Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Francesco Carrozzi'nin, kendi annesi ve İtalyan Vogue'unun Editörü Franca Sozzani'ye dair filmi, bizi son derece güçlü bir kişisel yolculuğa çıkarıyor.
Venedik Film Festivali'nde gösterilen "Franca: Chaos and Creation" belgeselinin after-party'si Valentino binasında kutlandı.
Fotoğraf: @SUZYMENKESVOGUE
Vogue Italia'nın Genel Yayın Yönetmeni Franca Sozzani, Instagram hesabında beyaz papatyalar ve kırmızı gelinciklerle dolu bir kır fotoğrafı paylaşmış.
Bu fotoğraf, yaza dair zarif bir gönderme mi? Modanın sanal dünyasından uzaklaşıp doğaya yapılmış bir güzelleme mi? Hayır, bu fotoğrafın daha derin bir anlamı var: Franca, geçen ay İtalya'da gerçekleşen depremde kaybedilen 300 kişiye dair üzüntüsünü dile getirmek için bu fotoğrafı paylaşmış.
"Ülkemi seviyorum," İtalya'nın yeşil/beyaz/kırmızı bayrak renklerini temsil eden bu doğa paylaşımının altına yazdığı son cümle. Derin anlamları, görsel zekayla birleştirebilmesi, 28 yıllık genel yayın yönetmenliğinin özünde yatan sır aslında...
"Franca: Chaos and Creation" filminde Franca Sozanni'nin sadece çalışma etiğine, görsel hayalgücüne ve dünyanın kederlerini yansıtma biçimlerine değil, kendi kişisel yaşam hikayesine de tanık oluyoruz. Dünyanın kederlerini yansıtma biçimi derken kastettiğim, bazı önemli konuları Vogue'un sayfalarına taşımak konusunda hiç çekinmeyişi. Örneğin, Steven Meisel'in kapkara petrolle karaya vurmuş modelleri fotoğrafladığı Vogue Italia çekimi, aslında 2010'da BP'nin petrol sızıntısına bir gönderme.
Fotoğraf: Vogue Italia
Venedik Film Festivali'nde gösterilecek olan bu filmin yönetmeni Francesco Carrozzini, Sozzani'nin tek oğlu. Filmi çektiği 6 yılda, annesiyle çok daha derin bir ilişki kurmuş.
Bu projeye başlamasının en büyük sebebi, babasının ölümünden sonra aslında onu hiç tanımadığını fark etmesi olmuş. Filmde, bir arabanın arka kısmında annesi Franca'yla oturan Francesco, o doğduğunda babasının başka bir kadınla evli olduğunu öğreniyor.
Her ne kadar Franca, kişisel hayatındaki başarısızlıkların, Vogue'da gittikçe artan başarısını dengelediğini söylese de bence kendisine fazla yükleniyor. Anne-oğul arasındaki sıcak ilişki, özel hayatı ve her sene güçlü bir konuya adadığı Vogue sayısının getirdiği ses arasında dengeleyici bir unsur görevi görüyor.
Aile içi şiddeti ele alan bir başka düşündürücü Vogue Italia kapağı.
Fotoğraf: Vogue Italia
Condé Nast International'ın Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO'su Jonathan Newhouse, keskin uçları olan bu Vogue'ları her zaman bir moda dergisi için fazla tartışmalı buldu. Ama Vogue, Franca'yla çalışmaya devam etti; Franca da cüretkar ve bir anlamda huzur kaçıran Vogue sayıları çıkarmaya... Franca, arkadaşı Baz Luhrmann'ın filmde söylediği,"Dünyada sadece senin çekebileceğin filmi çek," sözlerini çok önemsemiş gibi görünüyor ve sadece kendisinin çıkarabileceği Vogue'ları çıkarmaya devam ediyor.
Franca, sosyal konuları meydan okuyan bir şekilde Vogue sayfalarına taşırken, elbette Stephen Meisel'le çalıştı. Meisel, zengin çocuklarının sık sık gitmek zorunda kaldığı rehabilitasyonları ve moda dünyasında yaygın olan estetik ameliyatlarını, Vogue Italia için çarpıcı bir şekilde fotoğraflayan isim.
Franca'nın en çok ses getiren işi ise, Vogue Italia'nın Temmuz 2008 sayısı oldu. Bu sayıda ırkçılık konusunu ele alan Franca, bütün dergide sadece siyahi modelleri kullandı. Dergi, büyük heyecana sebep oldu, tam 3 kez basıldı ve moda tarihine adını yazdırdı. Franca ise mütevazı bir biçimde, "Bunu başka biri de yapabilirdi, ben yaptım," diyor.
Franca Sozzani'nin Vogue Italia'nın Temmuz 2008 sayısını sadece siyah modellere yer vererek çıkarma kararı, endüstrinin bu konuya yaklaşım biçimini tamamen değiştirdi: derginin o sayısı, standlara ulaştıktan yalnızca saatler sonra tükendi ve talep üzerine tekrar basıldı.
Bir başka sosyal sorunu ele alan Nisan 2014 sayısı ise o kadar olumlu karşılanmadı: aile içi şiddet konusuna dikkat çekmek için kapakta kan kırmızısı bir elbise giymiş, saçları yere yayılmış şekilde yatan bir model kullanılmış.
Franca'nın modaya şok dalgaları gönderen görsel sunumlarına dair savunması ise, "Modayı neden iletişim kurmak için kullanmayalım ki?"
Francesco, annesinin İtalyan burjuva ailesiyle yaşadığı geçmiş yıllarından, yine onun Birleşmiş Milletler elçisi ve önemli sosyal konuları gündeme taşıyan bir aktivist olmasına dek birçok yönünü yansıtıyor. Franca'nın 20 yaşında genç bir kızken bile çok güçlü fikirlere sahip olduğu hissini bütün film boyunca hissediyorum.
Francesco filmde tamamen annesiyle kendi ilişkisine odaklandığı için, Franca'yı modayla tanıştıran ve 10 Corso Como'da bir modaevi olan tasarımcı kardeşi Carla'ya bile çok yer verilmemiş.
Franca'nın gücü, film boyunca giydiği kıyafetlere de yansıtılmış, her bir karede Boticelli tablolarındaki kadınlara benziyor. Çok çıtı pıtı ve feminen bir kişilik olan Franca'nın kendi moda kahramanı, kadınların da erkekler gibi giyinebilmesini sağladığı için Yves Saint Laurent.
Franca'nın modadaki kutsal pozisyonu, onun çalışmalarını kutlamak için Venedik'e kadar gelen birçok ünlüye bakılarak anlaşılabilir. Daha sonrasında, Büyük Kanal’daki Valentino binasında yemek verildi. Davetliler arasında, Valentino Garavani, Donatella Versace ve Miuccia Prada, Ricardo Tisci ve Giambattista Valli gibi tasarımcılar da vardı. Yemekte, Colin Firth, Livia Firth ve diğer ünlüler ayağa kalkarak “Franca: Chaos and Creation”a övgüler yağdırdılar.
Franca, belgeselde, Vogue’daki 30 yılının ardından dergiyle ilgili, “Satışa çıktığı gün çoktan eskimiştir artık,” diyor. Bu sürekli taze olma ve yeni şeyler üretme hali, Franca’nın hiç tükenmek bilmeyen sonsuz vizyonunu besleyen bir kaynak sunuyor. Bu film de o sonsuz vizyonun vücut bulmuş hali…
Franca: Chaos and Creation. Franca Sozzani remembers the Sixties from @SuzyMenkesVogue on Vimeo.