünüşümü ya da kıyafetlerin üzerimde nasıl durduğunu paylaşmak değil −bunda yanlış bir şey yok elbette−; kendimi buna yakın hissetmiyorum. Ürünleri ve tarzımı kendim üzerinden değil yaratıcı görseller ve düz çekimler aracılığıyla paylaşmak daha çok hoşuma gidiyor. Görsellerim ve yaratıcı içeriklerim birçok kişiye ulaştı hatta bazıları viral oldu.
Tam zamanlı olarak TMD üzerinde çalışmaya karar vermek heyecan verici ama bir yandan da göz korkutan bir adımdı. Öyle olmaya da devam ediyor. TMD benim dünyam ve yaratıcı sürecimi, kürasyonlarımı, keşiflerimi paylaşarak aslında savunmasız bir alana giriyorum. Korku ve kaygı hissettiğim anlar hep olacak anlayacağınız. İnsanların yaptığım işi ne kadar sevdiğini görmek ve harika iş ortaklarıyla çalışmak tutkumu canlı tutuyor neyse ki. Kendi işini başlatmak isteyenlere hep söylediğim iki şey var: Başlayın; başlamak için erken ya da geç değil. Bazen üzerine çok düşünmeden harekete geçmek beraberinde beklenmedik güzel sonuçlar getirebilir. İkincisi; insanlar samimiyetsizliği yakalar. Bir işe sadece başlamak için başlarsanız o iş sizin için anlamlı olmayacaktır. Sahiden tutkuyla bağlandığınız bir alanda işe koyulun; sizi o tutku ileri taşıyacak.
Fotoğraf: @themillennialdecorator
Büyürken sahip olduğum tek tutku, tek başarı yaratıcılığımdı. Potansiyelimi gören ve köreltmek yerine besleyen ebeveynlerim olduğu için şanslıydım. Okulda çok başarılı olamasam da yaratıcılığım ve sanatsal yönüm hep güçlüydü. Bence insanlar tamamen kendime has bir estetikle küratörlük yaptığım için görsellerime ilgi duyuyor. En basit gündelik objeyi, mesela bir tokayı bile kendi gözümle, farklı bir perspektiften sunuyorum.
Elbette! Carolyn Bessette-Kennedy, Elsa Peretti gibi isimler koleksiyonlarıma ilham verdi. Ama stil ve kürasyon anlayışım çoğunlukla içimden geliyor.
Hikaye anlatma tarzım stil, kürasyon ve ilhamın eşsiz bir karışımı. İster bir çift ayakkabı, ister bir saat... Cansız objelere bir dünya ve hikaye kazandırmayı seviyorum. Sanırım bu birçok kişide karşılık buldu; izleyici o objeyi kendine ait bir hikayenin içinde hayal edebiliyor. Kürasyonlarımın büyük kısmı bir hikayeden, bir duygudan ya da CBK gibi ilham aldığım bir mizansenden besleniyor.
Fotoğraf: @themillennialdecorator
Hem milenyum hem de Z kuşağı vintage endüstrisinin milyar dolarlık bir sektöre dönüşmesinde büyük bir rol oynuyor. Sürdürülebilirlik ve vintage’a ilginin benim kuşağım da dahil olmak üzere genç nesillerde giderek arttığını görmek harika. Sırf bu ilgi etrafında şekillenen ve yüksek bütçeli hızlı moda kampanyalarına kıyasla çok daha başarılı olan markalar var. Coach, Gucci gibi lüks markaların sürdürülebilirlik stratejilerine vintage’ı dahil etmeleri de bu kültürün geleceği için oldukça umut verici.
Benim vintage alışveriş yolculuğum 20’li yaşlarımın başında başladı. Hızlı moda markalarından alışveriş yapmaktan ve birkaç ay içinde yıpranan kıyafetlere para harcamaktan sıkılmıştım. Gardırobumu zamansız parçalarla dönüştürmeye karar verdim ve bunun cevabını vintage’da buldum. Ralph Lauren gömlekler, kemerler, vintage Levi’s’lar... Bunlar benim için zamansız ve uzun yıllar boyunca keyifle kullanacağım yatırımlık parçalar.
Vintage’ın değeri ve bu alana duyulan büyük ilgi yıllardır artıyor ve bence bu yükselişin temelleri Girlboss’un yaratıcısı Sophia Amoruso gibi bazı kilit isimler tarafından atıldı zaten. Sonrasında sürdürülebilirliğe duyulan ilginin artmasıyla da ivme kazandı. Hatta TMD’yi kurduğum ilk zamanlardan bugüne kadar, ikinci el ürün fiyatlarının kayda değer şekilde yükseldiğini gözlemledim. Dünyanın dört bir yanındaki tedarikçilerle çalışıyorum ve bu süreci “kedi sürüsü gütmek” olarak tanımlıyorum çünkü her yerden parça topluyorum.