Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Kim Kardashian'ın teşhirciliği ve Vetements'un sade kıyafetleri, yaşanacak siyasi gelişmelerin habercisiydiler.
İki farklı ideoloji kıyasıya bir yarış içindeler. Taraftarlar tuttukları tarafın vizyonuna ölesiye inanıyorlar. En sonunda, yarım yüzyıldır iktidarda olan taraf kaybediyor ve diğer tarafın çağı başlıyor.
Fotoğraf: @SuzyMenkesVogue
Şu anda Trump-Clinton yarışından ve İngiltere'nin "Brexit"inden bahsediyoruz değil mi?
Yanlış! Şu an modadan bahsediyorum: İnsanların, zevke, zamanlamaya ve üne dair seçimlerinin nasıl dönüştüğünden ve modada bir süredir devam eden bu popülist eğilimin politikaya da yansıdığından bahsediyorum.
Modada iki uca doğru kutuplaşmanın gerçekleştiğini iki sene önce fark ettim. Bir tarafta Balmain vardı; erotik, atılgan, "Al sana!" dermiş gibi bir couture stiline sahip bu marka, moda dünyasındaki birçok duayen tarafından hiç onaylanmıyordu. Ama, Kreatif Direktör Olivier Rousteing'in cüretkar ve seksi stili, özellikle de Kim Kardashian gibi şaşaayı ve parıltıları seven A-liste ünlüler tarafından çok takdir ediliyordu.
Fotoğraf: @SuzyMenkesVogue
Bu örneğin, Donald Trump'ın Amerika Başkanlığı için yarışında neler olacağının bir ön habercisi olduğunu düşünüyorum. Donald Trump'ın bayağı yorumları, seksi karısı ve yarattığı sansasyonlar açısından Balmain'e ve Olivier Rousteing'e benzediği söylenebilir. Bazıları için, Kim Kardashian'ın personası ve fiziksel görünümü, Trump'ın söylemlerinin yarattığı kadar rahatsızlık yaratıyor. Ama milyonlarca insan Kim Kardashian'ı seviyor ve Hillary Clinton'ın pantolon takımlarına "Bizimle değilsin!" diyebiliyor.
Fakat, moda dünyasında kötüye giden ve çok daha popülist ve rahatsız edici olan başka bir şey daha var.
Demna Gvasalia ve kardeşi Guam, Eski Sovyet Birliği'ne bağlı Gürcistan'dan Paris'e göç ederek yarattıkları "Vetements" adlı markayla "stilsizlik" olarak niteleyebileceğimiz bir stil yarattılar ve modada bir başka devrime ön ayak oldular. Bu markanın stili, "moda" sözcüğünden anlayabileceğimizin tam tersine olabildiğine sade ve düz. Şapkalı sweater'lar, şişme montlar, kot pantolonlar oldukça sade ama üzerinde titizlikle çalışıldığı çok belli.
Fotoğraf: PIERRE-ANGE CARLOTTI
Defile zamanlaması ve koleksiyonlarının vitrine çıkma süresi ile de modanın genel geçer kurallarına meydan okuyan bu marka, insanların devrimsel olarak yarattığı Brexit hareketine ve İtalya'da komedyen olan Beppe Grillo'nun hareketine benzetilebilir.
Vetements kolektifi, 2014 yılında bütün bu politik değişimler hız kazanmadan önce açılmıştı. Ama şimdi Demna, Balenciaga'nın Kreatif Direktörlüğüne getirildi. Yani, ünlü bir haute couture markası, sokak popülizminin elçisi sayabileceğimiz bir tasarımcıyı, kreatif direktörü yaptı.
Demna Gvasalia'nın Balenciaga için hazırladığı ilk koleksiyonunda, Balenciaga'nın tarzından da sapılmayarak tasarlanmış bir yürüyüş ceketi yer alıyor.
Fotoğraf: Indigital
İnsanların defilede gördükleri kıyafetleri 6 ay bekledikten sonra almak yerine hemen almayı talep etmeleri; Burberry ve Tommy Hilfiger gibi markaların bu talebe karşılık vererek "Şimdi gör, şimdi al" stratejisine geçiş yapmaları, popülizmin kazandığını gösteriyor. Elbette instagram gibi sosyal medya hesaplarının etkisini de hafife almamak lazım. Şu anda Olivier Rousteing'in 4.1 milyon takipçisi varken Trump'ın 4.5 milyon takipçisi var.
Ama modanın, tarihin habericisi olmasına neden şaşıralım ki? Zaten hep öyle olmuştur.
Barbican'da devam eden "The Vulgar: Fashion Redefined" sergisi, bizi tarih boyunca "iyi zevk"in ne anlama geldiğini keşfetmeye davet ediyor.
1960'ların başında, Mary Quant, etek boylarını kısaltarak mini eteğin gelişimine hız verdi. Hemen sonrasında ise doğum kontrol hapları raflara çıktı. 20 sene sonra, 1980'lerde, tasarımcılar çiçek çocuk tasarımlarında vatkalı omuzlar ve pantolon takımlar kullanarak kadınların, iş hayatında yükselişlerinin önündeki engellerin kaldırılmasında rol oynadılar.
İngiliz Moda Tasarımcısı Mary Quant, fermuarlı mini etek tasarımının üzerinde çalışıyor, Ocak 1967.
Fotoğraf: MICHAEL BOWLES, GETTY IMAGES
Biraz daha geriye baktığımızda, Marie Antoinette'in şaşaalı ve resmi kraliyet elbiselerini bir kenara atarak Rokoko tarzında şirin elbiseler giymeye başladı. 6 sene sonra Fransa monarşisi çöktü.
Marie Antoinette'in portresinden detay, Elisabeth Louise Vigée Le Brun, 1788.
Finansal uzmanların bir başka teorisi, Wall Street'teki yükseliş ve alçalışların, etek boylarında da yükseliş ve alçalışa yol açtığı yönünde.
Sonuç olarak, moda ve politika arasında bir bağlantı var mı gerçekten? Çağımızda, tasarımcılar bu konuda tam anlamıyla bölünmüş durumda. Valentino gibi büyük moda evleri modayı feminist bir tarzla ele alarak kadınlar için güçlü kıyafetler tasarlıyorlar.
Nicole Kidman, Valentinı tasarımının içinde, 2015 Berlin Film Festivali'nde.
Fotoğraf: Getty
Dikkate değer bir şekilde, Valentino'nun tasarımcı ikilisinden Maria Grazia Chiuri modaevini Dior'a geçiş yapmak için terk ettikten sonra, Dior'daki ilk defilesinde üzerinde "Hepimiz Feminist Olmalıyız" yazan tişörtler tasarladı.
2016 defilesinde sansasyon yaratan Victoria's Secret "melekleri"
Öbür tarafta, Victoria's Secret veya Phillipp Plein gibi ise aşırı erotik ve dekolteli tasarımlarıyla seksist markalar var.
İki ideoloji de, iki taraf da tek bir anlayışın galip gelmesi için yarışıyorlar. Kulağa tanıdık geldi mi? Moda ve politikta: Hepsi aynı!