Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Sanatçı Hayal Pozantı, DIOR Lady Art projesinde ikonik çantayı yeniden yorumladı.
Zamansız şıklık ve yenilikçi cesareti bir araya getiren Lady Dior, Dior’un klasik tarzını simgeleyen bir ikon olarak öne çıkıyor. 2016 yılından bu yana Dior Lady Art projesi, uluslararası sanatçılara bu sevilen modeli yeniden yorumlama imkanı sunuyor. Projenin dokuzuncu edisyonunda Sara Flores, Jeffrey Gibson, Huang Yuxing, Liang Yuanwei, Danielle Mckinney, Duy Anh Nhan Duc, Hayal Pozantı, Faith Ringgold, Vaughn Spann, Anna Weyant ve Woo Kukwon gibi sanatçılar, Lady Dior’u şiirsel bir dönüşümün simgesi olarak yeniden ele alıyor. Sanatçı Hayal Pozantı da proje için üç tasarım hazırladı. İlk iki Lady Dior çanta, Pozantı’nın tutkularından biri olan doğa yürüyüşlerinden ilham alan atletik detaylarla süsleniyor: yürüyüş botlarının astarını andıran koyun derisi ekler, çengelli kancalar ve yürüyüş batonlarının yıldız şeklindeki uçlarını hatırlatan ayaklar. İkonik “D, I, O, R” charm’ları, sanatçı tarafından tasarlanan hiyeroglif bir alfabeyle yeniden keşfediliyor. Elle boyanan son model ise büyüleyici bir kuyrukluyıldız yağmuruna titizlikle yerleştirilmiş bir yapay elmas bulutu aracılığıyla bir gece panoramasını gözler önüne seriyor. Pozantı, Dior ile gerçekleşen işbirliği hakkındaki düşüncelerini Vogue Türkiye’ye anlattı.
Rüya gibi, yaşam dolu dünyalar... Dünyaya yazılmış aşk mektupları...
Bu bilinçli bir seçim değildi. Küçüklüğümden beri kendimi ifade etmek için resim çiziyor ve boyuyorum. Başka türlü nasıl olacağımı bilemezdim.
Üç ana temada yoğunlaşıyorum ve hepsini aynı derecede seviyorum: Ay ışığında rüya gibi manzaralar, bereketli ağaçlar ve zaman-mekanda süzülen duyusal bitkiler.
Doğayla uyum içinde yaşamak. İnsan olmayan dünyaya saygı göstermek ve onu korumak. Bunun mümkün olduğu bir dünyayı hayal etmenin önemi. Umut dolu bir geleceği hayal etmek ve gün içinde hayallere dalmak. Duyularımızı harekete geçirerek deneyimlemek.
Romantik ve feminen mükemmelliği. Bir keresinde Christian Dior’un Yeni Görünüm’ünü çiçek gibi kadınların bir yansıması olarak tanımladığını okumuştum. Bu fikir benim çalışmalarıma da çok anlamlı bir şekilde yansıyor.
New York’taki Timothy Taylor’da yaptığım solo sergimden sonra Dior benimle iletişime geçti. Bu teklif karşısında çok heyecanlandım ve resimlerimden yola çıkarak bazı fikirler geliştirdim. İlk toplantımızda malzeme ve üretim konusunda farklı olanakları değerlendirdik. Dior’un sunduğu detaylı el işçiliği ve ileri teknolojiyi görmek büyüleyiciydi. Diyalog ve kolektif enerjimiz sayesinde her ikisini de birleştirmenin gerçekten benzersiz yollarını bulduğumuzu düşünüyorum. Bu yaratıcı görselleştirme tamamlandığında örnek çantalar yapıldı. Bu çantalar sezginin, birçok insanın aklının ve ellerinin bir sonucudur.
İsminin, Lady Diana’ya bir Cézanne sergisi açılışında hediye edilen bir çantadan gelmesi hoşuma gidiyor. Moda, lüks ve sanatın daha mükemmel bir şekilde buluştuğu başka bir örnek düşünemiyorum. Nesne olarak, tasarımın net ve okunabilir mimarisini seviyorum. Tanınabilir, çok yönlü ve bir o kadar da lüks bir parça.
Ana görsel unsurlar yaptığım resimlerden esinleniyor. Resim yapma duygusunu korumanın önemli olduğunu düşündüm. Ayrıca “D, I, O, R” harflerini kendi uydurduğum bir dilde yorumlayarak ek süslemeler halinde dahil ettik. Bu görsel değişiklikleri vurgulamak için dokunsallığı ön plana almak istedim. Boyamayı parmaklarımla yapıyorum. Bu yüzden dünyayı dokunarak deneyimlemek benim için çok önemli. Dünya, sadece veri yoluyla değil aynı zamanda beş duyumuz aracılığıyla bedenlerimizde bulunarak anlam kazanıyor. Dokunarak, koklayarak, görerek ve duyarak... Lady Dior’u yeniden yorumlayışımın tüm bu deneyimlerle dolu olmasını istedim: Boyadaki zengin kıvrımlar ve renk kombinasyonları, deri üzerindeki yuvarlak, heykelsi yükseltiler, dokunmaya doyamayacağınız kadife saplar, ekstra harflerin müzikal tınısı, boncuk işçiliğinin çantaya dokunurken çıkardığı ses, pürüzsüz akrilik kaplamadaki parıldayan taşlar, yerle bağlantıyı sağlayan destekler ve sıcak yünlü dokular... Bunların hepsi duyuları yükseltmek için bilinçli seçimlerdi. İlham kaynağım her zamanki gibi doğal dünya, duyular dünyası ve içsel rüya evrenim oldu. Tüm bunlara ulaşmak için yürüyüşe çıkmak benim için önemli bir yol. Yürüyüş ekipmanlarının nesnelerini referans olarak kullanmayı tercih ettim. Çantaların alt kısmındaki zımbalar için yürüyüş bastonlarının uçlarından ilham aldık. Ayrıca kancaları, aletleri takmak için kullanılan karabinaları taklit edecek şekilde yeniden yorumladık. Son olarak buklet kumaşı, yaşadığım soğuk iklimde yürüyüşlerde kullandığım ısıtıcı malzemeleri referans alıyordu.
Sanırım bu çok doğal bir uyumdu. İki dünya kendiliğinden birbirine bağlandı.
Resim tekniğimden ilham alan ayrıntılı boncuk işlemeleri kullandık. El yapımı boncuklar, parmaklarımla yaptığım boyanın akış ve karışımından esinlenerek botanik bir dünyada rüzgarın esintisini hissettirecek bir doku kattı. Ayrıca deriyi üçboyutlu bir yüzeye dönüştüren yeni bir
teknoloji kullandık. Böylece çanta adeta heykelsi bir parçaya dönüştü. Bir resmin kutuya akrilik olarak basılması ise Dior’un bu çantasının yeniden yorumlanmasıyla ilk kez hayata geçirdiği tamamen yeni bir yöntemdi.
Bu tasarımların dayandığı resimler çok belirgin renk ve şekil kombinasyonlarına sahip. Bu, çantaları hemen fark edilir ve kullanıcıya özgü kılıyor. Buna ek olarak, gözlerimi ve ellerimi alamadığım üç çok özel obje yaratmayı başardığımızı düşünüyorum.
Modayı seviyorum. Kendimi onun aracılığıyla ifade etmekten keyif alıyorum. Hep kişiliğimin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Görsel ve dokunsal bir insanım, bu yüzden farklı malzemeler, renkler ve modanın sunduğu anlam olanakları beni her zaman heyecanlandırmıştır. Bir kıyafet veya aksesuar, tüm bunları birleştirmenin harika bir yolu. Anlık bir ifade aracı.