Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Kendi yolculuk hikayesini yazan kadınlardan ilhamla tasarlanan yeni çanta markası VuQu için Fazıla Topbaş ile konuştuk.
Kendi yolculuk hikayesini yazan kadınlardan ilhamla tasarlanan yeni çanta markası VuQu için Fazıla Topbaş ile konuştuk.
Bir ‘hissiyat’ sizi yeni bir marka oluşturmaya giden yola soktu. Marka adınız VuQu da buradan geliyor. VuQu’nun oluşum sürecini bizimle paylaşabilir misiniz?
VuQu; bir yolculuk hikayesi. Üretme tutkumuz, araştırma ile başladı. Hayat dediğimiz yolculukta bize eşlik edecek çantayı hayal ederek yola çıktık. Bu çanta hem yolcuğumuzda ihtiyacımız olanları yanımızda bulundurmamızı sağlayacaktı hem de biriktirdiğimiz güzel anılarımıza yol arkadaşı olacaktı. Bir çanta bir lego gibi yüzlerce özel tasarlanmış detayın bir araya gelmesi ile ortaya çıkıyor. Kusursuz olması için her detayın o çantaya özel olarak tasarlanması ve her parçanın milimetrik planlanarak yerleştirilmesi gerekiyor. Bu detaylar ile çanta anlam ve karakter kazanıyor. Bizler her kadının tınısının, kendine özel olduğu farkındalığı ile VuQu çantalarını tasarlıyoruz.
‘Kendi yolculuk hikayesini yazan kadınlar’ güçlü bir söylem. Siz de bu yolda, güçlü kadınlara yol arkadaşı olmak için üretiyorsunuz. VuQu’nun ardındaki manifestoyu sizden dinlemek isteriz.
Vuku Arapça kökenli bir kelime; olmak, ortaya çıkmak anlamına geliyor. Hayatın bir yolculuk olduğuna, asıl olanın da varacağımız yerden çok bu yolculuk olduğuna inanıyoruz. Bebek olarak doğduğumuz bu dünyada kadın olmak da bir süreç ve bir yolculuk gerektiriyor. Bu nedenle markamızın adını VuQu koyduk. Olmak, ortaya çıkmak ve manifest etmek. Bu dönem içinden geçtiğimiz süreç bizim tek seçeneğimizin güçlü ve esnek olmak olduğunu gösteriyor. Pandemi ile hem toplumsal hem bireysel olarak kaçınılmaz bir değişim yaşıyoruz. Kadınım, güçlüyüm ve değişime adapte oluyorum. VuQu’nun da sizlere sürdürülebilir bir dünya yaratırken eşlik ediyor olmasından çok mutluyuz.
Koleksiyondaki renkler şehirdeki dokulardan ilham alıyor gibi. Yaratım süreçlerinizde ilhamınızı neler besliyor?
VuQu kadınını, şehirli bir kadın olarak hayal ettik. Bir noktadan bir noktaya hareket halinde olan telaşla değil ama gerektiğinde hızlı sayılabilecek adımlarla yürüyen bir kadın. Şehrin gündüzünde, iş hayatında, gecesinde kadına eşlik etmesi için tasarladık. Hareket halinde ki, seven, öğrenen, üreten kadından ve onun içinde bulunduğu her durumdan ilham alıyoruz.
Evet, şehrin renklerinden de ilham alıyoruz. Koleksiyonumuzda siyah renk de bulunduruyoruz fakat siyahtan değil şehrin renklerinden besleniyoruz. Kullanışlılıktan, pratiklikten ve detaylardan asla ödün vermiyoruz.
Tasarım süreçleriniz nasıl bir rutine sahip?
Bizler tüm detayların oluşum sürecini takip ediyoruz, her yeni modelin oluşum aşamasında aynı heyecanı tekrar hissedebiliyoruz. Ürünler hazırlanırken her bir dikiş, her bir detay, her bir parçayı titizlikle tasarlıyoruz. Türkiye’de yüksek kalite malzemeler kullanılarak el işçiliğiyle üretiliyor çantalarımız. Önce kullanım yerini düşünüyor ardından çantamızı taşımasını istediğimiz kadını hayal ediyoruz. Her çanta; tüm parçalarının tasarlanması için uzun ve sabır isteyen bir süreçten geçiyor. Bugünün koşullarını, pandemi gerçeğini de unutmadan tasarımlarımıza yön veriyoruz. Tüm detaylar bir araya geldikten sonra muhakkak çantanın demolarını üretiyoruz. İşlevselliğini ve tasarımını test etmek için ilk biz kullanıyoruz ve gerekli gördüğümüz değişiklikler ile ihtiyaç dahilinde revize ediyor, en son renk seçimi ile üretim aşamasına geçiyoruz.
İlk kullandığınız VuQu çanta modeliniz hangisiydi ve nasıl bir kombinasyonla tamamlamıştınız?
Mart 2020 yani pandemi sürecinin ilk başladığı günler, evden çıkarken yanımıza ne alacağımızı şaşırdığımız maskeleri, dezenfektanları çantamıza doldurduğumuz, yanımıza suyumuzu yiyeceğimizi ve ihtiyacımız olan ne varsa her şeyi alıp sokağa çıkmaya hazırlandığımız günlerdi. İlk kullandığım VuQu çantamda ismini parlak bir yıldız olan Rigel’den esinlendiğimiz, bugün hala en büyük boy alışveriş çantası olarak tasarladığımız modeldi. İçine kendim ve çocuklarımın ihtiyacı olan her şeyi sığdırabildiğim ve kendimi güvende hissetmemi sağlayan bir çanta oldu.
Bir kadın için çantanın önemi büyük. Hem aksesuar, hem de fonksiyonel olarak bir ihtiyaçtan daha fazla anlam yüklüyoruz çantaya. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler?
Biz kadınlar heybemizde maddi ve manevi ihtiyacımız olan her şeyi; ümitlerimizi, heyecanlarımızı ve tabi tecrübelerimizi de hayat boyu taşıyoruz. Tasarladığımız çantaların da bu yolcukta uzun soluklu birer dost olmasını hedefledik. Zamansız parçaları, fonksiyonellikle buluşturarak bir aksesuardan çok daha fazlasına hizmet eden parçalar yarattığımıza inanıyorum. Bunun için kalite, tasarım ve işlevsellikten ödün vermedik, her detayın bir sonraki adımda yine ilk takdiri yaratmasını, sürdürülebilir olmasını hedefledik. Tamamlayıcı ya da başlangıç parçası ama her zaman daimi.
Covid-19 sonrası birçok şey gibi aksesuar kullanma alışkanlıklarımız da değişti. Sizce çanta kullanımı bu süreçten nasıl etkilendi?
Daha pratik, fonksiyonel ve ihtiyacımız olan her şeyi günün her saati bir arada bulundurabileceğimiz, bize eşlik edebilecek çanta modeli arayışındayız. Tam da bu noktada bizlerin iç tasarımını bu sürece uygun tasarladığımıza inandığımız Mini Orion modelimiz ortaya çıktı. İç cebinde güvenle maskenizi koyabileceğiniz bir bölme yer alıyor. Çantanızın içerisinde yer alan diğer ürünlerle temas etmesini engelliyor. Malum çantalarımızda dezenfektan ve maskeler için uygun yer arayışında olduğumuz günlerdeyiz.