Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Birlik ve beraberliğin önemini vurgulamak adına doğanın en önemli organizmalarından miselyumu Alexander McQueen 2022 Sonbahar/Kış koleksiyonunun merkezine koyan Sarah Burton, bu koleksiyonu tanıtmak için rotasını McQueen’in favori şehri New York’a çevirdi.
19.yüzyılda Amerika’nın en büyük sinagogu olarak hizmet veren İspanyol heykeltıraş ve ressam Angel Orensanz’ın sahip olduğu bu sanat galerisi ve performans alanı ilk kez bir defileye ev sahipliği yapmanın heyecanı içerisinde. Üstelik Aşağı Doğu Yakası’nın pek de alışık olmadığı bir ismin, İngiliz modasının cesur ve çılgın çocuğu Alexander McQueen’in 1996 Sonbahar/Kış Dante defilesine… Bölgenin yerel halkı tasarımcıyla ekibinin defile hazırlıklarını büyük bir ilgiyle takip ederken moda dünyasının önde gelen isimleri (akıllı telefonların daha hayatımızı ele geçirmediği o günlerde) ilk kez New York’ta Bryant Park dışında bir lokasyonda defileye gitmenin telaşı içerisindeler. Hiç şüphesiz mekanın kapısından içeri girip defileyi izlemeye başladıkları an bu telaş yerini ilk görüşte aşka bırakıyor. Ünlü moda yazarı Lynn Yaeger, Vogue Amerika’ya verdiği röportajda o günü; “McQueen’in Paris’te birçok defilesine katılmış olmama rağmen bu defilenin en iyilerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Tek boynuzlu at şeklinde aksesuarlar, yüz maskeleri, ipek korse elbiseler ve düşük bel pantolonların yer aldığı koleksiyon masumiyet ile gizemin, nahiflik ile kurnaz sofistike bir duruşun harmanı olarak moda dünyasında yepyeni bir dönem başlatıyor. Tabii Angel Orensanz Center’ın göz alıcı ortamının etkisi de göz ardı edilemez” sözleriyle anlatıyor. Şapka tasarımcısı Philip Treacy ise Alexander McQueen’in bu defileyle herkese kendini sevdirdiğini itiraf ediyor: “Başlarda moda dünyası onu biraz çılgın bulurdu, ancak Dante defilesiyle başarılı olmak için çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu tüm dünyaya gösterme şansına sahip oldu.”
17 Mart 1996, Alexander McQueen’in hayatında bir milattı. Bu nedenle New York’un ondaki yeri her zaman ayrıdır. Bu gönül bağını onurlandırmak için ise Dante defilesinde ve hayatının birçok önemli anında ona eşlik eden markanın bugünkü kreatif direktörü Sarah Burton, 2022 Sonbahar/Kış defilesini gerçekleştirmek için rotasını yeniden New York’un Brooklyn bölgesine çevirdi: “Amerika, özellikle de New York her zaman yaratıcı topluluğumuzun bir parçası olmuş ve bizleri coşkuyla karşılamıştır. Ben de topluluklardan ilham aldığım bu koleksiyonla bu şehri onurlandırmak istedim.” Hepimizin gün geçtikçe daha da yalnızlaştığı, bireyselliğin ise hızlı bir şekilde yükseldiği dijital çağda pandemi süreci bizlere beraberliğin değerini ve içinde bulunduğumuz dünyayı korumamız gerektiğini bir kere daha hatırlattı. Burton da bunun altını çizmek adına yeni koleksiyonunda toplulukları temsilen doğayı merkezine koyuyor. Özellikle de bitkilerin birbirleriyle besin paylaşmasını sağlayan orman ekosisteminin en önemli halkalarından biri olan; yerin altında yaşayan miselyum mantar ağını.
Alexander McQueen 2022 Sonbahar/Kış
Tarih boyunca zehirli, ölümcül, lezzetli gibi birçok sıfatla anılan mantarlar son zamanlarda saykedelik akımların yükselişe geçmesiyle oldukça gündemde. Önce içerisindeki D vitamini ve beta-glukan sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirip bağırsak sistemini düzenlediği söylendi, ardından konsantrasyonumuzu artırıp enerji vermek adına kahve ya da çikolata gibi besinlerde varlığını göstermeye başladı. Bununla da yetinmeyerek çeşitli deneysel çalışmalarla tekstil üretiminde derinin doğadaki en etkili alternatifi olduğunu kanıtlayarak sürdürülebilir moda dünyasındaki en popüler hammadde hâline geldi. Yetiştirilmesi oldukça kolay, her şekle girebilen ve doğal olarak parçalanabilme özelliğine sahip miselyum, geleceğin malzemesi olarak hem inşaat hem de tekstil dünyasında adından söz ettiriyor. Bugün MycoWorks, MYLO, Ecovative ve Biohm gibi firmalar miselyum üzerinde çeşitli deneyler yaparak bu doğal mantar ağının çanta, ayakkabı, izolasyon ve ambalaj üretiminde kullanılmasını sağlıyor. Stella McCartney ise MYLO’nun ilk kullanıcıları arasında. Ancak yüzde 85 oranında geri dönüştürülmüş kumaşlar ve polyesterlerle hazırlanan Alexander McQueen’in bu koleksiyonunda miselyum ile hazırlanan herhangi bir deri tasarımı bulunmuyor. Sarah Burton’un asıl ilham kaynağı, bu mantar ağının doğadaki görevi: “Doğada birçok canlının iletişim kurmasını sağlayan miselyum aslında burada kendi günlük hayatımızdaki ilişkilerimizin bir metaforu. Hepimiz bu dünyada birer birey olsak da, yeri geldiğinde birbirimize, ailelerimize, arkadaşlarımıza ve topluluğumuza çok daha güçlü bir şekilde bağlıyız. Son iki yılda dünyada olup bitenleri göz önünde bulundurduğumuzda, bu bağlılık her zamankinden daha önemli olmaya başladı. Tıpkı miselyum gibi biz de toplum olarak yenilenme, değişme, eskiye dönme, iyileşme, gençleşme konusunda oldukça yetenekliyiz. Yeter ki bunu isteyelim.”
Alexander McQueen’in ikonik tasarımlarından ilhamla hazırlanan 41 görünümün yer aldığı 2022 Sonbahar/Kış defilesi, Brooklyn’de devrilmiş ağaçlardan elde edilen malç yığınlarıyla (defile sonrası bunlar kurak bir bölgeye dikilecek) dekore edilmiş Agger Fish binasında gerçekleşti. Kapısından içeri girdiğimizde turba kokusu etrafımızı sararken arka fonda The Cure’un A Forest şarkısı bizleri ormanın derinliklerine davet ediyor. Bu müzik eşliğinde depoda yürümeye başlayan modeller ise neon yeşili, kanarya sarısı ve göz alıcı kırmızı gibi canlı renklerin yer aldığı bir renk paletiyle saykedelik desenlerin öne çıktığı göz alıcı tasarımlara hayat veriyor. Benim favorilerim arasında ise defilenin açılışını yapan asimetrik kesimli siyah straples deri elbise (Look 1), siyah-beyaz mantar deseniyle tamamlanmış klasik kırmızı pantolon ceket takım (Look 13), çok renkli saykedelik mantar ve miselyum işlemeli balık ağı korse elbise (Look 25), yün tiftik ile lake dantel kumaşın bir araya geldiği, asimetrik kesim kruvaze ceket (Look 32) ve Kaia Gerber’in tanıttığı kristal, gümüş boncuk ve külçe inci işlemeli tek omuzlu tül elbise (Look 37) yer alıyor.
Selefi Alexander McQueen’e oranla daha feminen ve romantik siluetlere imza atan Sarah Burton bu görünümleri neon renkler, asimetrik paneller, fermuar detayları, yan yırtmaçlar ve diz ya da kol kesimleriyle tamamlayarak sokak stiline uyarlıyor. Hem kırmızı halı davetlerine hem de şehir sokaklarına kolayca uyum sağlama özelliğine sahip bu tasarımlar için Burton; “Kişilikli kadın figürleri yaratarak insanları şaşırtmak istedim” diyerek kendini ifade ediyor. Koleksiyondaki aksesuarlar ise “it” faktörünü yeniden gündeme getiriyor. Harness Punk stiletto ile Punk Chelsea kısa botlar tüm dikkatleri ayaklara çekerken kırmızı The Bow çanta, sezonun ikonu olmaya aday.