Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Les Benjamins, 2022 Sonbahar/Kış koleksiyonunda Almanya'nın II. Dünya Savaşı sonrası yeniden inşasını ve işçi emeğini gündemine alıyor.
Sanat ve tasarım dünyası ilham kaynaklarını tüm evreni kucaklayacak kadar açık tutarken Bünyamin Aydın bu kez konuya Almanya'nın yeniden inşasına imkan sağlayan işçilerin yönünden bakıyor. II. Dünya Savaşı sonrası yenilenme adımlarının atıldığı Almanya'da işçinin emeğini ve değiştirici azmini merkezine alan kreatif direktör, Les Benjamins 2022 Sonbahar/Kış koleksiyonunun ilhamını “Büyükbabam kaynakçıydı ve Türkiye’den Almanya’ya giden ilk işçilerden biriydi. Hiç okuma-yazma bilmeden, Doğu Anadolu’daki küçük bir köyden çıkıp Almanya’ya gelmesi, benim için hala en büyük ilham kaynaklarından biridir.” sözleriyle anlatıyor.
Koleksiyonun ikilik ve çokluğun bir entegrasyonunu yansıtmasına fırsat sağlayan noktalardan bir tanesi ise, 1960’larda Türkiye’den Almanya’ya yapılan işçi göçlerinin iki yıl sonra son bulması beklenirken, büyük bir çoğunluğun temelli oraya yerleşmeye seçmesi. İki hikayeye dayanan koleksiyon, ilk olarak Anadolu’yu terk etmeyi anlatıyor; ziyaretçi işçilerin en güzel kıyafetleriyle, tren istasyonundaki uzun vedalaşmaların sanatla buluşması, ikinci bölüm ise Almanya’da yaşamayı anlatıyor; ziyaretçi işçilerin yeni ülkelerine asimile olmasını sağlayan iş kıyafetleri ve onlar için iş gününün bitiminde kutsal saydıkları yuva kavramının nostaljik elementleri arasında olan ikilik ve farklılığa dikkat çekiyor.
“Türkiye’den Almanya’ya göç eden işçilerden hiçbiri bir kelime bile Almanca bilmiyordu, bu yüzden bildikleri her şeyi arkada bırakma cesaretleri inanılmaz. Kıyafetleri neredeyse askeri üniforma gibi, öyle ki bu onların zırhı haline geliyor. Bu sebeple bu koleksiyon gerçekten de beni ben yapanlara bir atıf niteliğinde. Ben de, her göçmen gibi, topluma uyum sağlamaya çalışırken, asimile oldum. Bu yüzden uymak nedir,kendi kimliğinden vazgeçmek nedir bunların cevabını tasarımlarıma yansıttığım bi koleksiyon oldu.”
Formların cinsiyetsizleştiği koleksiyonda geniş paçalı ve özel dikim pantolonlar, Türk kamyon şöförlerinden ilham alınarak tasarlanan deri yelekler, göçmen işçilerin evlerinde çoğu zaman karşılaştığımız rengarenk duvar kağıtlarına atıfta bulunan desenli şallar, kökenleri, gelenekleri ve dinlenmeyi çağrıştıran güvenli bir alanı temsil ediyor. Kadın koleksiyonunda dikkat çeken dualite kavramının getirdiği anahtar detaylar, göçmen işçi olarak varlıklarının yanında ortaya çıkan bir çok kimiliğin birleşiminin sembolü. Aynı zamanda, koleksiyondaki bazı tasarımlarda yer alan yama detayları, Güney Kore, Yunanistan ve Fas gibi diğer büyük ülkelerin göçmen işçilerine de saygı duruşu niteliği taşıyor.