Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Uzun yıllardır Paris Moda Haftası resmi takviminde yer alan Dice Kayek 2022 İlkbahar/Yaz koleksiyon filmini sundu.
Ayşe Ege ve Ece Ege’nin kurduğu, global moda sahnesinde Türkiye’yi başarıyla temsil eden Dice Kayek, uzun yıllardır yer aldığı Paris Moda Haftası resmi takviminde İlkbahar/Yaz 2022 koleksiyonunu sergiledi.
Dice Kayek’in İlkbahar/Yaz 2022 koleksiyon filminde Marie Schuller bir kez daha yönetmen koltuğuna oturdu. Uçsuz bucaksız bir 18. yüzyıl Fransız şatosu, Château d’Aunoy’da çekilen film fantastik bir anlatı ile Dice Kayek’in ışıltılı İlkbahar/Yaz 2022 koleksiyonunu yine sıra dışı bir hikaye eşliğinde izleyicilere sunuyor. Filmde 3 uluslararası modelle birlikte ünlü Türk oyuncu Tuba Ünsal da yer alıyor. Film, dünyaca kapanmanın ardından düşler dünyasını perçinleyen, doğanın mucizelerinden gücünü alan bir özgürlük ve şefkat kutlaması niteliğinde.
Hafiflik hissiyle dolu bu koleksiyon, Dice Kayek’in tarihi detayları modern gardırobun klasik parçaları aracılıyla çıktığı keşiften ilhamını alıyor. Kusursuz poplin kumaştan gömlekler gizemli dantellerle bezeniyor, mikado ipek saten detaylı bir terzilikle şekilleniyor, gündüz midi elbiselerinin etekleri krinolinler aracılığıyla dramatik bir ifade kazanıyor.
Koleksiyonun siluetleri 18. yüzyıldan ilham alan saray kıyafetlerine 70’lerin hacimlerine eşlik eden psikedelik baskılı aksesuarlarla bir araya getirilen romantik bir harmandan oluşuyor. Saray kıyafetinin modern yorumuyla sarmalanan bu sezonun kadını, kırsalın taze havasının esintisiyle bir nevi asi bir aristokratı anımsatıyor.
Nefes kesici pastoral bir sahne ile açılan film, labirent görünümlü bir şatoda ve onun İngiliz bahçelerinde özgürce gezinen dört kızın, bu cömert güzelliğin tadını çıkarma anlarını seyirciyle paylaşıyor. Ardından, kızların her eylem ve hareketlerinin bir tehdit unsurunun gölgesinde olduğu ve kaçmalarının çok zor olduğu bir sonsuz spiralde tuzağa düşürüldükleri fark ediliyor… Ani, sinerjik bir hareketle kızlar yüzü olmayan bir düşman karakterle burun buruna geliyor ve onların aslında güçlü, korkusuz, donanımlı savaşçılar olduğu ortaya çıkıyor. Mükemmel kıyafetlerine ve meleksi niteliklerine tezat oluşturan bir avlanmaya koyuluyorlar ve avcılıklarının da aslında bu karşılaştıkları canavar kadar şiddetli ve vahşi olduğu anlaşılıyor.
Bir faux semblants (görünüşe aldanmama) oyununa dönüşen bu fantastik masalın tam kalbinde, belki de bugüne kadar hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, bir cesaret ve empati mesajı yer alıyor.