Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Geçmişten günümüze moda dünyasında gerçekleşen 3 önemli etik gelişmeyi mercek altına aldık.
Geçmişten günümüze moda dünyasında gerçekleşen 3 önemli etik gelişmeyi mercek altına aldık.
Kürk Sorunu
Dünyada sahte versiyonunun daha çekici olduğu tek bir şey var: Kürk.
Kürkün nasıl üretildiği konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan, hatta durumun vahşetini ve zalimliğini hafife alan tüketiciler, yıllarca kürk giyerek bu sektörün büyümesine katkıda bulundu. Jackie Kennedy'nin bir zamanlar ikonik olan leopar kürkünün o sırada bir talep patlamasına neden olduğunu ve bu talepleri karşılamak için 250.000'den fazla leoparın öldürüldüğünü biliyor muydunuz?
Kürk karşıtı videoların sosyal medyada viral hale gelmesiyle birlikte insanların dikkati bu konuda toplanmaya başladı ve büyük bir farkındalık yaratıldı. Yıllardır kürk üretimine ve kullanımına en çok karşı çıkan ve bu konuda birçok araştırma yapan kurum PETA'nın (People for the Ethical Treatment of Animals) yayınladığı videolar insanları adeta şoke etti. ‘Kürk Endüstrisinin Görmenizi İstemediği Video’ metniyle yayınlanan ve kürk çiftliklerinde hayvanlara yapılan işkenceyi gözler önüne seren videonun, kitlelerin bu konuda bilinçlenmesinde en faydalı tetikleyicilerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu konu son yıllarda sosyal medyada oldukça yayıldı. Kürkleri için ölen ve öldürülen hayvanların videoları oldukça rahatsız ediciydi ama karşılığını verdiler. Bazen harekete geçmek için rahatsız olmanız gerekir.
Kürk hakkında küresel farkındalık başladığında, gözler doğal olarak moda dünyasına çevrildi. Yıllardır tasarımlarında gerçek kürke yer veren dünyaca ünlü markalar, bu alışkanlıktan vazgeçmeleri gerektiğini anladı. İngiliz Moda Konseyinin 2018 yılında, Londra Moda Haftası'nda bir daha kürk kullanılmayacağını ve malzeme seçimi & tedarik zinciri konusunda tasarımcıları etik seçimler yapmaları için destekleyeceğini açıklamasının büyük yankı uyandırdığı söylenebilir. 2018 yılı civarından sonra Gucci, Tom Ford, Coach, Burberry, Chanel ve Micheal Kors gibi birçok marka gerçek kürke hayır dedi ve sahte kürke yöneldi. "Kürk? Ben bu işin dışındayım. Moda yapmak için hayvanları öldürmek istemiyorum. Bu doğru gelmiyor." diyen Donatella Versace’yi, Marco Bizzarri (Gucci CEO'su): "Günümüzde kürk kullanmanın hala modern olduğunu düşünüyor musunuz? Hala modern olduğunu düşünmüyorum ve bu yüzden bunu yapmamaya karar verdik.” diyerek takip etti. Aynı zamanda Kürk karşıtı duruşu çok eskilere dayanan; Tommy Hilfiger, Armani ve Ralph Lauren gibi markalar da var. Bu alanın önde gelen isimlerinden biri de çevreci marka imajı ve etik anlayışıyla tanınan Stella McCartney. 2020 yılında Stella McCartney, ses getiren şu açıklamada bulundu: “Stella McCartney olarak koleksiyonlarımızda asla; deri, tüy, ve kürk kullanmadık. Hayvanların moda uğruna ölmesi gerektiğine inanmıyoruz. Son birkaç yılda sayısız markanın, tasarımcının, önde gelen büyük mağazaların, eyaletlerin ve ülkelerin kürk endüstrisinin bariz zulmüne uyandığını ve koleksiyonlarında & mağazalarında kürk kullanmayı bıraktığını görmek inanılmaz.” Büyük ilgi görmüş olan ‘Our Time Has Come’ da, Stella McCartney’nin ilgi gören kürk karşıtı kampanyalarından.
(2020'deki Paris Moda Haftası sırasında Stella McCartney, podyumunda kürk karşıtı protestolar düzenledi.)
Tüm bu gelişmelere rağmen kürk sektörünün halen 40 milyonun üzerinde bir değere sahip olması şaşırtıcı bir gerçek. Ama en azından içimizi rahatlatan bir gelişme var: Suni kürk sektörü, son yıllarda moda sektörünün ve tüketicilerinin bilinçlenmesiyle doğru orantılı olarak büyük bir gelişme gösterdi. Verified Market Research’ün raporuna göre 2028 yılına kadar istikrarlı bir artış bekleniyor. Zaman geçtikçe gerçek kürk talebinin kademeli olarak azalacağına inanıyoruz. Birçok kişinin, suni kürkün ucuz ve kalitesiz göründüğünü söylediğini duymuşsunuzdur, ancak bu artık geçerli bir görüş değil. Çoğu lüks moda markasının gerçek kürkten vazgeçip imitasyon kürke yönelmesiyle bu alanda büyük ilerleme kaydedildi ve çok gösterişli & kaliteli görünen imitasyon kürk örneklerini defilelerde görmeye başladık. Hailey Baldwin, Paris Moda Haftasında Saint Laurent'in 2022 Sonbahar/Kış defilesinde gördüğümüz uzun ve çarpıcı kürkü giydi ve birçok kişinin beğenisini kazandı. Unutmayalım ki moda dünyasında her şeyin yeri doldurulabilir!
Saint Laurent 2022 Sonbahar/Kış – Hailey Baldwin
Sürdürülebilirlik
Hızlı modanın yavaşlatılması gerektiği geç de olsa fark edildi. Moda endüstrisi, dünyadaki karbon emisyonlarının %5'ini ve su kirliliğinin %20'sini oluşturan, çevreyi en çok kirleten ikinci endüstridir. Yani modada sürdürülebilirlik adına harekete geçmenin tam zamanıydı. Son yıllarda oldukça popüler olan "sürdürülebilir moda" sözünü birçoğunuz duymuşsunuzdur. Bu söz birçok yerde karşımıza çıksa da tam olarak anlaşılamayabiliyor. Çevrecilik, geri dönüşüm ve dayanıklılık gibi kavramları aynı çatı altında toplayan sürdürülebilirlik kavramının doğru uygulanabilmesi için öncelikle anlamının tam olarak anlaşılması gerekiyor. Design Research'ün Marketing Türkiye için tüketiciler üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları oldukça şaşırtıcı. “Sürdürülebilir moda nedir?” diye sorulduğunda, insanların yalnızca %12'si doğru veya yakın cevaplar verebildi ve %50'si hiçbir fikri olmadığını söyledi.
Sürdürülebilir moda; çevre dostu yollarla tasarlanan, üretilen, dağıtılan ve kullanılan giysiler anlamına gelir. Hızlı modaysa; her sezon müşteri için yeni modeller tasarlamak, üretmek, satmak ve çağın hızla değişen moda trendlerine ayak uyduran her şeydir. H&M ve Zara gibi markalar, lüks moda markalarının tasarımlarının benzerlerini yapıp çok daha ucuza satmaya başlayınca “hızlı moda” akımı dünyaya hızla yayılmaya başladı (iyi ve pahalı bir tasarım yapmak aylarca sürebiliyor). Hızlı ve çok sayıda kıyafet, çok fazla su tüketimi ve karbon salınımı anlamına gelir. Bilmeyenler için: Bir giysinin üretiminde ortalama 3.000 litre su tüketiliyor. Hal böyle olunca da markalar sınırlı üretime ve malzemede seçiciliğe yönelmeye başladılar. Ürünlerinde geri dönüştürülebilir malzeme kullandığını belirten markaların sayısı artarken, ‘Eski kıyafetlerini getir yenisini al’ tarzı kampanyaların da yaygınlaşmaya başladığını görüyoruz.
Moda dünyasında sürdürülebilirlik adına en güçlü ve ses getiren adımlardan biri “Moda Paktı” oldu diyebiliriz. Fashion Pact, tedarikçiler ve distribütörler de dahil olmak üzere moda endüstrisindeki şirketlerin küresel bir koalisyonudur. 2019 yılında Biarritz'deki G7 zirvesinde başlatılan Pakt, sadece bir yılda 14 ülke ve 71 şirkete ulaştı. 2022'de 75 imzacının bulunduğu anlaşmanın 3 ana hedefi var: küresel ısınmayı durdurmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek ve okyanusları korumak. Anlaşmanın imzalanmasının ardından hızla aksiyon alındı ve küresel farkındalık arttırıldı. Daniella Vega (Selfridges’in sürdürülebilirlik direktörü) konuyla ilgili bir açıklama yaptı ve şunları söyledi: “Fashion Pact tarihi bir andı, gezegenimizin karşı karşıya olduğu çevresel krizle mücadelede kolektif rolümüzü ve işbirliğinin gücünü fark ettik.” diyerek bireysel değil, kolektif olarak çok daha güçlü olmanın mümkün olduğunu vurguladı. Giorgina Waltier (H&M’in Sürdürülebilirlik Müdürü) ayrıca şunları söyledi: “Son 12 ila 18 ayda insanların sürdürülebilirlik ve modaya yönelik tutumlarında kesinlikle önemli bir değişiklik oldu, bu konuda tüketicilerden kesin bir talep var. Markalardan daha fazla eylem ve daha fazla şeffaflık bekliyorlar.”
G7-Fashion Pact
Tabii ki, bu anlaşma sürdürülebilir modayı sağlamaya yönelik tek girişim değildi. Gucci, 2019 yılında karbon nötr olmak için tedarik zincirinden çıkaramadıkları emisyonların bedelini ödeyeceklerini, tedarik zincirindeki emisyonları sıfıra indirmek için ellerinden geleni yapacaklarını ve sonrasındaysa 1 yıl içerisinde 46.000-ton karbonu azalttıklarını açıkladı. Gabriela Hearst, biyolojik olarak parçalanabilen TIPA ambalajı kullanmaya başladı. 2019 yılında Vogue'a konuşan Carlo Mazzi (Prada Group'un yönetim kurulu başkanı), 5-6 yıl önce sürdürülebilirlik alanında çalışmaya başladıklarını ancak son yıllarda İtalya'da 3 yeşil fabrikaya ve enerji verimliliği projelerine de yatırım yaptıklarını söyledi. Sürdürülebilirliğin ve doğal kaynakların bilinçli kullanımının bir yaşam biçimi olduğunu söyleyen Stella McCartney, markasının yaratılmasından bu yana tüm koleksiyonlarının %100 çevre dostu malzemelerden oluştuğunu söyledi. Max Mara, geliştirdikleri CameLuxe teknolojisiyle kıyafet atıklarını yeni tasarımlarda astar olarak kullanılabilecek bir malzemeye dönüştürüyor. (Bunu ilk kez Max Mara'nın 2020 İlkbahar/Yaz koleksiyonunun 11 görünümünde gördük) Bunun gibi daha birçok örnek var ve sürdürülebilirlik konusunda neredeyse hiçbir adım atmayan bir lüks moda markasının olmadığını söyleyebiliriz. Ancak bu markalar “tamamen” sürdürülebilir mi? Belki değil, ama bu yolda ilerlemeye çalıştıklarını görmek cesaret verici.
Etik ve sınırlı üretimle elde edilebileceğiniz, sürdürülebilir moda adına bireysel olarak yapılabilecek pek çok şey var. Eski kıyafetleri bağışlamak, ikinci el kıyafet kullanmak, kıyafet yapımında kullanılan malzemelerin geri dönüştürülebilir olmasına dikkat etmek, zamansız ürünler seçmek gibi şeyler yapılarak başlanabilir. Bence, kısaca: zamansız ve kaliteli olana yönelin, o an popüler olan her şeyi satın almak zorunda değilsiniz.
Max Mara-CameLuxe
Çeşitlilik
Moda herkes içinse, herkes moda sahnesinde temsil edilmelidir. Irkçılık, klişeler ve tekdüzelik... Her endüstride olduğu gibi moda endüstrisinde de doğrudan veya dolaylı olarak bunlara rastlanabiliyor. Vücut çeşitsizliği, moda endüstrisiyle ilgili, insanların en çok şikâyet ettiği konulardan biri oldu. Dünyada 38 beden ve üzeri giyen birçok kadın olmasına rağmen bu vücut tipinin defilelerde temsil edilmemesi, bu tepkinin sebeplerinden biriydi. Vücut çeşitliliği dediğimizde sadece kilo konusundan bahsetmiyoruz. Belirli ırklardan insanların kendilerine moda sektöründe daha az yer bulabilmesi gibi konuları da kapsıyor. Black Lives Matter protestolarından sonra moda endüstrisinin ırkçılık temelinde daha derinden sorgulandığını söylemek yanlış olmaz. Siyahi modellerin beyaz modellere kıyasla azlığı yıllardır açıkça fark edildi. Defilelerde sahne arkasında bile makyaj sanatçılarının siyahi modellere uygun fondöten getirmemesi, siyahi modellerin orijinal kıvırcık saçlarını kullanamaması, sürekli düz fön çektirmek zorunda kalmaları gibi sorunlar kulaktan kulağa dolaşıyordu.
Getty Images
Balmain ve Louis Vuitton gibi dev markalarla boy gösteren Olivier Rousteing ve Virgil Abloh gibi siyahi isimler, defilelerde ve moda dergilerinde boy gösteren Ashley Graham ve Paloma Elsesser gibi büyük beden modeller, uluslararası defilelerde (Yeezy ve Max Mara gibi) yer alan başörtülü model Halima Aden, 2010 yılından sonra yaşanan ve moda dünyasında köklü değişimlere kapı açan gelişmelerden bazılarıydı. Tom Ford'un başkanlığında kurulan CFDA (Council of American Designers), 2020 yılında moda endüstrisinde siyahilerin karşılaştığı sistematik ayrımcılık konusunda geniş kapsamlı bir araştırma yaptı ve ardından Afro-Amerikalılara moda sektöründe staj olanakları gibi konularda yardımcı oldu ve finansal destek sağladı. Bir diğer hareket ise Calvin Klein, Tommy Hilfiger, Brandon Maxwell gibi tasarımcıların ve dev kozmetik firmalarının katılımıyla ‘Black is Fashion’ konseyinin kurulması oldu. CFDA'nın yaptığı gibi siyahi çalışanların haklarını savunan kurum, ‘No Discrimination’ kampanyasına moda endüstrisindeki güçlü markaların katılımını sağladı. 2022 İlkbahar/Yaz sezonunda defilelerde daha önce görmediğimiz kadar büyük beden model gördük. Bu markalar arasında; Versace, Jacquemus, Etam ve Fendi vardı. Bu 2022 sezonunda da aynı şekilde devam etti. Son zamanlarda defilelerde gördüğümüz trans modellerin sayısında da artış var. Euphoria dizisinden tanıdığımız Hunter Schafer, son dönemde dünyaca ünlü lüks markaların defilelerinde boy gösteren trans modellerden biri oldu.
Alışılmış sistemi kırmak ve radikal kararlar almak kolay değildir. Moda endüstrisindeki köklü ve alışılagelmiş önyargıları kırmak kolay olmasa da bu konuda çok ilerleme kaydedildi. Farklı ırk ve kilolardan insanlar seslerini yükseltmeye başladı ve markalar bu sesi duyarak eskisinden çok daha bilinçli hale geldi. Moda sadece bir sektör değil, insanların günlük yaşamlarını etkileyen çok güçlü ve çok yönlü bir kavramdır. Bu yüzden modanın hayatımız ve düşüncelerimiz üzerindeki etkisini asla küçümseyemeyiz. Modanın farkındalığı ve çeşitlilik kavramının önemi aslında eşitlik için çok güçlü bir adımdır. Bu sadece bir trendden daha fazlası. "Çeşitlilik, bir sezon boyunca desteklediğimiz ve sonra eski halimize geri döndüğümüz bir şey değil" diyor Edward Enningful (Vogue İngiltere'nin genel yayın yönetmeni). Moda sürekli daha iyisi için değişiyor, hepimiz için.
Halima Aden / Ashley Graham