Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Riccardo Tisci, Kleopatra'yı dijital çağa taşıyor.
Mısır temalı koleksiyon capcanlı ve hayalgücü yüksek bir koleksiyondu ama öte yandan Galliano'nun 2004'teki aşırılıklarla dolu koleksiyonlarını da özletmedi değil...
Fotoğraf: Indigital
Givenchy koleksiyonu, psikedelik desenlerle ve çöl kumu renkleriyle bizi Mısır'a götürüyordu. Herhalde bu yüzden oturduğumuz ahşaptan sıralar bile kum rengiydi. Tarih derslerimi yanlış hatırlamıyorsam piramitlerin içinde de bu renk ahşaplardan olmalı.
Riccardo Tisci'nin bu koleksiyonunu gözüm bir yerden ısırıyordu. Sonra birden hatırladım! 2000'lerin başlarında Givenchy'de tasarımcılık yapan Alexander Mcqueen ile Dior'daki John Galliano arasında gösteriş yarışı devam ederken de Kleopatradan esinlenilen defileler silsilesine tanıklık etmemiş miydik? McQueen'in erkek mankenlerinin, Ècole des Beaux Arts'ın kemerlerine kanatlarıyla tünediklerini hatırlıyorum... Galliano'nun 2004'teki Tutankamon'lu ve maskeli defilesini kim unutabilir?
Alexander McQueen'in Givenchy için tasarladığı ilk koleksiyonda da Mısır etkileri söz konusuydu.
Fotoğraf: Condé Nast Archive
John Galliano da Christian Dior'un 2004 İlkbahar/Yaz koleksiyonu için Mısır'dan ilham almıştı.
Fotoğraf: Courtesy of Dior
Ama bütün bunlar, o zamana özgüydü.
Artık, tasarımcılar fazla detaylı ve teatral defileler düzenlemekten kaçınıyorlar. Riccardo, belli başlı bazı ikonografileri alarak onları solgun kum renklerine basmış ve bu baskılı kumaşlardan uzun kollu ipek elbiseler yaratmış. Elbiselerin alt veya göğüs kısmında yer yer Horus'un Gözü sembolünü kullanmış. Sanki bu koleksiyon, eskinin o şaşaalı Kleopatra defilelerinin daha hafif bir versiyonu gibiydi.
Fotoğraf: Indigital
Tasarımcı, sahne arkasında, bir yandan Kanye West, Kris Jenner ve Ciara gibi ünlülere selam verip onlarla Kleopatra'nın koleksiyonundaki etkisi hakkında konuşurken bir yandan da bana, "Bu koleksiyon güçlü kadınlarla ilgili; kulüpler, psikedelik müzik ve her zaman takıntım olan Mısır bir araya geldi," diyor.
Fotoğraf: Indigital
Giyildiğinde nasıl gözükeceğine dikkat edilerek dijital olarak yerleştirilen psikedelik/Mısır desenleri; elbiselere ihtişamlı bir kostüm havası katmıyordu. Aksine, özellikle de gümüş rengi bir üstün siyah ceket altına giyilmesi koleksiyonun ne kadar mütevazı olduğunun bir kanıtı. Bir eteğin üstündeki psikedelik helezonlu şekiller veya bir kabanın üstündeki leoparlı ve daha birçok çeşitte desen arada sırada görsel çılgınlıklar yaratıyordu. Ama Mısır teması, Tisci'nin her sezon daha da şık hale gelen etkileyici terziliğine bir eklemeydi sadece.
Fotoğraf: Indigital
Fakat bir yandan da... Modanın, sanat ve tarihle yan yana yürüdüğü o güzelim zamanları özlemle andım. Galliano/McQueen rekabeti sayesinde bugün bile her detayını hatırladığımız mükemmel defilelere şahit olduk. Ricardo'nun defilesi gayet iyiydi; ama artık tasarımcıların Mısır'ın derinliklerine inip araştırma yapacakları vakitleri yok. Pre-collection, cruise gibi ekstra sezonların tasarımcılara zaman bırakmaması; güzel, yaşam dolu, hayalgücü geniş koleksiyonların ortaya çıkmasını engelliyor.
Ne yazık ki sezon biter bitmez ilk sorduğumuz soru: "Sırada ne var?"