Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Modanın sadece süslü kıyafetler üreten, dünyada olup bitenleri görmezden gelen bir sektör olmadığını hep söylerim. Moda, etkilediği milyonlarca insana sanat aracılığıyla farkındalık yaratmak adına çok güçlü bir araç. Şimdiye kadar birçok sosyo-ekonomik konuda birçok kişiyi bİlİnçlendİrerek fark yaratan bu sektör, Londra Moda Haftası’nda tüm dünyayı sarsan Türkiye - Suriye depremine gözleri çeviriyor.
Yaşanan felaket ne kadar büyük olursa olsun, binlerce kilometre uzaktayken olayın etkisi tam olarak hissedilemiyor. Günlük hayatın koşuşturmacası içinde, hele ki Londra gibi bir megapolde yaşıyorsanız gündelik işlere takılıp olanlardan soyutlanmanız kaçınılmaz olabiliyor. Birçok tasarımcının kendini kanıtlayabilmek için en büyük fırsatlarından olan moda haftaları ise aylarca süren bir emeğin meyvelerini verdiği moda sektöründe çalışan birçok kişi için karmaşa dolu bir hafta oluyor.
Londra Moda Haftası da onlarca tasarımcının aylar önceden planladığı koleksiyonlarını ve şovlarını sadece 10-15 dakikalık, bir yandan e-mail’lerine bakarken bir yandan defileyi izlemeye çalışan, aklında bir sonraki defileye nasıl yetişeceklerini planlamaya çalışan seyircilere sunduğu; adrenalinin son derece yüksek olduğu birkaç gün. Bu kadar büyük planlama ve emeğin sonucu ortaya çıkan defilenin içeriğini değiştirmek ise hiç kolay değil. Ancak Londra Moda Haftası’nda yeni koleksiyonları dünya tarafından heyecanla beklenen tasarımcılardan Bora Aksu ve Dilara Fındıkoğlu bu zorluğa meydan okuyarak Türkiye - Suriye depremine olan duyarlılıklarını defilelerine yansıttı.
Londra normallerine göre hayli iyi denebilecek güneşli bir haftanın ardından Londra Moda Haftası bulutlu ve beyaz bir cuma gününde tüm hızıyla başladı. Stilistler, kameralar, ünlüler ve influencer’ların oradan oraya koşturduğu bu ilk günde şehir merkezinde öğrenci yurdu olarak kullanılan eski ve tarihi bir bina, Bora Aksu defilesini izlemeye gelen davetlilerle doluyor. Geniş, ferah bir salonun bir köşesinde bir piyanist, piyanonun yanında defilenin başlamasını bekliyor.
erkes yerine oturduğunda ve beklenen an geldiğinde ise hoparlörden bir ses herkesi Türkiye ve Suriye’deki depremde zarar görenlere bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. O sırada etrafıma baktığımda durmaksızın koşturmacayla geçen günlerin ardından durmaya ve hissetmeye davet edilen seyircilerin şaşkınlığı gözümden kaçmadı. Beni duygusal olarak oldukça etkileyen bu bir dakikanın ardından şov başlıyor. Arkada piyanoda çalınan yavaş ve sakin bir parçayla başlayan defilede Bora Aksu’nun imzası olan romantik tasarımlar bu sezon gotik bir hale bürünüyor. Siyah, beyaz ve açık pembe en çok kullanılan renklerden olurken dantel ve Türklerin sıkça kullandığı saten kumaş sıklıkla karşımıza çıkıyor. Modellerin taktıkları gözlükler yüz ifadelerini gizlerken bir yandan da bir anma törenini andırıyor.
Defile sonrasında Aksu ile röportajıma, bir dakikalık saygı duruşunun ve duygu yüklü defilenin ardından toparlanmaya çalışarak ve Aksu’ya duyarlılığı için teşekkür ederek başlıyorum. Bana, çocukluğunun geçtiği yerde yaşanan bu felaketten ne kadar etkilendiğini anlatıyor. Sanki düşüncelerime tercüman olurmuşçasına bir anda modanın ve bu şovların aslında ne kadar önemsiz olduğunu düşündüğünden bahsediyor. Ama o da benim gibi, sanatın ve modanın böyle durumlarda farkındalık yaratmak için ne kadar önemli birer araç olduğu sonucuna vardığını söylüyor. Depremin ardından defilede veya koleksiyonda herhangi bir değişiklik yapıp yapmadığını sorduğumda koleksiyona daha fazla siyah parça eklediğini belirtiyor. Canlı müzik veya yüksek ritimde bir şarkı yerine piyano tercih etmesinin ardındaki sebebi, tasarımcının kendi deyimiyle “sessiz anma”ya daha uygun bulduğuyla açıklıyor.
Dünyadaki en ünlü Türk tasarımcılardan Dilara Fındıkoğlu ise defilesinin öncesinde Instagram’da yaptığı paylaşımda depremden sonraki süreçte yaşadığı arada kalmışlığa şu sözlerle değiniyor: “Türk kökenlerim nedeniyle iyi bir problem çözücü olduğumu ve yanıtlar bulmak için güce sahip olduğumu düşünüyorum. Ancak bu sefer yanıtım yok… Tabiat ananın ülkemde sebep olduğu şeyin ardından hiç olmadığı kadar çaresiz ve nutku tutulmuş hissediyorum.” En iyi yaptığı şeyi, sanatını kullanarak sesini duyurmaya karar verdiğini belirten Fındıkoğlu, defilede de yazılı olarak bastırdığı basın açıklamasının alt kısmına eklediği QR koduyla herkesi bağış yapmaya davet ediyor.
Aynı Bora Aksu’nun ve Dilara Fındıkoğlu’nun belirttiği gibi bir yerde hayatın adeta durduğu, büyük acıların çekildiği zamanlarda bir başka yerde elimizden gelen en anlamlı şey sesimizi en etkili şekilde duyurup, farkındalık yaratmayı başarmak.