Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Suzy Menkes, Coach markasının tasarımcısı Stuart Vevers'le İlkbahar/Yaz 2016 koleksiyonuyla ilgili özel bir röportaj yaptı.
Amerikan çanta markası Coach, 75. yılını New York Moda Haftası'nda kutladı.
İlk kıyafet koleksiyonunu görücüye çıkaran markanın kreatif direktörü Stuart Vevers markaya bir duruş kazandırmalıydı. Bu koleksiyon, genç kadınlar için yeni bir evren yaratmak adına bir şanstı: şortlar, etekler, kızıl süet ceketler, küçük çiçek desenli elbiselerle beraber giyilsin diye küçük tatlı çizmeler.
Stuart Vevers, New York Moda Haftası'nda bir mankenle.
Fotoğraf: Suzy Menkes/Instagram
Çiçeklerin gücü! Stuart'la Coach'un merkez binasında buluştuk. Her yerde 1970'leri anımsatan çiçekler vardı ama Stuart, "çiçek çocuk" etkisini çiçek desenli kıyafetlere deriden ve süetten geometrik çizgiler ekleyerek kırmış.
41 yaşındaki İngiltereli Stuart'ı Mulberry ve Loewe'de çalıştığı zamanlardan bile önce tanıyordum. O yüzden kırpılmış ceketlerden, patchwork yeleklerden, pileli eteklerden, desenli çizmelerden ve çiçekli çantalardan oluşan Coach koleksiyonunu çıkarmadan önce Stuart'la oturup Coach'ı çanta markası olmaktan çıkaracak gelecek planlarıyla ilgili konuştum.
Suzy Menkes, Stuart Vevers ve yeni ilkbahar/yaz 2016 koleksiyonundan bir kıyafet giyen manken.
Fotoğraf: Suzy Menkes/Instagram
Stuart Vevers: Bu benim Coach'taki 4. dönemim! Daha uzun süredir buradaymışım gibi hissediyorum çünkü Coach'ta büyük değişiklikler oldu. Kreatif direktörlüğü br kenara bırakın, insanlar hâlâ Coach'ın kıyafet koleksiyonu hazırlamasına alışamadı, o yüzden süreklilik çok önemli. Amacımız, lüksün genç kuşaklar tarafından yeniden yorumlanması. Bugünlerde genç kuşakla iletişim kurmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Bir de sanırım hiçbirimiz ebeveynlerimizin giyinme şeklini beğenmiyoruz, onlar gibi giyinmek istemiyoruz.
Suzy Menkes: Ama belki de büyükannelerimiz ve büyükbabalarımız gibi giyinmek istiyoruzdur!
Stuart: Aynen ve bunun bir sebebi var: özgün ve "birey" olmak istiyoruz, kendimize özgü giyinmek istiyoruz. Bu yüzden Coach'u özgün kılacak şeylere odaklandım. Benim için en önemli şey, genç kadınları robota dönüştürmemek, hepsinin farklılıklarını kucaklamak. Bu yüzden koleksiyonda farklı vücut oranlarına uygun, farklı kumaşlardan oluşan kıyafetlerin bulunması çok önemli.
Suzy: Evet, yani bir insan koleksiyondan farklı şeyler seçip onları kendi isteklerine göre bir araya getirebilmeli değil mi?
Stuart: Kesinlikle! "Bu sezon benim ayakkabım şuradan," demek değil de bir sürü farklı şeyden hoşlanabilmek. Bana göre Coach belli bir gerçekliğe dayanıyor ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Coach'un moda dünyasındaki yerinin bilincindeyim. Diğer Amerikan benzerlerinden daha yaşlı ama geleneksel Avrupa lüksünden daha genç. Tam arafta duruyor, bu yüzden eskiden miras kalan moda anlayışından bahsedebiliriz ama Coach'un bu durduğu yerde "eski" dediğimiz şey 1940'lar ve 1950'ler. Yani çok geçmişe gitmiyor.
Suzy: Geçmişe baktığımızda, Coach aynı zamanda bazı kadınların kullandıkları ilk çanta markası olma özelliğini taşıyor ve o kadınlar markaya bağlı kaldılar.
Stuart: Coach'un mallarına biçtiği parasal değer de vizyonumuzun önemli bir parçası. Fiyatların artması, kulağa "modern" geliyor. Bilirsiniz, bir tişörte $150 vermek veya çok güzel $2,000'lık bir mont almak, modern olma fikrinin bir parçası.
Suzy: Koleksiyondan farklı parçaları seçebilme fikrini sevdim. Ama bir tasarımcı olarak neye odaklanmak istedin? Mesela, çok güzel patchwork bir elbise görüyorum şu anda.
Stuart: Heyecanı olan şeyleri seçmeye çalıştım. Coach'un 75. yılını kutluyoruz, bu koleksiyon 75. yılın sembolü olacak o yüzden büyük çaplı bir organizasyon düzenliyoruz. Gurur duyulacak bir an. Kullanılan materyallere baktığımızda 75 yılın nostaljik öğelerini görebilirsiniz. Eğer Coach 75 yıl önce kıyafet tasarlamaya başlasaydı şimdiye arşivde birikmiş olabilecek türden kıyafetler tasarladık. Ama eğer gerçekten öyle bir arşivimiz olsaydı bile kıyafetleri keser, biçer, tekrar bir araya getirir yeni bir görünüm yaratırdık.
Suzy: Sence kıyafetlerin yapılış süreci, işçilik ve zanaatkarlık önemli mi? Yoksa tek önemli olan neticede ortaya çıkan görüntü mü?
Stuart: Zanaatkarlık geleneğini kutlamak önemli ama artık daha farklı bir yaklaşım var. Tek önemli olan şey zanaatta mükemmeliği yakalamak değil, şu patchwork eteğe baktığında onun işçilik anlamında mükemmel olmadığını fark edebilirsin.
Suzy: Neden, bana mükemmel göründü!
Stuart: Sanırım 20 senemi geçirdiğim Avrupa'nın geleneksel lüks dünyasında herkesin mükemmeliyet için ne kadar gereksizce çabaladığını gördüm. Kumaşların ve malzemelerin de bir doğası var, bu çok normal. Daha spontane...
Suzy: Neden farklı tarzda bir defile yapmak istedin?
Stuart Vevers, İlkbahar/Yaz 2015 koleksiyonundan yarım çizmeyle. Çiçekli öğeler, Manhattan'daki bir yeşillendirme projesi olan "High Line"a ve Terrence Malik filmlerinin sinematografisine bir gönderme.
Fotoğraf: Suzy Menkes/Instagram
Stuart: "An"a keyifle yaklaşmak ve nostaljiyle romantizmi birleştirmekti amacım. "Kanlı Toprak" ve "Cennet Günleri" olmak üzere iki Terreck Malick filmine gönderme yaptım. Defilenin mekanına gelince, açık havaya bir gönderme yapmak şarttı.
Suzy: Coach'ta daha önce yol seyahati temalarına gönderme yapmıştınız zaten, küçük kasaba fonları, sonbahar yaprakları...
Stuart: Özünde Coach'la bağlantılı olan bir şeyler yapmak istedim. High Line'a çok yakınız, yeni merkezimiz oraya yapılıyor. Defile için High Line'a Hudson Nehiri'nden yürüyerek varıyorsunuz, sonra karşıya geçiyorsunuz ve modern dünya karşınıza dikiliyor. Sonra defilenin olduğu mekana giriyorsunuz ve her şey ahşap gibi sıcak ve dostane materyallerden yapılmış. O sinematik sihirli anı yaratmak için yarı saydam altın renkler kullanıldı.
Suzy: İzleyiciler mankenleri nasıl hayal etmeliler?
Stuart: Kırda gezinen genç kızlar gibi düşünsünler. Çok büyük bir alanda yürüyor mankenler, bunun özellikle öyle olmasını istedim çünkü dışarıda High Line'ı görebiliyoruz ve izleyicilerin gözleri arada sırada oraya da takılsın istedim. Çünkü mekan önemli.
Suzy: Kır çiçeği desenlerini çok beğendim ama onları "vintage" havasından nasıl çıkarabildin?
Vintage'ın modern yorumuyla ortaya çıkan çiçek desenlerini Coach ilkbahar/yaz 2016 çantalarında da görebilirsiniz.
Fotoğraf: Suzy Menkes/Instagram
Stuart: Renkler daha canlı, tozlu ve pastel değiller. Karşı kültürden bazı öğeler de kullandık, örneğin punk ve kaykay kültüründen bazı baskılar kullandık. Ayakkabıları örnek olarak alalım, kovboy ayakkabısı şeklini paten ayakkabısı kalıbında hazırladık. Arşivlerimizi baştan inşa ettik. Örneğin Bonnie Cashin çantasından esinlenerek ceket tasarladık. Mirasımızı alıp remix'ledik bir bakıma.
Suzy: Geçmişi yok etmeye mi çalışıyorsun?
Stuart: Arşivlerden ufak dokunuşlar var ama biz geçmişi yeniden inşa ettik ve onu keskinleştirdik. Burada tatlı bir elbise görüyorsun, ama aynı zamanda punkvari metalik renkte bir paten sweater'ı da var. Coach'un enerjisi bu. Bir Coach kadını her zaman gerçekçidir ki varmak istediği yere hemen gidebilsin.
Suzy: Sana göre lüks ne demek?
Coach İlkbahar/Yaz 2016 koleksiyonundan bir çantanın üzerinde deri aplike çiçekler
Fotoğraf: Suzy Menkes/Instagram
Stuart: Bana göre lüksün bugün ne anlama geldiğini yeniden masaya yatırmamız lazım. Ben biraz daha spontanlık ve doğallık arıyorum. Bir hukuk firmasında çalışan çok başarılı kız arkadaşlarımla sohbet ederken, "Ah öyle şeyler almam ben," demeleri beni endişelendiriyor.
Suzy: Yani genç insanların alabilecekleri şeyler mi yaratmak istiyorsun?
Stuart: Beni gülümseten şeyler tasarlamak istiyorum. Günün sonunda bir Coach kızını görüp onu beğenmenizi istiyorum. Kulağa basit gelebilir ama istediğim ve hissettiğim tek şey bu.
Çeviri: Kardelen Berfin Kobyaoğlu