Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İrem Yazıcı, Bike Başaran, Melis Binay, Hazal Şen ve Eda Erbilgin. Üretimleriyle renkli dünyalar yaratırken koşu yapmayı da ihmal etmeyen bu isimlere, hem günlük yaşantılarında hem de spora ayırdıkları zamanlarda Nike Epic React eşlik ediyor.
İrem Yazıcı, Bike Başaran, Melis Binay, Hazal Şen ve Eda Erbilgin. Üretimleriyle renkli dünyalar yaratırken koşu yapmayı da ihmal etmeyen bu isimlere, hem günlük yaşantılarında hem de spora ayırdıkları zamanlarda Nike Epic React eşlik ediyor.
İstanbul’da doğan İrem, eğitimini Anadolu Üniversitesi Reklamcılık ve Halkla İlişkiler bölümünde tamamladı. 2014’te hobi olarak başladığı nakış, zamanla sanatsal kimliğini keşfettiği bir araca evrildi. Üretimlerini Eskişehir’de, bir odasını atölyeye dönüştürdüğü evinde sürdüren genç sanatçı, çalışmalarında nakış ve illüstrasyonu birleştiriyor, renk ve dokulardan oluşan sürreal dünyalar yaratıyor.
Daima renklerin gücüne ve verdiği mesajlara inanan biri oldum. Giydiklerimden evimin dekorasyonuna kadar her alanda, o anki ruh halime uygun farklı renk kombinasyonları kullanmayı seviyorum. Bence renk, su gibi temel bir ihtiyaç. Günlük hayatımda doğru renk seçimleri yaptığımda kendimi tamamlanmış hissediyorum.
Favorim, şort ve tişörtten takım. Hem rahat hissettim, hem de esmer olduğum için neon pembenin tenimle uyumlu olduğunu düşündüm
Aslında hemen her şey hayal gücümü harekete geçirebilir. Zihnim hikayeci bir şekilde çalıştığından herhangi bir nesne, insan veya renk üzerinden yaptığım kurgular işlerime yansıyor.
Sürekli, durmadan nakış yapmak fiziksel güç gerektiriyor. Bu konuda dayanıklılığımı artırmak ve kollarımı güçlendirmek adına her gün pilates bandıyla çalışıyorum.
Yeditepe Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı bölümünde eğitimini tamamladıktan sonra Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar anabilim dalında yüksek lisans yapan Bike, şu anda aynı üniversitede Moda ve Tekstil Tasarımı bölümünde araştırma görevlisi.
Siyah ve beyaz benim için temel ve vazgeçilmez bir duruşu temsil ediyor. Her şeyi siyahın ve beyazın üzerine inşa etmeyi seviyorum. Bembeyaz bir tuvali parlak renklerle buluşturmak ya da simsiyah bir zeminde uçuk renkler görmek beni heyecanlandırıyor. Bu da olduğu gibi stilime yansıyor.
Hepsi rahat ve gardırobumun favori parçası olabilecek nitelikte. Ama şort ve ayakkabı, ayrı bir keyif verdi. Rahatlık kıyafet seçimimin en önemli kriteri. Nike bu konuda her zaman ilk tercihim.
Bana en çok kadınlar ilham veriyor.
Öncelikle zihnen dayanıklı olmak gerek. Koca tuvaller karşısında saatlerce ayakta çalışmak dayanıklılık gerektiren bir diğer konu. Ama Nike konforlu ayakkabılarla bunu bir sorun olmaktan çıkarıyor.
Hazal ve Eda, kurumsal hayatta farklı alanlarda kariyer yaparken, bir noktada hayallerinin peşinden birlikte gitmeye karar verdiler. New York Flower School’da çiçekçilik eğitimi alarak yeni serüvenlerinin ilk adımını attılar. New York’un en iyi çiçekçilerinde staj yaptıktan sonra İstanbul’a dönerek Misk İstanbul için çalışmalara başladılar. Mayıs 2017’den beri, birlikte yarattıkları bu floral kafeyi işletiyorlar.
İşimiz gereği her gün rengarenk çiçeklerin içinde olunca, giyim konusunda da onlardan esinlenmemek elde değil. Bazen onların bir parçası gibi hissedip tamamen çiçek desenli giysiler seçerken bazen de daha soft renkler giyerek aksesuarlarla kıyafetlerimize hareket katıyoruz.
Hazal: Sporcu sütyeni ve lacivert indigo etek favori parçalarım.
Eda: Çiçekli elbise. Tam da ruhumuzu yansıtıyor.
En büyük ilham kaynağımız çiçekler ve doğa. Ayrıca gezip gördüğümüz yerlerin mimarisi, yemekleri, kıyafetleri de işlerimize referans olabiliyor.
Hem çiçekçi hem de kafe olduğumuz için belli bir çalışma saatimiz yok. Genellikle 7/24 çalışıyoruz. Bu temponun içindeyken önceliğimizi spora vererek motivasyonumuzu yüksek tutmaya çalışıyoruz.
Lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi Sanat Yönetimi bölümünde tamamladıktan sonra yönetici değil, üretici olarak sanat yapmaya karar verdi ve 2007 yılında 10. Bienal açılış sergisinde yer alarak profesyonel sanat hayatına başladı. New York'taki sergisinde elde ettiği başarı sayesinde, 2015 yılında katıldığı uluslararası bir yarışmada Paris’teki Louvre Müzesi tarafından Gelecek Vaat Eden Sanatçı unvanını kazandı. Son sergisi WeNeedSpace, sanatseverlerle İstanbul'da buluştu. Avrupa ve Amerika tarafından mercek altına alınan bu serinin bir kısmı Haziran ayı itibariyle New York'ta sergilenecek.
Aslında hayatımdaki bütün renkleri öncelikle resimlerime yansıtmaya çalışıyorum. Genelde çok fazla renkli giyinmiyorum. Rengi tek bir parçada; ayakkabı, fular ya da aksesuarda kullanmayı seviyorum.
Zor bir soru... Tüm parçaları tek tek çok beğendim çünkü. Farklı ruhlara hitap eden, herkesin içinde kendini rahat, iyi hissedebileceği bir Nike tasarımı mutlaka var bence. Benim kombinasyonlarıma gelince, ayakkabı ve tayta bayıldım sanırım, şortu da es geçemem.
Hayat, biz, ruhumuz, doğa... Genellikle kendimizden, kendi doğamızdan hızla uzaklaşmamıza çok tutuluyorum. Doğayla aramızda bir uyum, bir denge yakalamak için nasıl çözümler bulunabilir; bunları araştırıyorum. Yaratım sürecimde doğanın koşulsuz, şartsız verdiği sevgiden besleniyorum.
Ben büyük ebatlarda çalışıyorum. Örneğin en küçük işim bir metreye bir buçuk metre. Duvarlara, binalara ve gemilere çiziyorum... Çizim yapılacak alan büyüdükçe, ben küçülüyorum... Örneğin geçen yaz, 195 metrelik bir kuru yük gemisi boyadım. Böyle deneyimler yaşamayı seviyorum. Kaç kişi bu riski almak ister, tartışılır. Çoğu kişi “Yapma! Ya düşersen?” diyor. Ama ya düşmezsem kısmı bende hep daha ağır basıyor.