Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Bir sabah uyandığınızda telefonunuzda yüzlerce bildirim olduğunu düşünün. Yüzlerce kişi sizi sosyal medyada bir gönderiye etiketlemiş. Merakla açıp bakıyorsunuz ve bir de ne göresiniz? Üzerinde aylarca, belki de yıllarca çalıştığınız tasarımların neredeyse aynısı, büyük bir markanın sosyal medya hesabında! Peki bu esinlenmek mi, kopyalamak mı?
“Sevdiğin şeyi kopyala. Kopyala, kopyala, kopyala. En sonunda kendini bulacaksın” demiş tasarımcı Yohji Yamamato. Bebekliğimizden beri neredeyse her şeyi ailemizi, çevremizi taklit ederek öğrendik. Konuşmalarını taklit ettik, duruşlarını, yürüyüşlerini, tepkilerini… Öğrenmenin temeli taklit iken, yaratmanın temeli esinlenmedir. Ama esinlenmek ve taklit etmek çoğu zaman konu moda olduğunda karıştırılabiliyor. Peki, işin ucu nerede taklide kaçıyor?
Güzelliği, anlamı ve değeri her zaman göreceli olan sanat; bir formülden ibaret olmadığı gibi ucu açıktır ve esin kaynağı olabilir. Herkes istediğini yaratmakta, sanatını yansıtmakta özgürdür. Çoğu sanatçı, bir başka sanatçının çalışmalarına bakarak ilham bulur ve yaratır. Hatta birçoğu sanatını başkalarına ilham olsun diye paylaştıklarını belirtir. Ama kreatif eser bir ekonomik gelir getirdiği zaman işin boyutu biraz ciddileşiyor. Kreatif bir çalışmanın beğenildiği ve para kazandırdığı bir senaryoda onun aynısını yapıp, kısa yoldan hedefe ulaşmak ne rahat, değil mi? Sanatın büyük ekonomik gelirlerle kesiştiği en büyük sektörlerden olan moda dünyası, bu konuyla sıklıkla karşılaşanlardan. En küçük markasından en büyüğüne, esinlenme ve taklit etmenin sınırlarının bulanıklaştığı bu sektörde, her yeni gün bir başka vaka düşüyor önümüze.
Fotoğraf: Dimitris Skoulos / Trunk Archive
Her sezon dergilerde ve internet sitelerinde yeni makro ve mikro trend analizleriyle karşılaşıyoruz. WGSN gibi trend analiz platformlarının belirlediği trendler birçok tasarımcıya ilham kaynağı olurken, belirli dönemlerde her koleksiyonda ekose deseninin veya lilanın belirli bir tonunun kullanılmasına sebep oluyor. Önceden öngörülen trendler, belirli dönemlerde benzer ürünlerle karşılaşmamızı açıklasa da bazı tasarımların kopya mı yoksa esinlenme mi olduğu tartışması gündemimizden düşmüyor. Sosyal medyada sayıları gittikçe artan Diet Prada gibi “moda polisleri”, adalet sağlamak adına sıklıkla özgün tasarımları taklitleriyle karşılaştırdığı paylaşımlar yapıyor.
Taklit etmek denince aklınıza ilk gelen markalar büyük ihtimalle hızlı moda markaları olmuştur. Hızlı moda modeli, aslında taklit etmek üzerine kurulu bir model. Bir hızlı moda markası kurmak istiyorsanız diğer markalarla yarışmak için mağazalara her hafta yeni bir koleksiyon gönderebilmeniz gerekiyor. Financial Times’ın açıklamasına göre internet sitesine her gün 6000 yeni ürün ekleyen -hayır, yazım hatası yok, tam 6000 yeni ürün- son zamanların en hızlı yükselen hızlı moda markası Shein’ın, her bir yeni ürününü özgün yapması pek mümkün görünmüyor. Shein’ın kopyalama ve üretim hızı o kadar yüksek ki, yükselen bir tasarımcının popüler bir tasarımını Instagram sayfanızda veya bir influencer’ın üzerinde gördüğünüz andan 24 saat sonra tıpatıp kopyasını Shein’ın internet sitesinde görebilirsiniz. Ralph Lauren tarafından markanın kült Polo logosunu çalmakla suçlanan Shein’ın, Bailey Prado’nun da arasında bulunduğu birçok bağımsız tasarımcının tasarımlarını kopyaladığı iddia ediliyor. Moda tasarımcılarının tasarımlarını çalmakla yetinmeyen marka, The Guardian’ın açıklamasına göre ressam Vanessa Bowman’ın da tasarımlarını çaldı. Etrafındaki doğal güzellikleri tuvale dökerek hayatını kazanan Bowman, çizdiği resimlerin birini 7 Pound değerinde bir tişörtün üzerinde görünce; “Dünyamı benden çaldılar” yorumunu yapıyor. Yakın zamanda ressamın hızlı moda devine karşı suçlamaları o kadar büyük boyuta geldi ki, #ShameonShein (“Yazıklar olsun Shein”) hashtag’i yaratıldı.
Tabii ki suçlayıcı okların üzerine çevrildiği tek hızlı moda markası Shein değil. Inditex’in en büyük markası Zara da sayısız kez şikayet aldı. Kanye West’in markası Yeezy’nin ayakkabılarından, yükselen tasarımcılardan Nensi Dojaka’nın kendine has ipli tasarımlarına pek çok ürünü taklit eden Zara’nın asıl zararı, henüz çok tanınmayan tasarımcılara. Bunlardan biri, Los Angeles bazlı Tuesday Bassen. Eğlenceli ve minimal tasarımlarıyla tanınan Tuesday Bassen, hızlı moda devinin, kendi ürettiği desenli rozetleri çaldığını iddia ediyor. Şikayeti, tasarımlarının yeteri kadar ayırt edilebilir olmadığı için reddedilen Bassen, bunun geçim kaynağına büyük bir etkisi olduğunu belirtiyor.
Hızlı moda markalarının yanı sıra, “özgün tasarımları” ile ünlenen büyük tasarım markaları da taklit etme iddialarının odağında. 2015 yılında İskoç tasarımcı Mati Ventrillon’un ürünlerini kopyalamakla suçlanan Chanel ve ondan altı sene sonra K. Tyson Perez’in üzerinde aylarca çalıştığını söylediği fermuarlı şapkasını çaldığını söylediği Givenchy bunlardan sadece ikisi. Muhtemelen son yıllarda en çok ses getiren taklit skandalı, en çok ses getiren markaların başında gelen Balenciaga’nın. Berlin University of Arts’da master yapan Tra My Nguyen, bitirme projesini Balenciaga’nın çaldığını iddia ederek uzun süre moda sektörünün gündemini çalkaladı. Nguyen’in Instagram paylaşımında yazdığına göre okullarını ziyarete gelen Balenciaga’nın tasarım geliştirme bölümünden bir yetkili, ziyaretinden birkaç gün sonra genç tasarımcıdan staj olanakları için portfolyosunu istiyor ama bütün çalışmalarını gönderen tasarımcı asla geri dönüş alamıyor. Markadan ümidini kesen Nguyen, Balenciaga’nın Instagram hesabında kendisininkine tıpatıp benzeyen çalışmayı görünce ipler kopuyor. “Ben sizin moodboard’unuz değilim” diyerek isyan ediyor Nguyen.
Moda tasarımlarını taklit etmekten bahsediyorsak, muhtemelen bu konuda en çok kulağı çınlatılanlardan Amerikalı Danielle Bernstein’ın markası WeWoreWhat’tan bahsetmemek olmaz. Özellikle Diet Prada hesabı tarafından sıklıkla ifşa edilen Bernstein’ın sicili bir hayli kirli. Business Insider’ın araştırmasına göre içinde Tiffany & Co. ve Dolce & Gabbana gibi markalardan We Are Kin ve Are You Am I gibi daha küçük markalara birçok markanın tasarımlarını çalan Bernstein’ın şirketi suçlamaları kabul etmedi. Araştırmaya eskiden Bernstein’ın mayo markası Onia’da çalışanların da katılması ve taklit suçlamalarını kabul etmeleri işi daha da karıştırdı.
İşin garip tarafı, tasarımlarının kopyalanmasından mağdur olan tasarımcılar da karşı tarafa geçebilir. Anonim kalmak isteyen başarılı bir moda tasarımcısı, daha önce tasarımlarının kopyalanmasından mağdur olmuş bir tasarımcı tarafından taklit edildiğini iddia ediyor. En popüler tasarımının çalındığını, aynı başta bahsedilen senaryodaki gibi birçok kişinin kendisine Instagram üzerinden ulaşması ile fark eden tasarımcı, bir yandan şok olduğunu bir yandan da çok öfkelendiğini anlatıyor. Kendisini taklit ettiğini düşündüğü tasarımcıya ulaşmak için Instagram’a girdiğinde ikinci şokunu yaşıyor: Tasarımcı zaten kendisini çoktandır takip ediyormuş! Genç bir tasarımcı olarak üzerinde büyük emek vererek tasarladığı çalışmasını çalmasının doğru olmadığını söylediğinde ise aldığı cevap sadece; “Ben de genç bir tasarımcıyım, herkes her şeyden ilham alabilir!” oluyor. Tasarımlarının çalınmasından dolayı mağdur olanlar bile aynı şeyi başkasına yapıyorsa, özgünlük artık ne kadar önemli?
Öte yandan, Yohji Yamamoto’nun da anlatmak istediği gibi, başka tasarımcıların çalışmalarından esinlenerek kendilerini geliştiren birçok örnek var. Araştırma ve alışveriş platformu Lyst’in 2021 yılının son çeyreğinin en trend markası olarak duyurduğu Balenciaga’nın tasarımcısı Demna Gvasalia’ya bakalım. Kendisi yıllarca efsanevi marka Margiela’da çalışan Gvasalia, tasarımlarının Margiela’dan ne kadar etkilendiğinden sıklıkla bahsediyor. Balenciaga’nın aynı isimli kurucusu da yaratıcılığını başka tasarımcılardan esinlenerek pekiştirenlerden. Vogue on Cristóbal Balenciaga kitabında anlatılana göre, Christian Dior’un “hepimizden üstün olan” olarak bahsettiği Cristóbal Balenciaga, ilk couture atölyesini açtığında hayranı olduğu Coco Chanel’in birçok tasarımını alıp, kendi müşterilerine göre nasıl uyarlayabileceğini düşünmüş. Var olanı alıp kendi yaratıcılığı ve deneyimiyle onu geliştiren Balenciaga’nın Chanel’i kopyaladığını söylemek ona haksızlık olmaz mı?
Bazı örnekler çoğunluk tarafından esinlenme veya kopyalanma olarak yargılanabilse de, çoğu örnek için çizgiler hâlâ bulanık. The Fashion Law’un kurucusu ve avukat Julie Zerbo’ya göre bu tartışma moda var olduğundan beri sürüyor. Ama bu çizgi bulanıklaştı diye, o çizgiyi tamamen silip atacak mıyız? Tabii ki hayır. Sanatı ve özgünlüğü ile var olan sanatçı, sonuna kadar hakkını istemeli ve çalışmalarını korumalıdır. Peki, sanatçılar çalışmalarını nasıl koruyabilir?
Telif hakları ve sanatçının çalışmalarını korumak için her ülkede çeşitli kurallar olsa dahi, maalesef bu kurallar çoğunlukla sanatçıları yarı yolda bırakıyor. The Fashion Law’un belirttiğine göre, kanunlar giysi ve aksesuar gibi “kullanışlı” olarak belirlediği şeyleri korumuyor ancak bu kullanışlı ürünlerin kreatif parçalarını koruyor. Nasıl yani? Örneğin, çiçekli bir elbise değil ama üzerindeki çiçek deseni korunabiliyor. Hèrmes, kült çanta modeli Birkin’in siluetinin patentini almış olsa da eğer Hèrmes kadar büyük bir marka değilseniz, üzerinde aylarca uğraştığınız bol kesim ceketin siluetinin patentini almanız o kadar kolay olmayacaktır.
Tasarımcılar kendilerini nasıl koruyabilir? Zerbo’nun tavsiyesi olabildiğince fark edilmesi kolay logo, isim ve desenler kullanmak. Adidas’ın üç çizgisini gördüğümüzde markayı anlayabildiğimiz gibi dördüncü çizgiyi gördüğümüzde de taklit olduğunu anlamamız çok uzun sürmüyor. Sosyal medya hesapları da farkındalık yaratmak için iyi bir çözüm. Üç milyon takipçisi olan Diet Prada gibi hesaplar eriştikleri geniş kitleleri bilinçlendirip farkındalık yaratmak konusunda oldukça başarılı.
Bir şeyin esinlenme olabilmesi için, tasarımcı esinlendiği çalışmayı alıp üzerine kendi hikayesinden, geçmişinden, kültüründen referanslar katıp onu farklılaştırmalıdır. Kopyalamanın aksine, bir tasarımcının tasarımından ilham almak, belki de ona yapılabilecek en büyük övgüdür. Bir tasarımın kopya mı esinlenme mi olduğu çoğu zaman muallakta kalan bir durum da olsa, tasarımcı ve toplum bilinçlenerek zararı en aza indirebilir. Çünkü, Zerbo’nun da dediği tasarım yaparken esinlenmek, özellikle günümüzün artan trend değişim hızıyla beraber oldukça doğal. İşin sırrı, çizgiyi geçmemekte.