Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Netflix, The Crown'un dördüncü sezonunda Lady Diana'yı oynayabilecek genç ve yetenekli bir aktris arıyor.
Fotoğraf: Getty Images Turkey
Netflix'te yayınlanan The Crown'u takip ediyor musunuz? Üçüncü sezon çekimleri geçtiğimiz ay biten dizi, yeni sezonuyla Temmuz itibarıyla yayında olacak. Kraliçe 2. Elizabeth'i Olivia Colman, Prenses Margaret'i ise Helena Bonham-Carter canlandıracak. Diğer yandan dördüncü sezonun kadrosunu oluşturmaya başlayan The Crown ekibinin gündemindeki başka bir konu da Lady Diana'yı hangi aktrisin oynayacağı.
The Sun'ın haberine göre bu rol için ilanlar çıkıldı. Genç ve yeteneğiyle baş döndüren bir aktris aranıyor. Hem komedi oynayabilmeli, hem umutsuzluğun ve yalnızlığın duygusunu sonuna kadar geçirebilmeli. Tıpkı Rosemary’s Baby'deki Mia Farrow gibi.
Okuduğunuz üzere Lady Diana'nın 18. yaşından 22. yaşına kadar geçen süreyi oynayacak oyuncudan beklentiler çok büyük. Üstelik tahminler de limitli. Little Drummer Girl'ün Florence Pugh'ı ve Bohemian Rhapsody'nin yıldızı Lucy Boynton konuşulan isimler arasında fakat her an değişebilir. Peki sizin aklınızda kim var? Tahminlerinizi alalım.
Annelik de stilin bir parçası. Annelik görevini uzun yıllar sürdüremese de, Lady Diana'nın çocuklarına kısa sürede etik ve ahlaklı hayat değerleri aşıladığına ne şüphe.
Oğullarıyla arkadaşlık kurması, onları dinlemesi ve üzerlerine titremesi de stil karnesindeki yıldızlı notların sebebi.
Bir Dubai seyahatinde çekilen bu fotoğraf, Lady Diana'nın farklı kültürlere ve inançlara duyduğu saygının kanıtı gibi adeta.
Kendinden ödün vermeden, sırf yaratıcı bir zevkle bulunduğunuz yere ayak uydurmanın muhteşem formülünü yıllar önce sunmuş prenses. Günümüz First Lady'lerine nezaketle hatırlatılır.
Lady Diana, bugün yaşıyor olsaydı günümüz dünya şartlarında 50 bin dolarlık bir paltoyla İtalya'ya ayak basmazdı. Her zaman bulunduğu yerin değerlerini göz önünde bulunduran prensesin hassasiyeti, deneysel bir stil keşfetmesindeki en büyük etken. Diana'nın çoğu mücevherinin imitasyon olduğu ve sırf basının malzeme iştahını gidermemek için taktığı da artık sır değil.
Aksesuar konusunda son derece başarılı olan Lady Diana'nın, güneş gözlüğü koleksiyonu bir stil dersi niteliginde. Her zaman kıyafetine uygun bir güneş gözlüğü tercih eden prensesin bu stil özelliğini bir kenara not alın.
Prenses Diana'nın kadınlara miras bıraktığı en önemli değer: zarafet. Hayatının genelini bu kelime üzerine kurduğunu söyleyebiliriz. Katıldığı her resepsiyonda, basına fotoğraf verdıği her ortamda, sarayda veya çocuklarıyla parkta vakit geçirirken bile, doğal zarafetini hiçbir zaman kaybetmedi Lady Diana.
Maskülen çizgileri de denediği oldu Lady Diana'nın ama o feminen ve dişi ayrıntılardan asla vazgeçmedi. Beyaz ve minimal bir tulumda bile dantel işlemerle romantik detaylara göz kırpılmış.
Milyonların kalbini kazanmak için kusursuz bir stil yeterli değil elbette. Lady Diana'nın ikonik stilini yıldızlaştıran başka bir özelliği de samimiyeti.
İçten bir tebessümü kimseden esirgemeyen prenses, yıkılmayan zarafet kalesini dürüstlüğü ve doğallığıyla inşa etti.
Taktığı taç, mücevhler, yüzükler bir yana, Lady Diana'nın göz kamaştıran en kıymetli aksesuarı duyarlılığı oldu.
Afrika'da çocuklarla, New York'ta Rahibe Teresa'yla, nerede olursa olsun yaşlılara ve çocuklara duyduğu saygı ve sevgi her yerde kendini hissettirdi.
Lady Diana için stil bir bütün. Nasıl plaja hasır şapkası, güneş gözlüğü, mayosu ve şalıyla kusursuz ve tam bir şekilde ayak bastıysa, kayak yaparken de her ayrıntıyı düşünürmüş.
Özetle, Diana'nın stil sözlüğünde yarım olan hiçbir şey yok. Her şey tam, her şey tamam!